Suriye kardeşliğin aynası | Ziya Ulusoy

Erdoğan da, Colani de uzlaşmayla ve sorunlara savaşsız yöntemlerle yaklaşacaklarına, kurucu terör yoluyla islamcı faşist bir rejim ve himayeci sömürgeciliği dayatıyorlar.

Suriye’de islamcı HTŞ askeri ve siyasi iki temsilcisi Türkiye’ye geldikten sonra Hakan Fidan SDG’ye karşı savaş narası niteliğindeki basın açıklamasını yaptı. Diktatörlüğün tekelindeki medya SDG’ye hakaretlerle savaş davullarını çalmaya başladı.

İşin aslı şu ki, Erdoğan rejimi, Batı emperyalizmiyle işbirliği içinde yönettiği uzun süreli yıkıcı gerici iç savaştan sonra Colani ve HTŞ ile SMO’yu iktidara taşıdı. Bu yolla ve işgalle Suriye’de elde ettiği himayeci sömürgeciliği sürdürmek istiyor. Tabii ki Suriye’nin kaynaklarını ve savaş yıkımının yolaçtığı inşa ihale leriyle, başta yandaş sermaye olmak üzere burjuvaziye peşkeş çekmek için. Daha açık ifadeyle hızlı sermaye büyütmeyi kan döken savaşla sağlamayı amaçlıyor.

Ayrıca içeride ise erimiş kitle desteğini büyük devlet şovenizmini körükleyerek restore etmek istiyor.

Fakat gerici iç savaşla yıkılmış Suriye’de Erdoğan-Bahçeli rejiminin himayesindeki Colani-HTŞ ile SMO çeteleri ve diğer islamcı çetelerin geniş kitle desteği yok. Emperyalistlerin, Erdoğan rejiminin ve Arap monarşilerinin desteğiyle iktidarda tutunuyorlar.

Bir de yokedici iç savaş yorgunluğunun halkta yarattığı bıkkınlıktan yararlanıyorlar. Fakat bunu Erdoğan da, Colani de tersi yönde kullanıyor. Uzlaşmayla ve sorunlara savaşsız yöntemlerle yaklaşacaklarına, kurucu terör yoluyla islamcı faşist bir rejim ve himayeci sömürgeciliği dayatıyorlar.

Bu onların ideolojilerinden geldiği gibi onyıllardır alıştıkları savaş ve diktatörlük pratiklerinden de geliyor. Düşman ikiz kardeşleri Netanyahu’nun güç ve soykırım yoluyla sömürgeci hakimiyet pratiğine de öykünüyor, emperyalist dünyada kabulünden cesaret alıyorlar.

Yine de Erdoğan ve Colani ile çeteleri, narasını attıkları savaşı gerçekleştirebilecekleri koşullar elverişli değil.

Öncelikle Alevi ve Dürzi inançtan halklara karşı soykırımcı pratiğinden sonra Erdoğan-Colani’ye halkın desteği daha da azaldı. Halk arasında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne (KDSÖY) Suriye halklarının sempatisi ise arttı. Erdoğan ve Colani bunu ancak dini ve etnik çatışmalar çıkararak uzun vadede, petro-dolar çekme yoluyla orta vadede sağlayabilirler. İnanç ve etnik çatışma kısa vadede ters tepti ve uzun vadeye gidecek bu türden kültüralist çatışmaları Suriye’deki mevcut durum bekleyemez.

Suriye’de Erdoğan’dan başka emperyalist ve gerici Arap devletleri ile İsrail’in nüfuz ve güç çekişmesi karmaşıklığı var. Bu bir engel. Erdoğan-Fidan-Güler ekibinin hesabı olan HTŞ-SMO çetelerini savaşa sürerse, yapmak istediği hava savaşıyla desteğini bu çekişmeler engelleyici rol oynuyor. Gerici Arap devletleri Erdoğan’ın işgalini genişletmesi savaşını kendi bahçelerinin ellerinden alınması görerek petro-dolar musluğunu da keser.

Ayrıca, hava savaşı olmaksızın Erdoğan ve çeteleri SDG’ye karşı savaş zaferi kazanamaz. Tersine Suriye halklarının yeni bir savaşa çıkmazına tepkisine yol açar.

Erdoğan’nın ekibinin hesabı, savaş naraları atarak, SMO ve HTŞ çetelerini, KDSÖY bölgeleri yakınına savaş düzeninde mevzilendirerek, 4 aydır süren ateşkesi bozarak, kısmi hava saldırılarını başlatarak yeni bir savaş havası yaratmak. Askeri mutabakat imzalayarak HTŞ’ye savaş desteğiyle nüfuz restore etmek ve KSDSÖY’e gözdağı vermek.

Amman görüşmesi ve Fransa görüşme planıyla nüfuz insiyatifinin gerilemesini önlemek de diğer bir amacı. (Amman görüşmesinin bir kararı BM’in Süveyde çatışmasındaki suç soruşturmasına katılımı. Bu, Erdoğan ekibinin Sahil ve Süveyde’deki suç ortaklığını dünya kamuoyuna deşifre edebilir, bu kararın uygulanmasını da engellemek istiyor).

Bütün bu saldırganlıklarla KDSÖY’e ve SDG’ye boyun eğdirerek öztasfiyeye, olmuyorsa en az hakla tasfiyeye zorlamak. Uzun vadede koşuları doğarsa işgali genişletme savaşını başlatmayı elbete planı içinde tutuyor.

Bunun iç politikada getirisi ise eriyen kitle desteğini büyük devlet şovenizmiyle restore etmek.

Bu amaçlar için Fidan sömürgeci savaş valisi olarak “çok konuşma sabrımız tükendi, savaşı başlatırız” tehditi savuruyor.

Erdoğan ekibi, Suriye gerici iç savaşını yöneten değilmiş gibi birliği demagojisiyle, Suriye’nin demokratik birliğini savunan KDSÖY’ni bölücülükle ve 10 Mart mutabakatına uymamakla, HTŞ ve Netanyahu temsiliclerini Azerbaycan’da görüştüren kendisi olduğu halde İsrail işbirlikçiliğiyle suçlayarak saldırganlığına kitle desteği sağlamaya çalışıyor.

Suriye Erdoğan ekibinin Kürt düşmanlığının ve sömürgeci savaşçılığının açıkça yansıdığı ayna rolü oynuyor!

Seçtiklerimiz: Ziya Ulusoy – Yeni Özgür Politika