Ahou Daryaei ve çağımızın gerici ve baskıcı sistemlerindeki isyancı kadını | Erkan Karakaplan
Ahou Daryaei’nin eylemi, sadece bir başkaldırı değil, varoluşun en temel sorularına dair derin bir felsefi sorgulama. Bir yandan, bireyin toplum içindeki yerine ve özgürlüğüne dair sorgulamayı gündeme getirirken, diğer yandan da iktidarın doğası ve meşruiyetini sorgular.
Daryaei’nin eylemi, Simone de Beauvoir’ın “İkinci Cins”inde dile getirdiği kadın olmanın anlamı ve özgürlük mücadelesi üzerine kurulu felsefi tartışmalara yeni bir boyut katmaktadır. Kendi varoluşunu, toplumun dayattığı kalıplardan sıyrılarak yeniden tanımlayan Daryaei, varoluşçuluk felsefesinin temel prensiplerini somut bir eylemle ortaya koymaktadır.
Daryaei’nin eylemi, aynı zamanda kültürel bir isyanın ifadesidir. İran toplumunda kadın olmanın anlamı, başörtüsü gibi sembollerle yüklü kültürel kodlarla şekillendirilir. Daryaei, bu kodları kırarak, yeni bir kimlik inşa etme mücadelesini temsil eder. Bu eylem, Michel Foucault’nun “DİSİPLİN ve CEZA” adlı eserinde ele aldığı gibi, bireyin üzerindeki kültürel ve toplumsal baskıların nasıl içselleştirildiği ve bu baskılara karşı nasıl bir direnç geliştirilebileceği sorularını gündeme getirir.
Daryaei’nin eylemi, siyasi bir meydan okumadır. İran’daki teokratik Molla rejiminin kadınlar üzerindeki baskıcı politikalarına karşı açık bir duruş sergilemektedir. Bu eylem, Gramsci’nin “Hegemonya” kavramıyla ilişkilendirilebilir. Daryaei, iktidarın ideolojik hegemonyasına karşı bir karşı-hegemonya inşa etmeye çalışmaktadır. Eylemi, Antonio Negri ve Michael Hardt’ın “Çokluk” adlı eserinde ele aldıkları gibi, küresel kapitalizm ve devlet güçlerine karşı direnen çoklukların bir parçası olarak görülebilir.
Daryaei’nin eylemi, devrimci bir ruhun yansımasıdır. Toplumsal değişimin ancak radikal dönüşümlerle mümkün olduğuna inanır. Bu eylem, Fransız Devrimi’nden Çin Devrimi’ne kadar uzanan devrimci geleneğin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Daryaei, Rosa Luxemburg’un “Devrimde Sorumluluk” adlı eserinde dile getirdiği gibi, devrimin sadece bir araç değil, aynı zamanda devrimci bir amaç olduğunu göstermektedir.
Ahou Daryaei, sadece bir birey değil, bir dönemin sembolüdür. Onun eylemi, kadınların özgürlük mücadelesinin yanı sıra, adalet, eşitlik ve insan hakları mücadelesinin de bir parçasıdır. Daryaei gibi isimler, tarih boyunca toplumların dönüşümünde önemli rol oynamışlardır. Onların mücadeleleri, bize umut verirken, aynı zamanda sorumluluklarımızı da hatırlatmaktadır. Biz de, Daryaei gibi cesur kadınların yolunu izleyerek, yaşadığımız dünyayı daha adil ve eşitlikçi bir yer haline getirmek için, seslerine ses olmalıyız her yerde ve her durumda…
Dünyanın her yerinde yeşeren Ahou Daryaei’lerine bin selam…
Erkan Karakaplan – 08.11.2024
























































