EMEP’li Karaca komisyonda konuştu: “2026 bütçesi, tekelci sermayeye eşik atlama garantisi”🎥►
EMEP Milletvekili Sevda Karaca, 2026 bütçesini “tekelci sermayeye eşik atlama garantisi” olarak nitelendirerek, “Bu bütçe faşizmin ekonomik planıdır, Emek Partisi olarak hayır diyoruz” dedi.
Mecliste 2026 yılı bütçesi için görüşmeler, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın bütçenin geneli üzerine sunumuyla Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başladı. Sunumun ardında söz alan Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca “Faşizm sadece polisle, yargıyla, yasakla, yasayla kurulmaz, asıl olarak bütçeyle kurulur. Bütçedeki her kesinti, her teşvik, her faiz ödemesi, faşizmin duvarına bir tuğla gibi konur. Bu bütçe, emeği değersizleştirerek, emeğin tüm haklarını ortadan kaldırarak, ülkede yasanın, hukukun, demokrasinin yerle yeksan edilmesiyle tekelci sermayeye eşik atlama garantisi veriyor. Bu bütçe tekelci sermayenin sınıf diktasının ekonomik planıdır. Emek Partisi olarak bu bütçeye hayır diyoruz.” dedi.
“Büyük sermaye için emeğin örgütlü gücü kırılacak, faşizme yöneliş hızlanacak”
Konuşmasında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın bütçe sunuşundaki “Üç tarihî eşiği aynı anda aşmayı öngörüyoruz; milli gelirimiz 1,5 trilyon doların üzerine çıkarken, kişi başına gelir 17 bin doları aşacak ve Türkiye yüksek gelirli ülkeler grubuna girecek.” sözlerine karşılık veren Karaca “üç eşik” nitelemesini şöyle tanımladı: “Bu üç eşik şunu anlatıyor: Birincisi, büyük sermayenin birikim sınırlarını aşması için her yöntem devreye sokulacak. İkincisi emeğin örgütlü gücünü kırmak için her araç kullanılacak. Üçüncüsü saray düzeninin siyasal eşikleri aşılacak, faşizme yöneliş hızlanacak.” Bu iç eşiğin iktidarın 3 adımıyla yürütüleceğini belirten Karaca, 3 adımı ise şöyle sıraladı: “Tekellerin çıkarını korumak için ekonomi; Bu çıkar programını sorunsuz hayata geçirmek için muhalefeti, örgütlü güçleri sindirme siyaseti; Bütün bunların üzerinde inşa edilen saray rejimi için hukuki düzenlemeler.”
“Patronun faizini emekçiler vergileriyle finanse ediyor”
Bütçe tahminindeki 2,7 trilyonluk açığa dikkat çeken Karaca, “Halkın cebinden alınan her 100 liranın 11 lirası, doğrudan bankalara, finans oligarşisine gidiyor. Bu ülkede en güvenli, en kârlı sektör üretim değil, devlete borç vermek. Elektriğe, suya, benzine, KDV’ye, ÖTV’ye yapılan zamlarla bu borcu halk ödüyor. Dolaylı vergilerin oranı yüzde 70’in üzerinde. Yani işçi, memur, köylü, emekli her alışverişte, patronun faizini finanse ediyor. Tekelci sermayeyi korumak için zırh, halkın en temel ihtiyaçları için kısıtlama bütçesini refah bütçesi diye yutturamazsınız. Bu bütçe tekellerin, saray oligarşisinin ve emperyalist blokların çıkarlarına göre biçimlendirilmiş bir yol haritasıdır. Bu bütçe, sarayın siyasal baskı düzeninin finansman planıdır.” şeklinde tanımladı.
“17 bin dolar halkın yüzde 80’ine uğramıyor”
Cevdet Yılmaz’ın “kişi başına gelir 17 bin doları aşacak. Yüksek gelirli ülke olduk” sözlerini hedef alan Karaca “Nüfusun en yoksul yüzde 20’si toplam gelirden sadece yüzde 5 pay alıyor. Türkiye’de en zengin ve en yoksul nüfus kesimleri arasındaki makas hiç olmadığı kadar açıldı. Yani o “17 bin dolar”, bu halkın yüzde 80’ine uğramıyor bile. Kimin yüksek geliri? Küçük işletmeler kapanıyor, esnaf borçla ayakta kalmaya çalışıyor, köylü topraksızlaşıyor, büyük tekeller semiriyor. 1 tekele karşılık yüzlerce işletmeyi, o işletmelerin yan üreticilerini, o işletmelerin işçilerini feda ediyorsunuz.” sözleriyle tepki gösterdi.
“Tekelci sermayenin sınıf diktasının ekonomik planı”
Sermayeye güvenin halkın yoksullaştırılmasıyla, korkutulmasıyla, çetelerin ortalığa salınmasıyla sağlandığına vurgu yapan Karaca konuşmasını şöyle sürdürdü: İşsizliğin, yoksulluğun artmasının, asgari ücret zammının, metal sözleşmelerinin, kamu TİS’lerinin, emekli zamlarının merkezinde bu bütçe duruyor. Öğrencilerin yemekhane mücadelesinin üstüne palalı çeteler salınması da işçilerin ekmek mücadelesine valilik yasakları da ürettiğini yola döken çiftçiye milyon liralık ceza da bununla ilgili. Faşizm sadece polisle, yargıyla, yasakla, yasayla kurulmaz, asıl olarak bütçeyle kurulur. Bütçedeki her kesinti, her teşvik, her faiz ödemesi, faşizmin duvarına bir tuğla gibi konur. Bu bütçe, emeği değersizleştirerek, emeğin tüm haklarını ortadan kaldırarak, ülkede yasanın, hukukun, demokrasinin yerle yeksan edilmesiyle tekelci sermayeye eşik atlama garantisi veriyor. Bu bütçe tekelci sermayenin sınıf diktasının ekonomik planıdır. Emek Partisi olarak bu bütçeye hayır diyoruz.”
Foto: Arşiv


 
			
         
                     
                     
                     
                    






















































