Makaleler

Published on Ocak 15th, 2025

0

Yakın Doğu, ne kadar yakın? | Gül Güzel


Yeni Suriye gündemimize otururken, tarafsız bir objektif altında gelişmeleri izlediğim şekliyle kısa da olsa yorumlamak istiyorum.

Hepimizin, yani 7 Kıta halkları olarak, Suriye’de BAAS rejim lideri Esat’ın, Erdoğan’ın da oyunu/birçok vaadi üzerine düştü.  Kendisi de Suriye’yi terk ederek, Rusya’da yaşamını sürdürmeye başladı. Buraya kadar hepimizin günlerce haberlerden izleyip, duyduklarımız. Ancak bölgeye 2012’den beri birçok defa giden bir gazeteci olarak görüp, şahit olduklarım bütün vahşetiyle başta Şengal ve Kobani süreçleriyle hafızamda canlanıyor.

Êzdî kadının gözünün önünde bir küçük çocuğun başını kesen DAİŞ çetesi, bu durumu izlerken ağlayan Êzdî kadına, ’’Ağlamana gerek yok. Bu Êzdî değil, Alevi bir çocuk!’’ diyenler, bugün de kadınları Müslüman olmadıkları için kaçırıp tecavüz edenler, köle pazarlarında satanlar siyasi görüşme için Şam’a giden Avrupalı siyasetçi kadına HARAM düşüncesiyle elini vermiyor.Onun için, şimdi kaybeden yalnız Esat değil aynı zamanda Müslüman olmayan halklar ve Kadın cinsidir. Şunu da eklemek gerekir ki, şu anda İran, Hizbullah(?) ve Rusya’da bu oyun tuzağında yenilenler konumunda ve kaybedenlerden oldu.

Gelişen bu korkutucu (kadın açısında) İslamcılık sürecine kanımca İsrail’den bağımsız bakmamalıyız. Ancak Nusra Cephesi ve geçmişte El Kaide ve IŞİD ile bağlantılı olan HTŞ (13 cihatçı örgütten oluşan Heyeti Tehrir Şam)  ve Suriye Milli Ordusu ((SMO)  gibi paramiliter güçler de bütün zulümleriyle ortaya çıktılar.

Bu sömürgeci zihniyetler Suriye’nin genelinde terör yaratıyor. Türk devletinin desteklediği SMO ve gibi çete örgütlerinin sivillere yönelik katliamları da bütün hızıyla devam ediyor. Eski El Nusra Cephesi üyesi ve yeni HTŞ lideriEbu Mohammed El Colani, eskiden El Kaide üyesiydi. Şimdi de ortaya çıkmış Suriye için adil bir ortam vaat ediyor. Ancak Türk devletinin desteklediği çete grupları Kürt Özerk Bölgesine (Kuzeydoğu Suriye Federasyonu) yönelik saldırılarını bütün vahşeti, vahameti ve hızıyla sürdürüyorlar.

Kuzey Suriye’de Kürtler, Süryaniler, Êzdîler, Aleviler, Ermeniler ve Araplar gibi pek çok etntisite ve inançtan insanlar Demokratik bir modelin inşası amacıyla birlikte yaşamak için çalıştı. Amerika’ya bağlı SDG (Suriye Demokratik Güçleri) çatısı altındalar. Bilindiği gibi SDG, Kobani ve diğer Doğu-Kuzey Suriye bölgesinde  İŞİD gibi radikal bir terör çetesine karşı savaştı. HTŞ bu SKA ile temas halindedir. Ancak Türk devleti ve Erdoğan diktatörlüğü, Kürt fobisi nedeniyle IŞİD’i bir kez daha sahneye çıkarma çabasındadır. SMO çetelerini savaş cephesine sürüyor.

ABD,Fransa ve İsrail Dışişleri Bakanlıkları, bu cihatçı çetelere karşı Suriye’nin Kuzeyinde yaşayan toplulukları koruyacaklarını açıkladılar. Başta Türk devleti olmak üzere sömürgeci güçlerin Suriye topraklarını terk etmesi gerekiyor. Şam’daki yeni aktörler ise bu konuda hâlâ sessiz.

Suriye halkları için federal bir sistem kurulabilir. Başta Esat ailesi olmak üzere savaş suçlularının uluslararası mahkemelerde yargılanması gerekiyor. Suçluları idam etmek çözüm değildir. Sednaya Hapishanesinde yaşananlar, Hitler’in zulmünü geçti. Ancak Şam’daki mevcut yeni aktörlerin geçmişi de temiz değil. Mesela HTŞ lideri Ebu Muhammed El Colani, 2014 yılında Sincar bölgesinde onlarca Êzdî’nın ölümünden sorumlu bir cihatçı başıdır. Gidenlerin elleri kanlıydı, gelenlerin de elleri kanlıdır.

Bütün bunlar göz önünde bulundurulacak olursa, Suriye halkı kendi kaderine terk edilmemelidir. Aksi takdirde Suriye yeni bir Irak ve Afganistan haline getirilecektir. Ortadoğu’da ve dolayısı ile Suriye’de şeriat hukuku çözüm değildir. BAAS Rejimi Suriye’de çöküp bitti ama yerine daha da kötüsü geldi… Erdoğan’ın yaratmak istediği Suriye tam da budur. Aleviler, Hıristiyanlar, Şiiler, Dürziler, Kürtler, Ermeniler yok sayılarak katlediliyorlar.


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 15.01.2025

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑