Makaleler

Published on Şubat 11th, 2022

0

Halil Falyalı: Suçun devletleşmiş hali | Nihat Veli Yüce


Dünya’da sadece uyuşturucunun cirosu 1.3 trilyon dolar civarındadır. Suç örgütlerinin toplam kontrol ettikleri para tahmini yaklaşık 2 trilyon dolardır. Şirket, holding, kartel veya çokuluslu şirket çatısı altında faaliyet yürüten suç örgütleri dünyayı bir ağ gibi sarmışlardır. Suç örgütlerinin cirosu ABD’nin yıllık bütçesi ile yarışmaktadır. Dünya gayri safi hasılasının %15’i suç örgütlerinin denetimindedir. Uyuşturucu, silah kaçakçılığı, kadın ticareti, insan ve organ ticareti, kumar ve kumarın bir şekli olan bahis, çocuk ve porno sektörü gibi oldukça geniş yelpazede faaliyet yürüten suç örgütleri, kapitalist sistemin kirli ve karanlık işlerinin yürütücüleridirler.

Hükümetlerden, Siyasi figürlerden, gizli servislere, yargıdan, polis ve ordu mensuplarına uzanan geniş bir yelpazeden destek alarak, bunlar tarafından kollanarak gelişip palazlanmaktadırlar. Hiç bir suç örgütü, kısaca mafya dediğimiz örgütler, hükümetlerden, devletlerin çeşitli kurumlarından destek almaksızın ayakta kalamazlar. Özellikle gizli servisler suç örgütleri ile iç içedirler, kirli işlerinin finansmanını buradan sağlamaktadırlar. Trilyonlarcaa doları bulan suç örgütlerinin sermayesinin, devletlere rağmen, devletlerin kararlı tutumu ve mücadelesine rağmen bu denli devasa boyutlara ulaştığını düşünmek aptallara özgüdür. Aptallar ve aptallıkta ısrar eden fikir fukaraları devletlerin suç örgütleri ile mücadele masalına inanabilirler. Aklı başında hiç kimse üç beş göstermelik şov eşliğinde yapılan operasyondan hareketle suç örgütleri ile mücadele ediyor yalanına inanmaz. Küresel ölçekte etkiler yapacak sermaye gücüne ulaşan suç örgütleri devlet desteği olmadan bu güce ulaşamazlar. Uyuşturucu ticaretinde en büyük payı ABD, İngiltere, Rusya gibi devletler almaktadırlar. Hemen hemen her devlet gücü oranında yasadışı sektörden pay almaktadır.

Bugün sokaklarda acı içinde kıvrılan uyuşturucu bağımlılarının sorumlusu suç örgütleri olmakla birlikte, aynı derecede devletlerde sorumludur. Binlerce ailenin çektiği ızdırabın, çocuklarının gözlerinin önünde gün gün erimesinin sorumlusu, bu çeteleri kollayan devletler ve kurumlarıdır. Yasal canavarlığın sahibi devletler, yasadışı canavarlığında, kollayıcısı, koruyucusudurlar. Sıradan en basit hak arama mücadelesini anında orantısız bir şiddet uygulayarak dağıtan, tutuklayan kolluk kuvvetleri, mafya liderleri ile resim çektirme yarışına giriyorlar ise, kim suç örgütleri ile mücadele yalanına inanabilir. Aklını kiraya veren, aya yol yaptık deseler, buna inanacak kesimleri bunun dışında tutuyoruz. Bunlar soru sormayı değil, sorgusuz sualsiz biatı seçtiklerinden, insanlık adına bu kesimlerden bir beklenti olamaz. Dikkat edilirse ne kadar suç örgütleri varsa, bunların şeflerinden, en alt elemanına kadar hemen hepsi devleti savunurlar. Devlet baba, devletin kutsallığı, devlete övgüler en çok bu kesimler tarafından dillendirilir. Dünyada bütün suç örgütleri devletçidir. Devleti yüceltirler. Zira varlık zeminlerinin devletin kendisi olduğunu çok iyi bilirler. Bir yanda uyuşturucu ile milyonları zehirlerler, diğer yandan devlete övgüler dizerler. Bahisten, kumarın her türlüsüne, kadın ticaretinden, çocuk ve porno ticaretine, oradan organ ticaretine, şantajdan, cinayetlere uzanan yelpazede her türlü kirli, çirkin, karanlık, insanlık suçu eylemlere imza atarlar, diğer yandan devlete kalkan elleri kırarız derler. Zira devlet bunların oksijen çadırıdır. Devletin kollaması, koruması olmadan ayakta kalamazlar. Çatlı’lardan, Çakıcı’lara, Saral’lardan, Drej Ali’lere, Ağarlar’dan, Tosuncuk’lara, Veli Küçük’lerden, Baybaşin’lere, Sezgin Baran Karkmaz’lardan, Halil Falyalı’ya uzanan piyasada yaygın olarak bilinen şebekelerin suç seceresinin kollayıcısı, koruyucusu, devlet ve devlet kadrolarıdır, devletin sivil siyasi ayağıdır.  Devletin koruması, kollaması olmadan bunlar ayakta kalamazlar. Siyasi partilerden, yargı kurumlarına kadar bu suç şebekelerine övgüler ve korumalık yapılmaktadır. Kirliliğin, yozlaşmanın, çürümenin ekonomik, sosyal ve siyasal zemini üzerine oturtulmuş devletlerin kirlilik, yozlaşma ve çürüme üretme fabrikaları gibi çalıştıkları güneşin gerçekliği kadar gerçektir.

Halil Falyalı gerçeği, dünyanın olduğu gibi, Türkiye’nin de gerçeğine ışık tutmaktadır. Kirlilikle, insanlık dışı eylemlerle dolu bu karanlık odakların, pazar hesaplaşmaları dün olduğu gibi bugünde yaşanmaktadır. Gelecekte de yaşanacaktır. Kapitalist sistemin kendisi bir suç sistemidir. Suç sistemi sürekli suçlular üretir. Suçlular arası hesaplaşma üretir. Kimi figürler parlatılır, boynuz kulağı geçince tasfiye edilirler. Devletin derinlerinde yaşanan çatışma ve hesaplaşma, bunun iz düşümü olarak mafya örgütlerine sirayet etmekte ve buralarda da hesaplaşmalar şiddetle sonuçlanmaktadır. Halil Falyalı olayı Kuzey Kıbrıs ve Türkiye gerçeğinin aynasıdır. Kuzey Kıbrıs başbakanı ve bakanlarının, mülki idarenin Falyalı’nın cenazesine katılması, mafya-siyaset-devlet ilişkisinin en aktüel belgesidir. Karanlığın, kirliliğin, insanlık karşıtı suçların ortak koalisyonunun iç hesaplaşması önümüzdeki süreçte daha karmaşık ve üst düzeyde yaşanacağının emarelerini taşımaktadır. Bu seri cinayetler aynı zamanda delil yok etme eylemleridir. Mafyatik tiplerin rol model olarak sunulduğu Kurtlar Vadisi gibi dizilerin gençleri mafya örgütlerine sempatiyle bakmalarının propanda araçlarıdır. Devletin katkıları ve kollaması ile mafyatik yapılara insan gücü akıtılmaktadır. Gençler mafyatik tipleri rol model olarak görmektedirler. Çürümenin, kokuşmanın zirve yaptığı bir zeminde unutulmamalıdır ki, bu kirli canavara karşı mücadele aslolan olsa da, bu kirliliğe bulaşmamakta erdemdir.


Nihat Veli Yüce – 11.02.2022


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑