Güncel

Published on Ağustos 24th, 2025

0

Umut ve tereddüt arasında bir bekleyiş

PKK’nin silah yakması sonrası Mecliste kurulan ve çalışmalarına başlayan ‘Süreç Komisyonu’na dair konuştuğumuz Diyarbakırlı yurttaşlar umut ve tereddüt arasındaki bekleyişlerini sürdürüyor.


Elif Ekin Saltık – evrensel

PKK’nin Süleymaniye’de gerçekleştirilen sembolik silah yakma töreni sonrası Mecliste kurulan ve adına ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ denilen Süreç Komisyonunun toplantıları devam ederken, barış ve çözüm arayışı da yeni bir aşamaya taşındı.

Diyarbakırlı yurttaşlar süreci başından bu yana “temkinli bir bekleyiş” içerisinde takip ederken, Komisyonun çalışmalarını şeffaf yürütmesi hayati bir talep olarak dillendiriliyor. Sur ‘da konuştuğumuz Diyarbakırlı yurttaşlar, barışa ve çözüme yönelik umutlarını diri tutmaya çalışırken, Komisyonun kurulmasıyla birlikte sürecin samimiyetine dair soru işaretlerini hâlâ içinde barındırıyor.

‘Komisyon çalışmaları kapalı kapılar ardında kalmamalı’

Sur ilçesinde konuştuğumuz bir yurttaş, Komisyonun kurulmuş olmasının sürecin sağlıklı yürüyeceğine işaret etmediğini dile getiriyor. “Yıllardır süren çatışma ortamının son bulması en büyük ortak arzumuz ancak sürecin kalıcı bir barışa evrilmesi için somut ve güven artırıcı adımların atılması gerekiyor” diyen yurttaş sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz en başından beri barışa duyduğumuz özlemi dile getiriyoruz. Bu konuda ne adım atılması gerekiyorsa attık da. Her türlü desteği verdik. Ancak bu süreç önceki denemeler gibi yarım kalmamalı. Desteğimiz ve adımlarımız karşısında bizim de taleplerimiz var. Selahattin Demirtaş ve diğer siyasi tutukluların serbest bırakılması sürecin samimiyeti açısından kritik. Yine baskıların ve kayyım uygulamalarının son bulması demokratikleşme ve güven ortamı için elzem. Kürtçe her alanda kullanılmalı ve ana dilinde eğitimin önündeki engeller kaldırılmalı. Çözüm deniyor, Komisyon kuruluyor ancak daha Mecliste dilimizin konuşulmasına tahammülleri yok. Bu nasıl çözüm, nasıl barışmak? Ayrıca Komisyonun çalışmaları Ankara’da kapalı kapılar ardında kalmamalı, başta Kürt halkı olmak üzere tüm kesimlerle süreç yürütmeli.”

‘Kardeşliği görmüyoruz, iktidara inanmıyoruz’

Bir grup halinde oturan genç kadınların yanına yöneliyoruz. Sohbet isteğimize ilk olarak “Bilmiyoruz, takip etmiyoruz” cevabıyla karşılık veriyorlar. Sohbeti biraz açmaya çalıştıkça genç kadınlardan biri, “Süreci ilk başlarda takip ettim ancak bir süre sonra bıraktım. Artık siyaseti takip etmiyorum çünkü inanmıyorum. İktidar ile bu süreç yürümez. Daha önce de çözmeye çalıştılar ancak sonucunu gördük. Bize ‘Kardeşiz’ diyorlar, kardeş falan değiliz. İktidarın hiçbir samimiyeti yok. İki taraf da artık inandırıcı gelmiyor, o nedenle de takip etmiyorum Komisyon çalışmalarıyla ilgilenmiyorum” diyor. Bir diğer genç kadın ise “AKP bunu kendi çıkarına kullanacak yine. Burada bir iç çatışma yaşanmasın diye ‘Biz kardeşiz’ söylemlerine giriştiler yeniden. Hani kardeşlik nerede? Biz o kardeşliği görmüyoruz, AKP’ye de inanmıyoruz. Hiçbir şey çıkmaz buradan” diyor.

‘Onca deneyimden sonra Kürt halkını kimse kandıramaz’

Genç kadınların yanından ayrılıp başka bir genç kadınla sohbete devam ediyoruz. Süreç açısından umutlu olduğunu, temkinli de yaklaşsa süreci desteklediğini dile getiriyor: “2013 sonrası yaşananalar hepimizde bir kırılma yarattı. İktidara büyük bir güvensizlik var evet ama yıllardır barış ve çözüm çağrısı yapıyoruz. Temkinli olmak da kötü bir şey değil aslında, Kürt halkının yaşanacak herhangi bir sorunda tetikte olmasını, savunma mekanizmalarını hayata geçirmesini sağlar. Kürt halkı kandırılıyor, diyorlar ancak onca deneyimden sonra Kürt halkını kimse kandıramaz.”

Mecliste Kürtçe engelinin sokağa yansıması: Hayal kırıklığı ve tepki

Komisyonun kurulmasının hemen ardından yaşanan gelişmeler Diyarbakır’daki temkinli iyimserliğin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Komisyonun “Barış Anneleri” ve “Cumartesi Anneleri”ni dinlediği oturumda, Barış Anneleri’nin Kürtçe konuşma talebinin engellenmesinin, ifadelerinin tutanaklara “bilinmeyen dil” veya üç nokta (…) olarak geçirilmesinin kentte bir hayal kırıklığına sebep olduğu ve tepki yarattığı yorumunu yapmak yanlış olmaz. Bu yaşanan olay barış sürecinin en hassas noktalarından biri olan ana dil hakkı konusundaki duyarlılığı yeniden alevlendirirken, bu durum sürecin samimiyetine yönelik ciddi bir darbe olarak yorumlanıyor. Halk lafta kalan bir süreçten ziyade artık temel hak ve özgürlükler konusunda somut adımlar atıldığını görmek istiyor. Komisyonun bundan sonraki adımları ve önemli konulardaki tutumu, Diyarbakırlı yurttaşların sürece olan inancını ve desteğini belirleyecek en kritik faktör olarak öne çıkıyor.


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑