Bakırhan: İmamoğlu siyasal olayları yanlış değerlendiriyor, CHP masaya oturmalı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, CHP’yi “süreç masasına” oturmaya çalıştı, İmamoğlu’na “Siyasal olayları yanlış gören ve değerlendiren bir yerde duruyor” diye yanıt verdi.
T24’ten Gökçer Tahincioğlu ve Ceren Bayar DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile “yeni süreci” Erdoğan’ın açıklamalarını, CHP’nin tutumunu, anayasa ve seçim ittifakına dair sorularını yanıtladı. İktidarın niyetinin okunarak sürecin ilerletilemeyeceğini söyleyen Bakırhan, CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun “Bu süreci kendi siyasi ikballeri ve siyasi çıkarları için bir fırsat olarak gören akıldan kendinizi ayrıştırmalısınız” çağrısına “Yaşanan siyasal olayları yanlış gören ve değerlendiren bir yerde duruyor” diye yanıt verdi.
“CHP’nin son süreçte yaşamış oldukları baskılardan dolayı bu meseleyle kaygıyla, tereddütlü yaklaşmasını saygıyla karşılıyorum” diyen Bakırhan, CHP’yi masaya oturmaya çağırdı. Bakırhan’ın pazarlık iddialarına yanıtı, “Masada Cumhuriyet Halk Partisi olursa belki de İmamoğlu dışarıda olacak. Belki de bütün siyasi tutsaklar dışarıda olacak. Çünkü hukuk olacak, demokrasi olacak, adalet olacak” oldu.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan T24’ten Gökçer Tahincioğlu ve Ceren Bayar’ın sorularını yanıtladı. Bakırhan’ın Erdoğan’ın “AKP, DEM, MHP birlikte yürüyoruz” açıklaması, sürecin bir anayasa ittifakına dönüşeceği, üç partinin ittifak kurduğu yorumlarına dair değerlendirmesi şöyle oldu:
“50 yıllık çatışmalı sürecin araçlarından birisi devreden çıkarılıyor. Bu çok önemli ama bu yeterince konuşulmuyor. Bunu olumlu yorumlayan siyasi akıl maalesef çok az. Çok basit, sığ tartışmalarla bunu bir kişinin ya da bir partinin gelecekteki beklentilerini karşılayacak bir süreç olarak değerlendiriyorlar. Bunlar bizi tarif etmiyor, sürecimizi tarif etmiyor. İktidarı biz seçmedik. Tam tersine iktidarın kaybetmesi için vaktinde çaba harcadık. Bugün Cumhurbaşkanı olan Sayın Erdoğan’ı desteklemedik. Tabanımız karşısındakine, rakibine açıktan oy verdi ve bunu deklare etti. Tavrını her zeminde bu kadar açık ortaya koyan bir siyasi partinin gizli gündemleri, kapalı kapılar arkasında yürütebileceğini söylemek alenen gerçeği çarpıtmaktır. Biz bu meseleyi seçimler üstü, partiler üstü görüyoruz.”
‘Onların niyetini okuyarak yol alamayız’
İktidar’ın DEM’in bu konudaki hassasiyetini güncel siyasi çıkarlar kullanmak istiyor yorumlarına dair ise “Şu anda masada oturan iktidar ne düşünüyor? Bunu bilemeyiz. Bundan bir çıkar mı bekliyorlar, bizi bir yere mi çekmeye çalışıyorlar? Onların niyetini okuyamayız, onların niyetini okuyarak yol alamayız. Siyaset niyet okuyarak yapılmaz. Bizim niyetimiz belli. Kürt meselesi demokratik yollarla çözülsün. Türkiye’nin demokrasi sorunu demokratikleşmeyi birlikte sağlayalım. Öncelikli amacımız budur… Biz Türkiye demokratikleşsin, toplumsal barışını sağlasın, bizi ekonomik, siyasi, sosyal olarak çürüten meseleler ortadan kalksın istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Günün sonunda bir sandık kurulacaksa da o sandıkta halkın iradesi esas alınsın. Biz taraf olsak ne yazar? 86 milyon insan olduğu bir yerde bir partinin taraf olmasıyla mı bir parti kazanıp kaybediyor?” dedi.
“DEM Parti buna ‘evet’ der mi?”
DEM Partinin şimdilik bir Anayasa değişikliği gündemi olmadığını söyleyen Bakırhan, “Bu tartışma süreç karşıtlarının ortaya çıkardığı bir tartışma. Partimizin şimdilik böyle bir gündemi yok, böyle bir öncelikleri yok. Türkiye’de adalet, hukuk sorunu, özgürlük sorunu, ekonomide adalet sorunu var bunlar çözülür, sonra ülkede ‘Bir de demokratik anayasa yapalım’ derlerse ve toplum da ‘yapsın’ derse biz tabii ki o gün toplumun beklentisini, talebini dikkate alırız.” dedi.
Bakırhan, “DEM Parti buna ‘evet’ der mi?” sorusuna ise “Sizin aracılığınızla Türkiye kamuoyuna şunu da söylemek isterim; bu anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek. Orada Kürt sorununun çözümü yoksa, demokratikleşme yoksa, kadın yoksa, gençlerin geleceğine dair umut vaat eden şeyler yoksa, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı yoksa, ekonomide adalet yoksa, doğa kırım devam ediyorsa kim buna evet der? DEM Parti buna ‘evet’ der mi? Birileri bunu ısıtıp ısıtıp toplumun gündemine sunuyor. Bunu yapacaklarına çıkıp açıkça desinler ki ‘Ben Kürt meselesinin çözümünün tartışıldığı bu sürece karşıyım’. Bak buna saygı gösteririm.” diye yanıt verdi.
‘Ülkeyi yönetme hedefimiz var’
Öcalan’ın anayasa, seçim, bir partiyi destekleme gibi bir gündemi olmadığını söyleyen Bakırhan “Tam tersine, bizim bu ülkeyi yönetme hedefimiz var. Allah aşkına Türkiye’yi Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Tülay Hatimoğulları, Keskin Bayındır, Çiğdem Kılıçgün Uçar yönetemez mi? Neyimiz eksik onlardan? Daha toplumcu, daha halkçı, daha emekçi, bedel ödemiş insanlar daha mı kötü yönetir? Kim nereden çıkarıyor bizim birilerine eklemleneceğimizi, birilerinin siyasetini destekleyeceğimizi? Niye biz yönetmeyelim? Biz Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni Ankara Büyükşehir’den kötü mü yönetiyoruz? Bizim 25 yıllık yerel yönetimler deneyimimiz var. Tek bir arkadaşımızın bir yolsuzlukla anıldığını duydunuz mu? Biz halkla birlikte yönetiyoruz. Şeffaf, demokratik, herkesi kapsayan bir mantıkla”
CHP’ye ve İmamoğlu’na yanıt
“CHP’nin son süreçte yaşamış oldukları baskılardan dolayı bu meseleyle kaygıyla, tereddütlü yaklaşmasını saygıyla karşılıyorum” diyen Bakırhan şöyle devam etti:
“Bir taraftan operasyonlar devam ederken, belediye başkanları, yöneticileri tutuklanırken tabii ki şunu sormaları gayet normal: Barış böyle mi olacak? Demokrasi böyle mi gelecek? Biz de şunu söylüyoruz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve Sayın İmamoğlu’na: Her birimiz kendi mahallemizde, kendi çeperimizde kendi çevremizde mücadele ettiğimiz müddetçe bu tür olumsuzluklarla karşılaşıyoruz. Ortak bir zeminde, ortak demokratik yargı, hukuk, adalet, özgürlük, demokratik bir ülke, demokratik bir cumhuriyet diyebilirsek emin olun şu anda yaşadıklarımızın hiçbirisini yaşamayız. Şu anda bir şeyler yaşıyorsak sebebi ayrı ayrı yerlerde durmamız. Kaygılar en çok soyut tartışmalarda büyür. Bundan ötürü ortak mücadele alanlarımı büyütmek gerekiyor. Çünkü kaygılar, ortak kazanımlarda erir.”
‘Siyasal olayları yanlış gören ve değerlendiren bir yerde duruyor’
Ekrem İmamoğlu’nun ‘Bu süreci kendi siyasi ikballeri ve siyasi çıkarları için bir fırsat olarak gören akıldan kendinizi ayrıştırmalısınız’ çağrısını “Yaşanan siyasal olayları yanlış gören ve değerlendiren bir yerde duruyor” diye niteleyen Bakırhan, “İmamoğlu’na şunu söylemek isterim. İçeride olmasının sebebi kendi çeperimizden bakmamızdır. Masada Cumhuriyet Halk Partisi olursa belki de İmamoğlu dışarıda olacak. Belki de bütün siyasi tutsaklar dışarıda olacak. Çünkü hukuk olacak, demokrasi olacak, adalet olacak. Ülkedeki kötü gidişatın durması için hepimizin masada olması gerekiyor. Bu süreci desteklememiz lazım.” dedi.
‘Buzdolabına kaldırılmazsa demokrasi gelir’
Bakırhan’ın “Demokratik entegrasyon”, “devletle bütünleşme” gibi kavramların toplumun zihninde somutlaşmadığı, sürecin somut çıktılarının ne olacağı sorusuna yanıtı da şu oldu: “Bu süreç başarılı olursa, tekrar buzdolabına kaldırılmazsa, muhalefet de desteklerse, toplumun bütün dinamikleri katkı sunup omuz verirse Türkiye’ye demokrasi gelecek. Türkiye Kürt meselesinden dolayı harcamış olduğu kaynakları emekçiye, ezilene verecek.”
“‘Niye bu iktidarla masaya oturdunuz?’ sorusu çok sık soruluyor”
“Niye bu iktidarla masaya oturdunuz?” sorusunun sıklıkla sorulduğunu ifade eden Bakırhan, “Burada da bir art niyet var” dedi.
Gazetecilerin “İktidarla niye masaya oturdunuz’ sorusu kadar, belki daha fazla ‘İktidara nasıl güveniyorsunuz’ sorusu soruluyor. 7 Haziran’dan sonra ‘bedel ödeyen’ bir toplum kesimi var ve bu kesimin de güven sorunu, kaygıları var. Bu kaygıyı gidermek gibi bir amacınız var mı?” diye belirtmesi üzerine ise “Şu söylenebilir: ‘Bu kadar baskı varken, CHP’ye dönük operasyonlar varken, tutuklama varken neye, nasıl güveniyorsunuz? Bakın biz hakkaniyetli bir partiyiz. Birisiyle oturuyoruz, bir masada çözüm arıyoruz diye diğerinin başına gelenlere sırtımızı dönmeyiz. Bu bizde olmaz. ‘İktidarla oturduk, artık iktidarın eksiklerini yanlışlarını görmeyelim, dile getirmeyelim, karşısına durmayalım’ diyemeyiz. Biz bir muhalefet partisiyiz” diye konuştu.
‘Dün demokrasi var mıydı?’
Bakırhan devamında “Ben masaya oturmam, demokrasi yok’ diyorlar. E dün var mıydı demokrasi? Dün İmamoğlu yoktu, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ vardı. Dün Şişli Belediyesi yoktu, benim eş başkanı olduğum Siirt vardı. Bugün mü demokrasi rafa kalktı? Bugün mü demokrasi yok? Bugün mü demokrasi ihlal ediliyor? Bugün mü yargı taraflı davranıyor? Bunlar dün de vardı ama ilk defa sen yaşıyorsun. Sen daha dün yaşadın. Biz yıllardır bunu yaşıyoruz. Kimseye sitem etmedik. ‘Niye Altılı Masa’dasın?’ demedik. ‘Niye hükümetle normalleşme süreci var’ demedik. Aynı şeyleri biz de bekleriz.” ifadelerini kullandı.
‘Demirtaş ve Kobane sanıklarının içeride tutulması suçtur’
AİHM’in Kobane davasındaki hak ihlali kararını hatırlatan Bakırhan, “Bu konuda AİHM’in son kararı çok önemli. Selahatitn Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın içeride kaldığı her saniye suçtur. Hem 9 yıl yatıracaksın, hem AİHM bu konuda defalarca ihlal kararı verecek ve bunu sürecin gidişatına göre değerlendireceksin ya da öyle düşünüyorsun. Bu doğru değil. Arkadaşlarımızın hemen bu saniye serbest bırakılmaları gerekiyor. Bu sürece inanıyorsan en nitelikli arkadaşlarımız, en deneyimli arkadaşlarımız davalardan içeride yatıyorlar” dedi.
‘Öcalan’ın önerilerini, eleştirilerini alacağız, 10 gün içerisinde gidebiliriz’
İmralı’ya yakın zamanda gidecekerini kaydeden Bakırhan “Sayın Öcalan’ın önerilerini, eleştirilerini alacağız, süreci tartışacağız. Bir hafta, 10 gün içerisinde gidebiliriz.” diye belirtti.
SDG’nin silah bırakmasının olası mı olup olmadığına ise “Suriye başka bir denklem, Öcalan’ın etkisi çok ama Suriye’deki sorunun çözümü Şam’la Kamışlo arasında. Kendi dinamikleri ile bir yola girer. Burası pozitif katkı sunabilir. Tabii demokratik bir Suriye bütün halkların kendi kimliklerinde yaşadıkları demokratik, seküler bir Suriye’ye kim hayır diyebilir. Bunun koşulları şu anda yok. Suriye’nin daha çok yol alması gerekiyor. En başta yönetenlerin kendisini değiştirmesi gerekiyor. Bana dair olun, uyun, benim bu yok sayan sistemime entegre olun demek, ‘gelin intihar edin’ demektir. Kimse intihar etmez. Sen demokratikleşeceksin, sen de entegre olacaksın demokrasiye. Diğerine de ‘buyurun gelin ben demokrasiye entegre olacak konuma geldim’ diyeceksin. Ama bizde entegrasyon şu: ‘Kürtsün gel Türk ol, entegre ol. Alevisin, gel sünni ol.’ Öyle değil. Herkes pozitif entegre olacak. Neye? Demokrasiye. Sonra da bütüncül bir hukuk olacak” dedi.
‘Görüntüde bir komisyon olmamalı’
Bakırhan, “Meclis’te kurulacak komisyon ve 11’inci Yargı Paketi’ne dair beklentilerinin” sorulması üzerine “Komisyon çalışmaları da pozitif entegrasyonu ve bütüncül hukuku gözeterek çalışmalı. Komisyon doğru, iyi işlerse sadece yasal düzenlemeler değil, yasal düzenleme gerektirmeyen AİHM, AYM kararlarının uygulanması da gündeme alınır. İnfaz yakmalar da gündeme alınır. ‘Bize benzemiyorsun, farklı düşünüyorsun. 6 yıl fazladan yat’ denilebilir mi? Bunu diyenler 6 yıl değil 6 gün ayrı kalabiliyorlar mı çocuklarından, ailelerinden. Hiç mi empati yok? Türkiye artık bu ayıptan kurtulmalı. Komisyon bunları gündemine almalı. Görüntüde bir komisyon olmamalı. Meclis’in burada görevi büyük. Meseleyi toplumla buluşturmalı. Kapsamlı bir düzenleme ihtiyacı var. Terör ve Mücadele Kanunu, TCK, CMK ve benzerlerinin düzenlendiği, pakete ihtiyaç kalmayacak düzenlemeler yapılmalı. Toplumun kanayan yaralarını pansuman eden değil, iyileştiren düzenlemelere ihtiyacı var Türkiye’nin.” diye yanıt verdi.(t24.com)

























































