Makaleler

Published on Eylül 20th, 2025

0

Zindanlarda susturulmak istenenlerin sesleri… | Gül Güzel


Kimlikleri hala suç sayılan bir halkın Avrupa ülkelerine uzanan inkara tutulmaları da hala devam ediyor. 2 Mayıs 2024 tarihinde terörist bir örgüte üye olmakla suçlanıp, tutuklanan Hacı Atlı, tutuklu bulunduğu Münih Cezaevinden yazdı. Satırları şiirimsi tatla 4 Ağustos’ta yazılan mektubu, 18 Eylül’de nihayet elime geçti. Tabii benim kendisine yazdığım mektuplar da yaklaşık iki ay sonra kendisine ulaşabiliyor! Diyor ve siz okurlarımızı Hacı ATLI’ nın’ ’Tükenmeyen umudumuz ve Güneşimizin enerjisiyle özgür yarınlara’ ’diyen son mektubunu okumaya davet ediyorum.

 Değerli yoldaşım, Bahar yürekli ablam, yıllanmış şarap tadında, bahar renginde, Newroz coşkusunda ve güneş sıcaklığında yürekten selam, sevgi ve saygılar… 27 Mayıs tarihli mektubunu geç de olsa 18 Temmuz’da aldım. Beni bu karanlık ve hüzün yaratan duvarlar arasından alıp, özgürlük çığlıklarının gökyüzünü yırttığı, coşkulu özgürlük halaylarına götürdü. Çok mutlu oldum. Böyle doğayla bütünleşmiş bahar rengiyle güzelleşmiş, özgür yaşam aşkıyla çarpan bir yürekten sayfalar nakşedilmiş sözleri okumak benim yaşama umudumu ve inancımı daha da büyüttü… Umut demişken, herkes küçük bir gün ışığı umuduyla yaşarken, bizim kocaman, her gün yeniden doğan, milyonların birleşkesi, adadan yükselen ışınlarıyla her gün kendimizi yenilememizi sağlayan, doğanın ve insanlığın koruyucu enerjisi olan ruhumuzu, dünyamızı ve zihnimizi aydınlatmanın sürekliliği olan Güneşimiz var. Bu geleceğimiz için çok büyük bir şans. Dönemin gerekliliği doğrultusunda ortaya çıkan tarihsel ve toplumsal bir fırsat. Bu fırsatı iyi özümsemezsek büyük bir kayıp olur. Yanlış hatırlamıyorsam, ‘Güneşin girmediği eve doktorlar girer’ diye bir deyim ya da Atasözü var… bu çağda bizler bunun yaşayan canlı tanıklarıyız. Güneş ışınlarının ve şevkinin girmediği eve bireyler, karanlık düşünceler, kirletilmiş ruh, kararmış yürekler ve temel hastalıklı özellikliler yaşamaya devam ediyorlar. Bizleri bu hastalıklardan kurtaran, bağışıklarımızı güçlendirip direnme gücünü veren muazzam bir enerjidir. Dediğiniz tek kişilik ortam tutsakları yüzbinleri aşsa da biz tek kişilik tutsaklar bu enerji ve gerçeklikle yüreğimizdeki milyonların aşkıyla, dışardaki hastalıklı pragmatist toplumların (ki pragmatizm kölelik tercihidir) yaşadığı yalnızlığı yaşamadığımızı tüm yoldaşlarımızın bildiği gibi halkımızın da bilmesini sağlamalıyız diye düşünüyorum.

Sonbaharda ölen bereket tanrısını dirilten, doğaya can veren tüm canlıları heyecanlandıran Baharın gelişinde İmralı’nın demokratik toplum ve barış çağrısı başta Kürt halkı olmak üzere tüm ezilen halklara özel bir umut ve köklü değişimlerin de tartışılmasına vesile oldu. Toplumu barışa evrimleştirecek bir manifesto olmuştur. Kürt halkının binlerce yıllık barış özleminin bitmesini sağlayacak enerji ve dinamizmi yaratmıştır. Bu Yaz mevsimini bile yüreklerde Bahara çeviren bu coşku ve gelişmeler bana moral vermektedir. En çok da Amed Barış Anneleri inisiyatifi annelerin gözlerindeki barışa dair umut ışığının parlaklığını merak ediyorum. Umarım bu gelişmeler ve barış umudu halkların özlem duyduğu özgür yaşam ile sonuçlanacak bir süreç olur.

Ben hükümete güvenmiyorum ve iktidar hırsları yüzünden 2015 süreci gibi bu süreci de sabote etme girişimi olmasından kaygı duyuyorum. Tüm demokratik kitle, sivil toplum örgütleri, barış ve özgürlük sevdalıları Kürt halkı ve dostlarının yanında olup, bu süreci İmralı çağrısının yasamlaşmasını sağlamalı. Ve Kürt halkı da her zamankinden daha fazla bu süreci sahiplenmeli ve mücadele ruhunu güçlendirerek, her türlü olumsuzluğa karşı tarihi sorumluluk ile tavır koymalı ve bu doğrultuda gece – gündüz, yorulmadan, usanmadan aşk ile çalışmalara katılmalı diye düşünüyorum. Öyle olduğuna ve olacağına da inanıyorum. Barışın yeşerdiği, ölüm, gözyaşı, savaşlar, sömürgeciliğin, köleliğin toprağa gömüldüğü, özgürlüğün, sevginin, eşitliğin ve demokrasinin hâkim olduğu bir dünya zamanıdır. Bu dünyayı en çok biz Kürt halkı hak ediyoruz. Çünkü bu dünyada sevinçlerini ve mutluluklarını bile hüzün gölgesinde yaşayan tek halkız. Gülüşleri gözyaşlarıyla ıslanan tek halkız. Dolayısı ile bu süreci en çok bizler sahiplenmeliyiz! Umarım bu bir başlangıç olur ve Almanya devleti Kürtlerin bu süreciyle, Kürtlere bakış açısı değişir. Kürt halkının karşısında değil, yanında yer alarak geçmişteki yanlışlarından vaz geçer.

Selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Bahar yüreğine kışın uğramasına sakın izin verme can ablam. Özgür yarınlarda görüşmek dileğiyle… Bitimsiz sevgilerimle.

Not: Can ablam son mektubunda eksik olan bir şey vardı. Yüreğinin derinliklerinden dökülüp dize gelen şiirler. Beni bundan mahrum etme olur mu?

Geç cevap verdiğim için özür dilerim. Burada iki haftada bir alış-veriş yapma hakkımız var. Pul yoktu. Ancak alabildim ve yazdım. Geç yazmamın sebebi buydu. Bağışla…. Tükenmeyen umudumuz ve Güneşimizin enerjisiyle özgür yarınlara…

Barışın umudu Aşkın özüdür…

Sinmiş havaya tarifsiz bir koku

Parmaklıklardan süzülüp hücreme dolan

Bilindik, tanıdık bir koku

Özgürlüğün özlemiyle dolu

                Umuda oksijen

                Yaşama kanat

                Hayallere yaşam olan

                Umudun kokusu bu

                Barışa yelken açan-açtıran

                Güvercinlerin kanatlarında evrene yayılan

Çırpsınlar kanatlarını maviliğin sonsuzluğuna

Süslensin hayaller, özgürleşsin gökyüzü

Kırmayın kanatlarını güvercinlerin

Yayılsın tüm insanlığa barışın tüm renkleri

Güneşin ışınlarıyla…

                Adadan yükselen kıvılcım

                Isıtsın yürekleri insanlığın

                Aydınlatsın zifiri karanlıkları

                Yıldızların yoldaşlığında…

Ölmesin çocuklar

Ağlamasın analar

Savaşlar kül olsun özgürlüğün ateşinde

Bitsin binlerce yıllık halkların özgürlük özlemi

Barış yaşam bulsun

Yaşam aşka, Aşk yaşama evrilsin

İnsanlık diyarında…                    “Hacı ATLI, 03.08.2025, JVA München’’

Hacı ATLI, 04.08.2025,          JVA München, Stadelheimer Str. 12, 81549 München


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 20.09.2025

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑