Yazıma gelen okuyucu görüşleri | Cumali Yağmur
İki hafta önce “Avrupa’da Göçmenler Vakfı ve Bir Göçmenler Bakanlığı Kurulsun” başlıklı bir yazım yayımlanmıştı. Yazıma o kadar çok yanıt geldi ki, içlerinden iki kadın ve iki erkeğin yazılarını seçerek okuyucularımla ve kamuoyuyla paylaşmak istedim.
Bu kişilere tek tek özelden yazmak yerine, buradan topluca teşekkür etmeyi daha uygun buldum. Seçtiğim dört kişinin yazılarını yayımlamaya karar verdim. Okuyucuların bu denli sağduyulu olmaları ve görüşlerini kamuoyuyla paylaşmaları beni çok mutlu etti. Bundan sonra da göçmen azınlık sorunlarına daha duyarlı bir kamuoyu oluşmasına katkı sağlayabildiğimi düşünüyorum. İnsanların nereden başlayacakları konusunda tereddüt yaşamaları çok doğaldır.
Göçmen azınlık konusunu yıllardır yazdığım gibi, fırsat buldukça kamuoyunda da tartışıyorum. Ne var ki göçmenlerin Avrupa’da, özellikle de Alman toplumunda karşılaştıkları sorunlar hâlâ çözüme kavuşturulabilmiş değil.
Bir vakıf ve bakanlık talebinin hem doğal hem de günümüz koşullarında son derece yerinde olduğuna inanıyorum. Bu konunun peşini bırakmadan tüm yazılarımda ve tartışmalarımda gündeme getirmeye devam edeceğim.
Şimdi sözü okuyuculara bırakıyor, göçmenler konusundaki yazıma gelen yanıtları paylaşıyorum:
Ünal Bircan
Sayın Yağmur,
“Avrupa’da Göçmenler Vakfı ve Bir Göçmenler Bakanlığı Kurulsun” başlıklı yazınızı dikkatle okudum. Altını çizerek belirtmeliyim ki size katılmamak elde değil.
Yıllardır göçmenlerin dili, kulağı ve sözcüsü olmak için verdiğiniz mücadeleyi yakından takip ediyorum. Bu çabanızı tüm göçmenler için çok kıymetli buluyorum.
Göçmen sorununu yıllarca kendi çıkarları doğrultusunda kullananları da çok iyi biliyoruz. Göçmenleri kendi menfaatleri için araçsallaştıranlar ve onlara engel çıkaranlar, er ya da geç tarih önünde yargılanacaktır.
Uzun yıllar boyunca göçmen azınlığı Alman toplumuna “entegre edeceğiz” diyerek onların adına konuştular. Kendileri çalıp kendileri söylerken göçmenler buna hiçbir zaman ilgi göstermedi.
Finansman sağlamak için göçmenlerin psikolojik sorunlarını abarttılar. Gerçek dışı istatistiklerle hasta sayısını şişirip kurumlarına kaynak aktardılar. Bu tutumun göçmenlere fayda yerine zarar getirdiğini özellikle vurgulamak isterim.
Bugün gelinen noktada, göçmenler artık kendi sorunlarını kamuoyuna taşıyacak ve çözüm önerileri sunacak konumdadır. Bu aşamada, göçmenler adına kurulacak bir vakıf ve siyaset sahnesinde bir Göçmenler Bakanlığı’nın oluşturulması zorunlu bir ihtiyaçtır.
Sultan Tekir
Yazılarınızı sürekli okuyor ve sizi takip ediyorum. Aile içi şiddeti ve kadına yönelik saldırıları gündeme getirdiğiniz için size, bir erkek olarak ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Türkiye’den gelen göçmenlerin kadına bakış açısı, Avrupa’daki anlayışın çok gerisindedir. Hâlâ kadını köle gibi gören, onu yalnızca yatakla mutfak arasında var kabul eden zihniyetli erkekler var. Çocuklarına da şiddet uygulayan bu kişiler, her şeyi kaba kuvvetle çözebileceklerini sanıyorlar. Oysa şiddet hiçbir şeyi çözmez; bu yanlışlarından bir an önce vazgeçmeleri gerekir.
Göçmenler adına kurulacak bir vakıf ve bakanlığın bu sorunları ele alıp kalıcı çözümler geliştireceğine inanıyorum. Böylece şimdiye kadar faydası olmayan mevcut kuruluşlar devreden çıkar ve göçmenler daha fazla oyalanmaz.
Göçmenlerin çözülmemiş sorunları üzerine yıllardır araştırmalar yapıldı, yazılar yazıldı; adeta insan değilmişiz gibi denek muamelesi gördük. Bunun bir daha tekrarlanmaması için Vakıf ve Bakanlık devreye girmeli, sorunların çözümü için somut ve kalıcı adımlar atmalıdır.
Kenan Arı
Yağmur Bey,
Yazılarınızı yıllardır düzenli olarak okuyor ve çevremdekilerle paylaşıyorum. Onlar da benim gibi beğeniyle takip ediyorlar.
Anadil eğitimi Almanya’da her zaman tartışma konusu olmuştur. Anadilde ders veren öğretmenler, Alman meslektaşlarıyla aynı ücreti alamıyor. Zamanla anadil dersleri okullardan kaldırıldı, bazıları ise yalnızca seçmeli ders statüsüne düşürüldü. Emekli olan öğretmenlerin yerine yenileri atanmadı.
Avrupa merkezci anlayış, göçmenleri eritip asimile etmeye çalıştı. Göçmen dilleri ve kültürleri küçümsendi; Avrupa kültürünün üstün olduğu düşüncesiyle farklılıklar yok sayıldı. Okullarda çok dilli eğitim desteklenmezken yalnızca Avrupa dilleri itibarlı kabul edildi.
Üstelik bu uygulamalar, bizim vergilerimizle finanse edilen kurum ve kuruluşlar eliyle yürütüldü. Artık bizim, bize “babalık” ya da “annelik” yapacak birine ihtiyacımız yok. Biz Avrupa’da beşinci nesil göçmenleriz. Göçmen azınlık için kurulacak bir vakfın, Alman devletinden yine bizim ödediğimiz vergilerle finanse edilmesini talep edecek güçteyiz.
Ayrıca politikacılardan bir Göçmenler Bakanlığı kurulmasını da istiyoruz. Tıpkı diğer bakanlıklar gibi bu bakanlık da hem yerli halkın hem göçmenlerin vergileriyle finanse edilebilir. Görev ve yetkileri belirlenerek göçmenlerin karşılaştığı tüm sorunlara çözüm üretmelidir. Bu istekler kısa sürede hayata geçirilmeli, bakanlık bir an önce faaliyete başlamalıdır.
Gönül Kara
Sayın Cumali Yağmur,
Sizi sosyal medyadan ve basından sürekli takip ediyorum. Göçmenlerle ilgili yazılarınızı hem okuyorum hem de başkalarına öneriyorum.
Son dönemde Avrupa’da yükselen milliyetçilik, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ilk olarak göçmenleri hedef alıyor. Sağcı ve faşist gruplar, göçmenlerin kendi işlerini ve evlerini ellerinden aldığını iddia ederek mağdur edebiyatı yapıyor.
Buna karşılık, Avrupa ve Almanya’daki devletler yabancılar danışmanı ya da ırkçılık uzmanı gibi pozisyonlar oluşturarak yine bizim vergilerimizle bunları finanse ediyor. Ancak onlar yalnızca konuşup rapor hazırlıyor; yıllarca denek gibi incelendiğimiz süreç hâlâ devam ediyor.
Almanya’ya 50 yıl önce gelen göçmenler nasıl karşılandıysa, bugün de aynı muamele görüyor. Oysa göçmenler için bir vakıf ve bakanlık kurulması gerektiğini özellikle vurgulamak isterim.
Benzer vakıflar Yunanistan’daki Türkiyeli azınlıklar ve Balkanlardaki topluluklar için kurulmuş, sorunlar bu vakıflar aracılığıyla çözülmeye çalışılmıştır. Almanya bu konuda çok geç kalmıştır. Artık sonuçsuz kalan entegrasyon girişimlerine ve yaptırım gücü olmayan danışmanlıklara son verilip, göçmenler için gerçek anlamda yetkili bir Vakıf ve Bakanlık kurulmalıdır.
Böylece göçmen sorunu yeni bir aşamaya taşınacak ve daha verimli çözümler üretilecektir. Yeni fikir ve önerilere açık olmak ve bunları desteklemek gerektiğine inanıyorum.