AABF Genel Kurulu’nda “Demokratik teamüller çiğnendi, Alevi Hareketi ikiye bölündü”
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (AABF) 18 Ekim’de Frankfurt’ta gerçekleştirdiği seçimsiz genel kurul, Alevi toplumunda derin bir kırılmaya yol açtı.
Genel kurulun demokratik teamüllere uygun biçimde yürütülmediği, deprem bağış paraları konusundaki belgelerin hala sunulmadığı, muhalif delegelere söz hakkı verilmediği ve bazı katılımcılara yönelik fiziksel ve sözlü şiddet uygulandığı ortaya çıktı. Katılımcılar, “Bugün yaşananların Alevilikle hiçbir alakası yoktu” diyerek tepki gösterdi.
“Demokratik işleyiş yok sayıldı”
Genel kurulda, mevcut yönetimin süreci kendi lehine yönlendirdiği ileri sürüldü. Özellikle AABF Genel Başkanı Hüseyin Mat’ın, divanı yok sayarak mikrofonu eline alıp, 57 derneğin olağanüstü seçimli genel kurul talebini oylatması, hem tüzüğe hem de usule aykırı bir müdahale olarak değerlendirildi.
Delegeler, bu tutumun mevcut yönetimin görev süresini uzatma amacı taşıdığını, demokratik işleyişin ise tamamen gölgelendiğini vurguladı.
“Toplantı, belirli bir grubun lehine olacak şekilde yönlendirildi. Konuşma sıralarında dahi adalet sağlanmadı; yalnızca yönetime yakın isimlere söz hakkı verildi.”
“57 Cemevine söz hakkı verilmedi”
Deprem bağış paralarının akıbetini sorgulayan ve olağanüstü seçimli genel kurul talep eden 57 cemevi temsilcisine söz hakkı tanınmadı.
Katılımcılar, divanın yönetime yakın yaklaşık 50 kişiyi önceliklendirerek muhalif sesleri susturduğunu belirtti.
Bu tutum, Alevi toplumu içinde adalet, eşitlik ve yol erkânı ilkelerinin açıkça çiğnendiği şeklinde yorumlandı.
“En katı hukuk sistemlerinde bile suçluya kendini savunma hakkı tanınır. Bugün bu hak elimizden alındı.”
“Deprem bağış paralarının belgeleri hâlâ ortada yok”
En çok tepki çeken başlık ise deprem bağış paraları oldu.
Genel kurulda Türkiye’den gelen bir yöneticinin, “Masak bizi araştırdı, temiz çıktık” sözleri salonda gerginlik yarattı. Katılımcılar, bu açıklamayı inandırıcı bulmadı:
“Üç yıldır ortaya konulamayan belgeler bir günde nasıl ortaya çıktı? Bölge toplantılarında hiçbir belge sunamayanlar şimdi bu dosyaları nereden buldu?”
Delegeler, söz konusu belgelerin eski denetleme kuruluna da sunulmadığını, dolayısıyla bu açıklamaların şeffaflıktan uzak ve inandırıcılıktan yoksun olduğunu belirtti.
“Bu yönetimin hesap vermekten kaçtığı çok açıktır. Deprem paralarının nerelere harcandığına dair tatmin edici hiçbir belge sunulmamıştır.”
“Kadınlara şiddet uygulandı, dedeler sessiz kaldı”
Genel kurulda yaşanan gerginlikler sırasında bazı kadın katılımcıların sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldığı da bildirildi.
Katılımcılar, inanç kurulu ve bazı dedelerin bu duruma sessiz kalmasının, “Alevilik yoluna en büyük ihanet” olduğunu söyledi.
“Alevilik, eşitlik ve adalet inancıdır. Kadınların susturulduğu, darp edildiği bir genel kurulun Alevilikle hiçbir ilgisi yoktur.”
“Alevi hareketi adeta ikiye bölündü”
Genel kurulun ardından yapılan açıklamalarda, yaşanan sürecin Alevi hareketini ikiye böldüğü, kurum içi güvenin ciddi biçimde zedelendiği vurgulandı.
“Beklentimiz birlikti, gönül birliğiydi. Ancak yaşananlar bunun tam tersini gösterdi. Alevi hareketi artık bir yol ayrımındadır. Kaybeden sadece Alevi örgütlülüğü değil, Aleviliğin kendisidir.”
“Aleviliği kurumun önüne koyan bir anlayışa ihtiyaç var”
Katılımcılar, yaşanan sürecin ardından Alevilik değerlerini yeniden merkeze alan, hesap verebilir, eşitlikçi bir anlayışın inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.
“Bugün yaşananlar, Alevi toplumunun kendi içinde adalet, dürüstlük ve yol erkânına bağlılık konularında yeniden düşünmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir.”
(@welgmedya.com)
Avrupa Demokrat: Konu hakkında gazetemizde de kongre öncesinde birçok arkadaşımız görüşlerini yazmıştı. Aynı şekilde, kongre öncesi ve sonrasında sosyal medyada çok sayıda yazı, yorum ve görsel paylaşılmaya devam ediyor…