Irkçılık

Published on Ekim 28th, 2025

0

Yücel Özdemir: Aşırı sağ yükseliyor ama geriletmek mümkün!

Düzenlenen bir panelde, Almanya, Avrupa ve dünyada giderek artan aşırı sağ, ırkçılık, güvenlik politikaları, savaş olasılıkları ve sosyo-ekonomik krizler masaya yatırıldı.

Panele konuşmacı olarak katılan Araştırmacı Gazeteci Yücel Özdemir, aşırı sağın yükselişinin, ona doğru kayan işçi, emekçi ve gençlik kesimlerine ulaşmakla geriletilebileceğinin altını çizdi.

Cemevi ana salonunda düzenlenen ve moderatörlüğünü araştırmacı yazar Haydar Selçuk’un yaptığı panele konuşmacı olarak katılan Yücel Özdemir, dünyadaki son siyasi, askeri, güvenlik ve sosyo-ekonomik gelişmelere ve yaşanan savaşlara bakıldığında gidişatın kötü olduğunu belirterek konuşmasına başladı. Savaş, militarizm ve sağ ırkçı siyasetin giderek yükseldiğine vurgu yapan Özdemir, konuşması boyunca çeşitli rapor ve analizlerden grafiklerle bir sunum yaptı. İşte Özdemir’in konuşmasından başlıklar:

“Otoriterleşme ve Savaş İhtimali Yükseliyor”

“Ukrayna Savaşı, Gazze Savaşı, Suriye’deki savaşlar bize gösteriyor ki sertleşmiş bir süreçten geçiyoruz. Önümüzdeki beş-altı yıl içinde Almanya’nın savaşa gireceği söyleniyor. En son Almanya’da Sivil Savunma Dairesi bile uygulanacak kuralları açıkladı. Demek ki ülke adım adım savaşa gidiyor. Bu durum diğer ülkeler için de geçerli. Savunma harcamalarının artırılması tesadüf değil. Dünyanın içinde bulunduğu durum ve gittiğimiz yön savaş. İkinci gidişat yönü ise otoriterleşme. Eskiden demokratik insan hakları kavramları daha belirgindi ama şimdi artık dünya daha otoriter bir sisteme doğru gidiyor. Amerika’da Trump’ın otoriter iktidarı, Türkiye’nin giderek otoriterleşen sistemini siz de görüyorsunuz.

Dünyada yoksullaşma giderek artıyor. Bunu Almanya’daki kendi yaşam standardımızda da görüyoruz. Hayat pahalılığı artıyor, işçi sınıfı zayıflatılıp güçsüz hale getiriliyor ve var olan sosyal hakların kısıtlandığı bir dünyadayız. Bu gidişat, önümüzdeki beş-on yıl içinde dünya çapında yoksullaşmayı daha da artıracak. Ve bütün bunlarla bağlantılı olarak ırkçılık ve milliyetçiliğin hızla arttığı bir dünyadayız. Irkçılık ve milliyetçilik derken sadece aşırıların söylemlerinden bahsetmiyorum. Yerleşik eski düzen partileri, sosyal demokratından Hristiyan demokratlara kadar, hepsi önceki döneme göre çok daha milliyetçileşmiş ve daha sağcı bir noktaya geldiler.

‘Avrupa Sağ Yükselişte’

Örneğin, Almanya Başbakanı Merz’in son günlerde gündem olan sözleri, AfD’nin söylemlerinden farklı mı? Aslında AfD’nin geçmişte seçim dönemlerinde söylediklerini Merz söyledi; göçmenlerin tamamı kastedildi. Sosyal Demokrat Parti’de de, örneğin göç ve mülteciler konusunda sınır dışı siyasetini hızlandırma konusunda, Başbakan Olaf Scholz’un o dönemdeki açıklamaları aslında şimdi hükümet tarafından yapılıyor. Siyasal partilerin söylemlerinde bir ortaklaşma var.

Bu mavi gördüğünüz haritaların (sunum esnasında grafik ve tablolardaki orana dikkat çekerek) çoğu, aslında Avrupa’da sağ popülist partilerin güç topladığı ülkeleri gösteriyor. Fransa, Hollanda, İtalya, Avusturya… Siyah renkli olarak görülen ülkelerde ise muhafazakârlar kazandı. Burada kırmızı görünen yerler sosyal demokratların kazandığı yerler ve sosyal demokratların Portekiz ve İsveç dışında kazandığı pek bir şey yoktu. Oysa bir ara bu harita kıpkırmızıydı.

‘Bazı Partiler Daha da Oy Kaybedecek’

Almanya’ya baktığımızda, AfD’nin önceki seçim dönemindeki oy oranı yüzde 15,9 olarak görülüyor. Bu, 2024’ün Haziran ayında yapılan seçimlerdeki oran. O seçimden sonra Almanya’daki aşırı sağın yükselişine baktığımızda, AfD’de hızlı bir yükseliş var. Demek ki aşırı sağın Avrupa çapındaki yükselişinin etkisi, Almanya’da AfD’de somutlaşmış bir siyaset olarak görülüyor. AfD aşamalı olarak yükselmeye devam edecek. Eğer bir çözüm bulunamazsa, sadece bir ‘Doğu Almanya Partisi’ olmaktan çıkacak. Şu anda daha çok ‘Doğu Almanya Partisi’ olarak görülüyor ama; ekonomik ve sosyal sorunlar arttıkça, toplumsal korkular büyüdükçe, savaş ve militarist siyaset devam ettiği sürece AfD’deki yükseliş sürecek. İstatistikler de bunu gösteriyor. Şu anki duruma bakarsak, Almanya’nın bütün kamuoyu araştırma şirketlerinin yayınlamış olduğu ortak verilere göre AfD’nin oy oranı yüzde 25-27 arasında gösteriliyor. CDU’nun oy oranında çok ciddi bir değişiklik yok, hatta bir azalma var. Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller’in oy oranı da giderek azalıyor. Önceki seçimlerde dikkat çeken tek şey, Sol Parti’nin oylarının artmasıydı. Sosyo-ekonomik sorunlar ve bununla bağlantılı güvenlik siyasetleri sonucunda aşırı sağın yükselmesi, Almanya’da özellikle genç kesimler içinde Sol Parti’ye eğilimi güçlendirdi. Fakat önümüzdeki dönem seçim olursa, şu anki iktidar partileri daha da oy kaybedecek.

‘İşçi Emekçi ve Gençler Süreci Tersine çevirecek Durumda’

AfD’nin en çok kullandığı başlıklar göçmenler ve mülteci karşıtlığı. Bunu siyasi bir ranta çevirerek birçok kesimden oy alıyor. İşçi ve genç kesimlerden oy alıyor. Çözüm? Eğer sosyo-ekonomik kazanımları savunacak bir siyaset izlemezseniz, AfD’nin işçi ve emekçi karşıtı siyaseti iyi anlatılmadığı takdirde, bu sağ yükseliş ileride kalıcı bir hal alacak.

Bu nedenle gerçekleri sürekli anlatmak, toplumu doğru bilgilendirmek ve sosyo-ekonomik başlıklarda, göçmenler ve mülteci konularında yayılan yanlış bilgilere karşı anında mücadele içinde olmamız gerekiyor. Ayrıca olayları daha dikkatli takip etmek şart. Eylem ve aksiyon planlarıyla da bizler, daha güçlü bir şekilde anti-faşist mücadelenin parçası haline gelebilirsek, en azından kendi cephemizde aşırı sağın işlemesine engel olabiliriz. Türkiye’den gelen göçmenlerin de bu sürecin bir parçası olması için elimizden geleni yapmamız gerektiğini düşünüyorum.”

Özdemir’in sunumunun ardından panel, soru-cevap bölümüyle son buldu.

Haber ve Fotoğraflar: BAT-Cemevi Basın Ofisi / Ulaş Yunus Tosun


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑