KKÖ: Yaşasın Kadın Devrimi! Yaşasın Sosyalizm!
Dilovası İşçi Katliamından Rojin Kabaiş Cinayetine
Erkek Ve Devlet Şiddetine, Katliamlarına Karşı Mücadeleye!
Sermaye düzeninin, eşitsizliğin, adaletsizliğin, zengin-yoksul uçurumunun bekçisi erkek egemen faşist şeflik rejimi, kadınların canına kastetmeye devam ediyor.
Bir avuç zenginin servetini büyütmesi, saray saltanatının sürmesi, sermaye sahiplerinin daha da palazlanması için, işçi haklarından, iş güvencesinden, işçi güvenliğinden, çocuk haklarından, örgütlenme ve sendikalaşma özgürlüğünden, söz ve eylem özgürlüğünden yoksun, sınırsız ve vahşi sömürü politikalarının faturası, giderek artan işçi cinayetleri ve katliamları olarak başgösteriyor. Dilovası işçi katliamında, emekleri, hayatları son damlasına kadar sıkılıp kâra çevrilen 6’sı kadın ve çocuk işçi, erkek egemen sermaye devletinin birbirine eklenen katliamlarının son halkası oldu.
Erkekler, faşist şeflik rejiminin koruması altında kadınları katletmeyi, cinsel saldırıları, şiddeti, evde, fabrikada, okulda ve sokakta tırmandırmayı sürdürüyor. Kadın üzerindeki iktidarını zor yoluyla koruyan erkek cinsinin en önemli güvencesi, cezasızlık politikalarından, “aileyi güçlendirme” adı altındaki köleleştirme saldırılarına dek, faşist şeflik rejimin zor ve şiddeti.
Faşist şeflik rejimi, kadınların onlarca yıllık mücadelelerle elde ettiği kazanımları gasp ederek, şef tipi bir aile düzeni içinde kadını sınırsızca köleleştirmek, erkeğin hükmü önündeki tüm engelleri kaldırmak, kadın özgürlük mücadelesini yok etmek istiyor. Katliam ve cinayetlerle, sınırsız yoksullukla, erkek şiddetiyle, cinsiyetçi, ataerkil sömürünün bütün biçimlerinin önünü açma yoluyla, yoksul, işçi, emekçi evlerini paramparça ederken, ikiyüzlü makbul aile propagandalarıyla köleliği methediyor. 3 çocuk yetmez, 4-5 çocuk isterim diyen faşist şef, sermayeye, işgücü ve asker olarak pervasızca harcayacağı hayatlar teslim edilmesini, bunun için kadınların kuluçka makinesine, evlerin erkek egemen faşist eğitim yuvalarına, erkeklerin kendi köleleri üzerinde hüküm sürüp sömürü düzenine biat eden ayrıcalıklı köle işçilere dönüşmesini, şef tipi aile ile erkek egemenliğinin bu rolünün güçlenmesini istiyor. Bütün faşist baskı politikaları gibi, bu da ancak zor ve şiddet yoluyla sürdürebileceği için, erkek şiddetinin cezalandırılması önündeki sınırlı engelleri dahi ortadan kaldırmanın yollarını arıyor.
İşçilerin kanının son damlasını, kadınların fiziksel ve ruhsal varlığının son zerresini erkek egemen kapitalist sisteme teslim etmesini istiyorlar. İşçilerin örgütsüz, grevsiz, eylemsiz, güvencesiz, güvenliksiz, açlık sınırında, fiziksel ve zihinsel varlığının son sınırında çalışmasını istiyorlar. Artan işçi cinayetleri ve katliamları tablosu bunun işaretidir. Kadınlardan, erkeğe sınırsızca biat etmesini, fabrikada, atölyede, okulda, büroda kanının son damlasına kadar çalışmasını, evde erkeğe köle olmasını istiyorlar. “Şüpheli ölüm” adı altında gizlenen, cezasızlık politikalarıyla aklanan erkek suçları, şiddeti, saldırıları ve katliamları bunun göstergesidir.
Faşist şeflik rejimi, Rojava’da kadın devriminin kazanımlarının gasp edilmesinin yollarını arıyor, Bakur’da kadınlara yönelik özel savaş politikalarını sürdürüyor.
Cins çelişkisi ve çatışmasının en ezilen tarafı LGBTİ+ hareketi ve tek tek LGBTİ+’leri daha büyük bir inkar ve baskı cenderesi altında ezmek, toplumdan silmek istiyor.
Fakat kadın özgürlük mücadelesi, bütün baskı ve saldırılar karşısında geri adım atmıyor. Gülistan, Ayşe, Pınar, Şule ve nice kadın gibi ismi duyulmamış, cansız bedeni unutulmuş, akıbeti bilinmemiş, hesabı sorulmamış bir “şüpheli ölüm” vakasına çevirmek istedikleri Rojin Kabaiş’in yüzü, kadınların örgütlü mücadelesi sayesinde mücadele bayrağına dönüştü. Dilovası’nda katledilen işçi kadınlar, kadınların yaşamın her alanında özneleşme ve mücadele etme azmini güçlendirdi.
Erkek egemen faşist şeflik rejimine, erkeklerin baskı ve şiddetine, sermayenin çifte sömürüsüne, heteroseksist saldırganlığa boyun eğmeyeceğiz. 25 Kasım’da ve yılın her gününde, erkek şiddetine, erkek egemenliğine, faşizme, kapitalizme karşı sınıfsız, sınırsız ve cins ayrımsız bir toplum için mücadelemizi sürdüreceğiz. Erkek şiddetinin münferit, tesadüfi ve tekil olmadığı bilinciyle, erkek ve devlet şiddetine karşı mücadeleyi, erkek egemen burjuva devletlerin işgalci sömürgeci saldırılarına, ırkçılığına, sömürü ve baskılarına karşı da isyan bayrağını yükselterek, bütün cinsel, ulusal ve sınıfsal kurtuluş savaşımlarının, eşitlik, özgürlük, adalet mücadelelerinin öznesi olarak sürdüreceğiz.
25 Kasım’da, Rojin Kabaiş ve Dilovası’nda can veren 6 kadın işçi başta olmak üzere, erkek egemen faşist şeflik rejiminin kadınlara karşı işlediği tüm suçların, tüm cinayet ve katliamların, cezasızlık politikalarının, katilleri aklama ve kurtarma çabalarının hesabını sormak üzere, sokakta, eylemde, mücadelede buluşacağız.
Erkek Egemen Kapitalizme Karşı Kadın İsyanını Büyüteceğiz!
Erkek Şiddetine Karşı Örgütlü Özsavunmayı Yükselteceğiz!
Faşist Şeflik Rejiminin Kadına Karşı Suçlarının Hesabını Soracağız!
Yaşasın Kadın Devrimi! Yaşasın Sosyalizm!
22 Kasım 2025
MLKP / KKÖ
Kadın Önderliği
























































