..." /> Ediz Hun’un gözünden 6-7 Eylül olayları
    Avrupa Demokrat – Sansüre inat! logo
    • ANA SAYFAAna Sayfa
    • Haberler
      • Avrupa
        • Almanya
        • Arnavutluk
        • Avusturya
        • Belçika
        • Danimarka
        • Fransa
        • Hollanda
        • İngiltere
        • İspanya
        • İsveç
        • İsviçre
        • İtalya
        • Kosova
        • Macaristan
        • Norveç
        • Polonya
        • Portekiz
        • Sırbistan
        • Yunanistan
      • Ayrımcılık
      • Barış
      • Bilim & Teknik
      • Çocuk
      • Dünya
        • ABD
        • Asya
        • Afrika
        • Çin
        • Hindistan
        • Japonya
        • Kıbrıs
        • Latin Amerika
          • Küba
        • Orta Doğu
          • Filistin
          • Irak
          • İran
          • İsrail
          • Kürdistan
          • Mezopotamya
          • Suriye
        • Rusya
      • Eğitim
      • Ekoloji
        • Çevre
        • Doğa
        • İklim
      • Emek
        • Ekonomi
        • İş Dünyası
        • İşçi Sınıfı
      • Engelli Hakları
      • Faşizm
      • Gençlik
      • Genel
      • Göç
        • Azınlık
        • Göçmenlik
        • Mültecilik
      • Güncel
      • Haber
      • Halklar ve İnançlar
        • Alevi
        • Arnavut
        • Çerkes
        • Ermeni
        • Hristiyan
        • Kürt
        • Laz
        • Rum
        • Türk
        • Yahudi
      • Hayvan Hakları
      • Irkçılık
      • İnsan Hakları
      • Kadın
        • Feminizm
        • LGBTİQ+
      • Kültür-Sanat
        • Belgesel
        • Biyografi
        • Edebiyat
        • Kitap
        • Müzik
        • Resim
        • Şiir
        • Tiyatro
      • Özel Haber
      • Sağlık
      • Savaş
      • Sinema
      • Sömürgecilik
      • Spor
      • Tarih
      • Türkiye
        • Akdeniz
        • Karadeniz
      • Yaşam
    • Yazı-Yorum
      • Basın-Yayın
      • Çizgi
      • Forum
      • Makaleler
      • Röportajlar
      • Seçtiklerimiz
      • Söyleşiler
      • Yazarlar
    • Duyuru Panosu
      • Açıklama
      • Duyuru
    • Arama yap →


    Irkçılık

    Published on Eylül 10th, 2022

    0

    Ediz Hun’un gözünden 6-7 Eylül olayları


    • 15 yaşındaydım. Hatırlıyorum. Bir gece naralar atarak Taksim tarafından gelen bir grup bizim evin altındaki Bay Petro’nun bakkal dükkanının önünde toplanmaya başladılar. Gece yarısı saat 22.30-23.00’de bir güruh ellerinde sopalarla geldiler ve camları kırmaya başladılar.
    •  Sonra Petro geldi. Ağlamaya başladı. Macar terzi daha yaşlı bir adamdı. O da ağlıyordu. Adam cinnet geçirecek. Babam indi aşağıya adamları teskin etmeye çalışıyor. Ama imkânı var mı? Ben pencereydim. Yıllarca da travmasını yaşadım, hala düşündükçe dehşete kapılırım.

    BİRCAN DEĞİRMENCİ

    “Unutamayacağım bir gündü. 15 yaşındaydım. Hatırlıyorum. Bir gece naralar atarak Taksim tarafından gelen bir grup bizim evin altındaki Bay Petro’nun bakkal dükkanının önünde toplanmaya başladılar. Biz o gece sinemaya gitmiştik. Gittiğimizde bir şey yoktu. Hiç unutmuyorum 18:45 matinesiydi. 21.00’de eve geldik. Yemek yedik, Ada Palas Apartmanının birinci katında oturuyorduk. Altımızda Macar bir terzinin terzihanesi, yanında da Bay Petro’nun bakkal dükkânı vardı. Gece yarısı saat 22.30-23.00’de bir güruh ellerinde sopalarla geldiler ve camları kırmaya başladılar.

    Babamın bir tabancası vardı. Masanın üstüne koydu. Walter marka küçük bir tabanca. Almanya’dan getirmiş. Her ihtimale karşı, çıkardı. Çünkü adamlar kırıp dökmeye başladılar. Panjurları açtılar, camları kırdılar içeri girdiler. Bütün kumaşları ceketleri sokağa attılar. Biliyorlar nerede yabancı oturuyor. Daha önceden hesaplamışlar her şeyi.

    Petro geldi ağlamaya başladı

    Bay Petro biraz ilerde oturuyordu. Petro’nun dükkanına girdiler. Küçük bir dükkân. Arkasında da kileri var. Bütün malzemeyi, buzdolabı gibi bir şey vardı onu da kırmışlar. Kaşar peyniri rulosu vardı. Kaşar peynirlerini Defterdar Yokuşu’ndan aşağıya attılar. Yağma yapmadılar tahribat yaptılar. Babam çok sinirli bir adam. Anneme dedi ki ‘sen Ediz’i al odaya götür.’ Ben gitmek istemedim. Korktum ağlamaya başladım. Babamın yanında koluna girdim. Üstten görebiliyoruz hemen altımızdalar. Babam bağırdı ‘Ne yapıyorsunuz? Çıldırdınız mı?’ ‘Abi sen karışma, sen karışma!’ diyorlardı. Film şeridi gibi gözümün önünde. Pata küte her şeyi attılar, kırdılar. 25-30 kişi vardı. Sopalar vardı. Kazmalar vardı. Tüfek ve tabanca görmedim. Çekiçler vardı ellerinde. Mahvettiler ve başka yerlere dağıldılar, gittiler. Sonra Petro geldi. Saat 24.00 gibiydi. Ağlamaya başladı. Böyle bir rezillikti. Macar terzi daha yaşlı bir adamdı. O da ağlıyordu. Adam cinnet geçirecek. Babam indi aşağıya adamları teskin etmeye çalışıyor. Ama imkânı var mı? Ben pencereydim. Büyük bir rezillikti. Herkes pencerelerdeydi ama kimse korkudan balkona çıkmıyordu. Perdelerin arasından bakıyorlardı. Tam bir şok hali. Travmatik bir durum. Olacak bir şey değil.”

    Sözler Yeşilçam’ın romantik jönü Ediz Hun’a ait. Beyoğlu Emek’te, yaz günlerinde açık hava sinemalarında, zaman zaman da televizyon ekranlarında yıllarca konuk olmuştu hayatlara. Onu hep canlandırdığı karakterlerle beyaz perdeden izlemiştik ama işin bir de perde arkası vardı. Ediz Hun bu kez kurgu değil gerçek bir hikaye anlatmıştı. 

    Hun, nehir söyleşi yaptığı Rıza Oylum’un “Film Gibi Geçti” adlı kitabında Türkiye siyasi tarihinin utancının tanığı olduğu vahşet gecesini ilk defa dile getirdi. Daha önce hiçbir röportajda sorulmayan o sorunun cevabını Oylum’a vermişti.

    Ediz HUN ve Rıza OYLUM

    6-7 Eylül’ü sormak

    Yazar ve Film Eleştirmeni Rıza Oylum, İnkılap Yayınevi’nin koordinatörü Gülşen İşeri’nin Türkiye sinemasının kilometre taşı isimleriyle nehir söyleşi yapma teklifini memnuniyetle kabul eder. Çünkü amacı sadece Yeşilçam filmlerinin ardına düşmek değildir.

    “Gülşen eski bir gazeteci olarak bu alandaki literatür eksikliğini keşfetmişti. Yeşilçam’ın yaşayan en önemli jönlerinden birinin 50 yıla yaklaşan kariyerinin dehlizlerinde dolaşırken kuşkusuz sadece melankolik filmlerin izini sürmeyeceğimi biliyordu. Çerçeve bu şekildeyken; Ediz Hun’la görüşürken sinema tarihinin yanında toplumsal dönüşümlerin, şehrin yaşadığı tahribatın, darbelerin, azınlıkların ve dahi kıyımların izini sürmeyi planlamıştım. Zira İstanbul’un orta yerinde 1940’ların Beyoğlu’nda doğup büyüyen bu şehirli, orta sınıf, eğitimli insan, esasen Cumhuriyet sonrası Türkiye tarihinin bütün dönüşümlerinin canlı tanığıydı. 

    Doğum tarihi ve doğduğu yeri gördüğümde aklıma gelen ilk soru 6-7 Eylül olmuştu. Soruyu sormak için fırsat beklerken ilk aşkının bir Rum kızı olduğunu söylemesi işimi kolaylaştırmış, 15 yaşındayken yaşadığı hiçbir gazetecinin ona sormayı akıl etmediği 2 günlük kıyım günlerinde yaşadıklarını ilk aşkını anlattığı sırada sordum: 6-7 Eylül olaylarını hatırlıyor musunuz?

    Yüzünde o ilk aşkın heyecanıyla tatlı bir tebessüm belirmişken bir anda tebessümü kaybolmuş ağır bir kasvetli hava belirmişti. Anlattıkları, anlatamadıkları, yaşadığı travmanın etkileri ve gözyaşları, yazın olanca sıcağı altında Büyükada’nın serin rüzgarına rağmen bizi bir süre kendimize getirememişti. Sustuk ve 15 yaşında bir çocuğun pencerenin camından gördüğü evlerinin altındaki dükkânı yağmalayan organize kötülüğün yeniden kulaklarına dolan seslerinin Ediz Hun’un kulaklarından yitip gitmesini bekledik. Ediz Hun’a azınlık çocuklarının yanında utandığından okul değiştirten, ilk âşık olduğu Rum kızını göç ettiren, İstiklal Caddesi’nde o gece gördüğü trajediyi 80 yaşında dün gibi anlattıran 6-7 Eylül kıyımı, Türkiye sinemasının en önemli jönlerinden birinin kişisel ve bir o kadar da toplumsal travması olarak ömrünün son döneminde bu kitapla gün yüzüne çıkmış oldu.”

    6-7 Eylül’de neler olmuştu

    Türkiye siyasi tarihine bir kara leke olarak yazılacak, İstanbul’u yakacak o kıvılcımın ateşi Kıbrıs’ta parlamıştı. Kıbrıslı Rumlar, dönemin İngiliz sömürge yönetimine karşı bağımsızlık mücadelesi başlatmış, Yunanistan’daki hükümet ise Kıbrıs halklarının kendi kaderini tayin hakkı konusunu Birleşmiş Milletler gündemine taşımıştı. Kıbrıslı Rumların, adanın Yunanistan’a bağlanması fikri adadaki Türk ve Rum halklarını karşı karşıya getirmişti. İngiliz sömürgesi Kıbrıs’ta bağımsızlık için yapılan gösteriler bir anda adayı kan gölüne çevirmişti. 

    Bu sürece paralel olarak 1955 yılında Türkiye’deki basın tarafından İstanbul’da yaşayan Rum halkına karşı nefret söylemi içeren haberler yazılıyor; İstanbullu Rumların nasıl refah içinde yaşadıkları ve mutlu oldukları, Batı Trakyalı Türk azınlıklarla karşılaştırılıyordu. Bu da iki halk arasında tansiyonun giderek yükselmesini körüklüyordu.

    Dönemin iktidarı olan Demokrat Parti Kıbrıs’ta yaşanan gerilim hattı konusunda henüz bir istikrarlı politika inşa etmemişti. Devletin Kıbrıs politikası yoktu ama milletin ve kamuoyunun Kıbrıs diye bir derdi vardı.

    O yıl kurulan Kıbrıs Türktür Cemiyeti, Kıbrıs meselesinin ‘millileşmesi’ adına önemli bir hamle olmuş, bu konu üzerine kamuoyu yaratmak için İstanbul’da ve diğer büyük şehirlerde çalışmalar yürütmüştü. Cemiyet, dönemin Başbakanı Adnan Menderes tarafından da destekleniyordu.

    Kamyonlarla insan taşındı

    5 Eylül’ü 6 Eylül’e bağlayan gece ise yüzlerce kamyon farklı illerden İstanbul’a doğru yola çıkıyordu. Kamyonların yükü insandı. İnsanlar akın akın İstanbul’a getirildi. 

    Aynı saatlerde başka bir hazırlıksa Selanik’te Mustafa Kemal’in evinin etrafındaydı. 6 Eylül günü devlet radyosu Selanik’te bir bomba patladığı haberini verdi. İstanbul Ekspres gazetesi akşam baskısına haberin detaylarını yetiştirdi. “Yazıyoor. Atatürk’ün evinin bombalandığı yazıyor” sesiyle İstanbul sokaklarında yankılanan haberde; Selanik’teki bombanın Atatürk’ün doğduğu evin bahçesinde patladığı söyleniyordu. Bunun üzerine kalabalıklar hemen harekete geçmişti. Taksim Meydanı’nda önce öğrenciler protestoya başlamıştı. Ellerinde bayraklar ve Mustafa Kemal’in fotoğrafları vardı. Bir süre sonra kalabalık hem büyümüş hem de profili değişmişti. Kamyonlarla taşınan ellerinde demir çubuklu insanlar serseri mayın gibi etrafa saçılmıştı. 

    Kahvehanelerin kapılarından başlarını uzatıp, “Siz ne biçim Türksünüz” diye bağırmış, böylece etraftaki herkesi aralarına katmışlardı. Müslüman olmayanların evlerine girip korku saçarak talan etmiş, kıyafetleri yırtmış, dükkanlara girerek, makinaları parçalamış, eşyaları yerlere atıp, top top kumaşları kesmişlerdi. Baltalarla, sopalarla, camları, kepenkleri ve makineleri dövüp hırsını alamayanlar eşyaların üzerinde zıplamışlardı. Amaçları dehşet saçıp, tüm eşyaları kullanılamaz hale getirmekti. Polis ortalıkta yoktu. Bir Rum vatandaş polisten yardım istediğinde “Ben bugün polis değilim, Türküm” cevabını almıştı. Sonradan öğrenildiğine göre polislere karakolları terk etmeme emri verilmişti. Olaylar İstanbul’un her yanına yayılırken, saldırıya uğrayan ve yağmalanan işyerleri Rumlara, Ermenilere ve Yahudilere aitti.

    7 Eylül öğlenine kadar şiddet devam etmiş, İstanbul’un sokakları kumaşlarla, makine parçalarıyla kaplanmıştı. Irkçı dehşet güruhu yorulup evlerine dağılmaya başladıktan sonra olağanüstü hal ilan edilmişti. 

    O geceden kalan birçok tanıklık vardı. Müslüman vatandaş “öteki” komşularını ele vermiş, bir kısmı ise ne pahasına olursa olsun komşularını korumuştu. Kapıcı Mehmet’in hikayesi ise en tuhafı idi. Bütün gece, elinde Türk bayrağı ile kapının önünde oturmuş ve gelen kalabalıkları “Burada Rum yok” diye kovuşturmuştu. Böylece kendi binasında oturan Müslüman olmayanları korumuş ancak tehlikenin geçtiğine emin olunca gidip karşı caddedeki binalara saldırmaya başlamıştı. Bunun dışında Hıristiyan din adamlarının zorla sünnet edildiği, bazı kadınların tecavüze uğradığı da anlatılanlar arasındaydı.

    Şiddetin faturası büyüktü. 15 kişi öldürülmüş, 300 kişi yaralanmış, aralarında ev, işyeri, kilise ve okulun bulunduğu 5100’den fazla bina zarar görmüştü. 

    Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, yaşananlardan basını ve ‘bazı komünistleri’ sorumlu göstermişti. Bayar’ın açıklamasının ardından aralarında Aziz Nesin, Can Boratav, Zehra Kosova gibi isimlerin bulunduğu birçok yazar ve aydın askeri hapishaneye gönderilmişti.

    Bu iki günlük olayların neticesinde özellikle İstanbul’da yaşayan, binlerce Rum ve gayrimüslim ülkeyi terk etmek zorunda kalmış, mallarına el konulmuştu. 

    Yaşamla ölümün, sevgiyle nefretin, vefayla ihanetin, dayanışmayla yağmanın kesiştiği iki gündü. Geriye tahrip edilen, yağmalanan bir İstanbul kaldı. Kent daha gri, daha hüzünlü ve daha suçluydu. O iki günden sonra tarih bir kenti, bir milleti zan altında bırakmış, İstanbul’un değişen kimliğiyle birlikte renkleri de solmuştu. (Yeni Özgür Politika)

    Ähnliche Beiträge

    Tags: 6-7 eylül soykırımı, Ediz Hun, faşizm, ırkçılık


    About the Author

    AD 1


    Related Posts

    Faşizmin gecesi bitmedi | Hüseyin Şenol →
    Alkışlama yoldaş alkışlama… | Hüseyin Şenol →
    Kayyumlar ve yasaklarla barış gelmez | Hüseyin Şenol →
    Irkçı Ortaylı: Boşalan köyler Asya’daki kardeş potansiyel nüfusla doldurulmalıdır →


    Comments are closed.

    Back to Top ↑
    • Yazarlar

      • Faşizmin gecesi bitmedi | Hüseyin Şenol

        Faşizmin gecesi bitmedi | Hüseyin Şenol

      • Sürgün sanatçı dostumuz İsmail Çoban’ı bir yıl önce kaybetmiştik | Doğan Özgüden

        Sürgün sanatçı dostumuz İsmail Çoban’ı bir yıl önce kaybetmiştik | Doğan Özgüden

      • Lenin ve bitmeyen Ekim Devrimi | Temel Demirer

        Lenin ve bitmeyen Ekim Devrimi | Temel Demirer

      • Bilinmezin kalkanları… | Erkan Karakaplan

        Bilinmezin kalkanları… | Erkan Karakaplan

      • Bavulu toplayıp kaçmak, mücadeleden vazgeçmektir | Cumali Yağmur

        Bavulu toplayıp kaçmak, mücadeleden vazgeçmektir | Cumali Yağmur

      • Yeni Türkiye’de hak, hukuk ve adalet arayışları | Ali Arayıcı

        Yeni Türkiye’de hak, hukuk ve adalet arayışları | Ali Arayıcı

      • Modern kapitalizm çıkarlarına mağdur edilen Kürt halkı davası | Gül Güzel

        Modern kapitalizm çıkarlarına mağdur edilen Kürt halkı davası | Gül Güzel

      • Türk sömürgeciliği | Mehmed S. Kaya

        Türk sömürgeciliği | Mehmed S. Kaya

      • 108. yıl dönümünde büyük Sosyalist Ekim Devrimi | Cihan Yıldız

        108. yıl dönümünde büyük Sosyalist Ekim Devrimi | Cihan Yıldız

      • Sibel Özbudun ve Temel Demirer’e selam | Adil Okay

        Sibel Özbudun ve Temel Demirer’e selam | Adil Okay

      • Erdoğan Aydın etkinliği üzerine… | İskan Tolun

        Erdoğan Aydın etkinliği üzerine… | İskan Tolun

      • Alkışlama yoldaş alkışlama…  |  Hüseyin Şenol

        Alkışlama yoldaş alkışlama… | Hüseyin Şenol

      • Filistin Kartalları | Ali Çarman

        Filistin Kartalları | Ali Çarman

      • Alevilik, kimlik siyaseti ve güncel tartışmalar | Turgay Çelik

        Alevilik, kimlik siyaseti ve güncel tartışmalar | Turgay Çelik

      • Sultan Alparslan’ı Kürt/Alevi Komutan Yusuf öldürdü | Aziz Tunç

        Sultan Alparslan’ı Kürt/Alevi Komutan Yusuf öldürdü | Aziz Tunç

    • Seçtiklerimiz & Forum

      • “Arananlar” zulmü ne zaman son bulacak? | Doğan Özgüden

        “Arananlar” zulmü ne zaman son bulacak? | Doğan Özgüden

      • Siyasal mücadelede devrimci öncü güç olmak | Halil Gündoğan

        Siyasal mücadelede devrimci öncü güç olmak | Halil Gündoğan

      • Devrim, işkence ve Kürt direnişi günü… | Doğan Özgüden

        Devrim, işkence ve Kürt direnişi günü… | Doğan Özgüden

      • Adalet: Antropolojik bir bakış | Sibel Özbudun

        Adalet: Antropolojik bir bakış | Sibel Özbudun

      • Devletin ‘100 yıllık resmi‘ ‘Alevi Raporu’! | Cemal Turan

        Devletin ‘100 yıllık resmi‘ ‘Alevi Raporu’! | Cemal Turan

      • “Bunlar seçimle gitmez” mi? | Halil Gündoğan

        “Bunlar seçimle gitmez” mi? | Halil Gündoğan

      • Baskılara, kayıtsızlığa, kuşatmaya rağmen: Tiyatro vardı, var, var olacak | Temel Demirer

        Baskılara, kayıtsızlığa, kuşatmaya rağmen: Tiyatro vardı, var, var olacak | Temel Demirer

      • Krizden çıkma yolları: Neoliberalizm – yeni muhafazakârlık “sembiyozu” | Sibel Özbudun

        Krizden çıkma yolları: Neoliberalizm – yeni muhafazakârlık “sembiyozu” | Sibel Özbudun

      • 1917 Ekim devrimi: Başka bir alemi şimdi yaratmak | Volkan Yaraşır

        1917 Ekim devrimi: Başka bir alemi şimdi yaratmak | Volkan Yaraşır

      • Tam 16 yıldır beklenen samimiyet!  | Doğan Özgüden

        Tam 16 yıldır beklenen samimiyet! | Doğan Özgüden

    • En çok okunanlar

      • Halklar ve İnançlar AABF Genel Kurulu’nda “Demokratik teamüller çiğnendi, Alevi Hareketi ikiye bölündü”
      • Forum AABF’deki son dönem tartışmalar ve seçimsiz genel kurula giderken… | Hasan Aygün
      • Sosyalizm Rafet Abiyi kaybettik
      • Forum, Makaleler Genel Kurulda yaşanan şiddet ve hak ihlali hakkında | Özlem Kılıç Mirwald
      • Makaleler, Yazarlar Erdoğan Aydın etkinliği üzerine… | İskan Tolun
      • Makaleler Kürt bölgesinin varisi kimdir? | Mehmed S. Kaya
      • Kitap, Kültür-Sanat Alin Ozinian’ın Almanya buluşmaları sürüyor
      • Belgesel Yılmaz Güney belgeseli Ulm’da gösterildi
      • Güncel Gerilla yarın tarihi bir adım atacak
      • Almanya Edebiyatın kalbinde yüzleşme ve direniş: Ortadoğu’nun yankısı Mannheim’da buluştu
    • En son haber ve makaleler

      • Futbolda bahis yolsuzluğu büyüyor: TFF bahis oynayan futbolcuları açıkladı, 2’nci ve 3’üncü Lig maçları 2 hafta süreyle ertelendi

        Futbolda bahis yolsuzluğu büyüyor: TFF bahis oynayan futbolcuları açıkladı, 2’nci ve 3’üncü Lig maçları 2 hafta süreyle ertelendi

        11. Kasım 2025
      • HDK’den ‘Sosyalizm Yeniden’ konferansı sonrası sonuç bildirgesi

        HDK’den ‘Sosyalizm Yeniden’ konferansı sonrası sonuç bildirgesi

        11. Kasım 2025
      • TSP Strasburg’da etkinlik düzenledi

        TSP Strasburg’da etkinlik düzenledi

        11. Kasım 2025
      • Karakaya’da planlanan taş ocağına karşı tepkiler sürüyor

        Karakaya’da planlanan taş ocağına karşı tepkiler sürüyor

        11. Kasım 2025
      • Young Struggle  Ataerkil şiddete karşı mücadele toplantısı düzenledi

        Young Struggle Ataerkil şiddete karşı mücadele toplantısı düzenledi

        11. Kasım 2025
      • Berlin’de CSD’yi Savun konferansı yapıldı

        Berlin’de CSD’yi Savun konferansı yapıldı

        11. Kasım 2025
      • Londra’da Marks’ın mezarı başında ölümsüzler anıldı

        Londra’da Marks’ın mezarı başında ölümsüzler anıldı

        11. Kasım 2025
      • ‘Bitimsiz güzergâhında yaşamın’ okurlarıyla buluşuyor

        ‘Bitimsiz güzergâhında yaşamın’ okurlarıyla buluşuyor

        11. Kasım 2025
      • “Arananlar” zulmü ne zaman son bulacak? | Doğan Özgüden

        “Arananlar” zulmü ne zaman son bulacak? | Doğan Özgüden

        10. Kasım 2025
      • Kanko: Vatandaşın toplam finansal borcu 5,7 trilyon lirayı aştı!

        Kanko: Vatandaşın toplam finansal borcu 5,7 trilyon lirayı aştı!

        10. Kasım 2025
      • SKB Fransa: Emperyalist savaşa, faşizme ve şiddete karşı özgürlüğümüz için isyandayız!

        SKB Fransa: Emperyalist savaşa, faşizme ve şiddete karşı özgürlüğümüz için isyandayız!

        10. Kasım 2025
      • Ulm’da Filistin eylemi

        Ulm’da Filistin eylemi

        10. Kasım 2025
      • OECD, Uluslararası Göç Görünümü 2025 Raporu’nu açıkladı

        OECD, Uluslararası Göç Görünümü 2025 Raporu’nu açıkladı

        10. Kasım 2025
      • Köln’de Dayanışma Festivali’nde “Özgürlük” ve “Direniş” ses buldu

        Köln’de Dayanışma Festivali’nde “Özgürlük” ve “Direniş” ses buldu

        10. Kasım 2025
      • Avrupa’da Kasım Şehitler Ayı gecelerinin startı Nancy’de verildi

        Avrupa’da Kasım Şehitler Ayı gecelerinin startı Nancy’de verildi

        10. Kasım 2025
      • Siyasal mücadelede devrimci öncü güç olmak | Halil Gündoğan

        Siyasal mücadelede devrimci öncü güç olmak | Halil Gündoğan

        10. Kasım 2025
      • Onca acıya rağmen barış isteyenler anlattı

        Onca acıya rağmen barış isteyenler anlattı

        10. Kasım 2025
      • EHP: Asgari ücret 65 bin TL olsun

        EHP: Asgari ücret 65 bin TL olsun

        10. Kasım 2025
      • Faşizmin gecesi bitmedi | Hüseyin Şenol

        Faşizmin gecesi bitmedi | Hüseyin Şenol

        9. Kasım 2025
      • Kiel’de “Faşizm ve Kadın” söyleşisinde “25 Kasım’da sokaklara çıkalım” çağrısı yapıldı

        Kiel’de “Faşizm ve Kadın” söyleşisinde “25 Kasım’da sokaklara çıkalım” çağrısı yapıldı

        9. Kasım 2025

    © Avrupa Demokrat
    info@avrupademokrat.com
    Avrupa Demokrat'ı takip et

    Telif Hakları

    Her türlü yeniden basım, kısmen de olsa, yalnızca editoryal ekibimizin yazılı izniyle mümkündür. Tüm içerikler, fotoğraflar ve metinler telif hakkı ile korunmaktadır. İstenmeden gönderilen el yazmaları ve fotoğraflar için hiçbir sorumluluk kabul edilmez ve yayımlanacaklarının garantisi verilmez. İsim belirtilerek yayımlanan yazılar mutlaka editoryal ekibin görüşünü yansıtmak zorunda değildir.

    Copyrights

    Any reproduction, even in part, is only permitted with the written consent of our editorial team. All content, photos, and texts are protected by copyright. No liability is accepted for unsolicited manuscripts and photos, and their publication is not guaranteed. Articles published under an author’s name do not necessarily reflect the views of the editorial team.