“Sanık değil, katil olan” bir katliamcının ölümü üzerine | Aziz Tunç

Birkaç gün önce katliamcı Ökkeş Kenger’in ölüm haberi basına yansıdı. Genç kuşaklar, Ökkeş Kenger’i yeterince tanımayabilir. Kenger, kendisini “Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş Şubesi üyesi ve çaycısı” olarak tanıtmış, bu konumuyla bir hafta boyunca devam eden Maraş Soykırımı’nda katliamcı/soykırımcı olarak suç işlemiştir. Buna rağmen soykırımcı politikaların sonucunda Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından beraat ettirilmiştir. Dolayısıyla Kenger, “sanık” olarak tanımlanmıştır.

Ancak işlediği suçları bilen ve bunun korkusuyla soyadını “Şendiller” olarak değiştiren Ökkeş Kenger, Aleviler ve bütün demokratik güçler için sanık değil, katildir. Kenger, Maraş Soykırımı’nda işlediği suçları sıkıyönetim makamlarına şu şekilde itiraf etmiştir: “18 Aralık 1978 Pazartesi günü, dernek ikinci başkanı Mustafa Kanlıdere’nin birinci başkan sanık Mehmet Leblebici ile görüştükten sonra, halkı kışkırtmak, tahrik etmek ve isyanı sağlamak (katliam yapmak diye okunmalı) için solcuların attığı süsü verilerek tahrip gücü az bir dinamitin sinemada atılması için Mustafa Tecirli ile kendisine emir verdiğini ve saat 15.00’te Şekerli Camii’ne gelip dinamiti almalarını söylediğini; bu arada birinci başkan olan sanık Mehmet Leblebici’nin Ankara’daki ÜGD Genel Merkezi’ne gittiğini…”

Kenger’in itirafları arasında, Çiçek Sineması’na atılan dinamitle başlayan provokasyon ve Mağaralı Mahallesi’ndeki saldırılarda yer alması da yer almaktadır. Kenger’in, polis memuru Mehmet Poyraz’a sopa ile vurduğu ve Alevi evlerine ateş açtığı tanık ifadelerinde yer almıştır.

Kenger, bu suçları 18 Ocak 1979’da alınan ikinci ifadesinde, 20 Ocak 1979 tarihli polis ifadesinde ve aynı gün yapılan yüzleştirmelerde de tekrar etmiştir. Bu ifadeler, onun Maraş Katliamı’na doğrudan katılmış bir katliamcı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Beraat Süreci ve Siyasi Himaye

Bütün bu itiraflara rağmen Kenger beraat ettirilmiştir. Kenger, bu süreci şöyle anlatır: “Babam gizlice şu haberi getirdi: MHP Genel Merkezi’nden Kahramanmaraş’a gelen heyette bulunan Genel İdare Kurulu üyesi, emekli Albay Tahsin Ünal’ın Harp Okulu’ndan öğrencisi Tuğgeneral Tayyar Aygür, Kahramanmaraş’a sıkıyönetim komutanı olarak atanmış. ‘Teslim olmamı, polise teslim edilmeyeceğimi ve ifademin kendilerince alınacağını’ söylemiş.”Kenger, 4 Ocak 1979’da bu güvenceyle teslim olmuştur.

Dönemin MHP’ye yakın Hergün Gazetesi’nin yayın yönetmeni, aynı zamanda MİT ve CIA bağlantılı bir isim olan Enver Altaylı, Kenger ile özel görüşmeler yürütmüş, süreçte devreye girmiştir. Bu ilişkiler, MHP yöneticileri ve sıkıyönetim komutanlığıyla yapılan pazarlıkların ardından Kenger’in beraatiyle sonuçlanmıştır.

Bu beraat, yalnızca Kenger’i korumakla kalmamış, aynı zamanda MHP ve Ülkücü Gençlik Derneği’nin de yargılanmasının önüne geçmiştir. Devlet, katliamcı politikanın açığa çıkmasını engellemek için Kenger’i kurtarmış, paramiliter güçlerin çözülmesinin önüne geçmiştir.

Katliamın Asıl Planlayıcıları

Ökkeş Kenger’in katliamcı olması, onun Maraş Soykırımı’nın tek planlayıcısı olduğu anlamına gelmez. Maraş Soykırımı, devletin katliamcı mekanizması tarafından sosyo-politik amaçlarla planlanmış, paramiliter gruplar ve katliamcı güruhlar eliyle uygulanmıştır.

Kenger’in beraat ettirilmiş olması, devletin bu katliamcı mekanizmasını aklama çabasının bir parçasıdır. Devlet, katliamda kullandığı failleri ödüllendirerek, hem olayın arkasındaki güçlerin açığa çıkmasını engellemiş hem de katliamcı geleneğini sürdürmüştür.

Halkların Vicdanında Mahkûm Oldu

Kenger, beraatini yıllarca katliamı meşru göstermek ve gerçekleri gizlemek için kullanmaya çalışmıştır.

Ancak halkların vicdanında mahkûm olmuştur. Faşist sıkıyönetim mahkemelerinin kararları, onun katliamcı kimliğini aklayamamış, hiçbir tören bu gerçeği gizleyememiştir.

Aleviler, vicdan sahibi insanlar, yurtseverler, devrimciler ve demokratlar, Ökkeş Kenger’in katliamcılığını unutturan uygulamaları da, buna güç ve destek verenleri de affetmeyeceklerdir.

Seçtiklerimiz: Aziz Tunç – Alevi Haber Ağı – 07.10.2025