Makaleler

Published on Ağustos 13th, 2025

0

Gelinen süreçte, artık bir ‘Göçmenler Vakfı’ kurulmalıdır | Cumali Yağmur


Göçmen sorunlarının çözümü için Göçmenler Vakfı ve Göçmenler Bakanlığı kurulmalı. Vakıf, tüm göçmenleri kapsayacak kalıcı çözümler üretmeli…

Bugünkü yazımda, göçmenler için bugüne kadar sorunun çözümünde uygulanmamış ve önerilmemiş yeni isteklerde bulunacağım.

Göçmen tarihinin yarım asırlık sürecinde, onların sorunları hiçbir zaman çözülmediği gibi köklü tedbirler de alınmadı. Göçmenler tarafından kendi güçleri ile küçük dernekler ve federasyonlar kuruldu; ancak bunlar devletten hiçbir finansal yardım almadan kısa zamanda kaybolup gittiler.

Alman hükümeti tarafından hiçbir kalıcı çözüm üretilmedi. Sadece “topluma uyum sağlama” safsatası ile yarım asırdır milyonlarca avro, küçük inisiyatiflere verilerek çarçur edildi. Bu boşa harcanan paralar, sorunun çözümünde faydalı olmadığı gibi hiçbir işe de yaramadı.

Göçmenler, toplumla hiçbir zaman kalıcı bir uyum sağlayamadılar. Zamanla paralel toplumlar ve büyük şehirlerde gettolar oluştu. Alman vatandaşlığına geçmeden hiçbir demokratik hak verilmediği gibi, Alman vatandaşlığını alanlar dahi hâlâ “göçmen kökenli” olarak kategorilere ayrılıyor.

Göçmenlerin sorunlarına daha faydalı olacak bir göçmenler vakfı kurulması için yeni bir adım atılmalıdır. Geç de kalsa kurulacak bu yeni vakıf, tüm göçmenler arasında dil, din ve ulus farkı gözetmeden, sorunlarını bir bütün olarak ele almalıdır.

Bu anlayışın tüm göçmenler tarafından hayata geçirilmesi için uzun ve çetin bir mücadeleden geçileceği kesindir. “Böl ve yönet” anlayışı yerle bir edilerek göçmenlerin birliği sağlanmalıdır. Kurulacak vakıf, tüm göçmenlerin yaşamış olduğu Avrupa toplumlarından kaynaklanan sorunları A’dan Z’ye kadar inceleyip çözüm önerileri sunmalıdır.

Göçmenlerin geçmişten kalan ve gelecekteki tüm sorunları kamuoyunda dile getirilerek doğru çözüm önerileri sunulmalıdır. Geçmişte olduğu gibi kısır bir döngü içine girmek yerine, yeni dönemin getirdiği şartlarda çözüm önerileri geliştirilmeli ve tartışılmalıdır. Böylece o “entegrasyon merkezleri” ve “yabancılar danışmanlığı” safsatası da ortadan kalkar; göçmenler üzerine sunulan yanlış raporlar tarihe karışır.

Kurulacak vakıf, göçmenlerin politik ve kültürel sorunlarını yaşamış oldukları Avrupa toplumlarında köklü bir şekilde ele almalı ve doğru bakış açıları sunmalıdır. Yaşanılan süreçte verilmeyen tüm eşit demokratik hakların alınması için çözüm önerileri geliştirmek ve bu uğurda mücadele biçimleri oluşturmak gerekir. Çözüm önerileri getirilirken, akıl hocalığı yapmak yerine tüm Alman sivil toplum örgütleri ve partileri de bu tartışma sürecine dâhil edilmeli ve öneriler birlikte şekillendirilmelidir.

Göçmen sorunları konusunda “entegrasyon merkezleri” dağıtılmalı ve onlara verilen paralar derhal bu vakfa devredilmelidir.

Çocuk yuvalarından başlayan ve okul yıllarında devam eden Avrupa’daki tüm sorunlara kalıcı ve doğru bir bakış açısı getirilmelidir. Şimdiye kadar göçmenler adına konuşan yabancı sorumluları ve inisiyatiflerin çalışmalarının başarılı sonuçlar verdiği söylenemez.

Almanya’daki eğitim sistemi, tek uluslu bir yapıya göre tasarlandığı için göçmenler açısından yetersiz kalmaktadır. Mevcut sistem, göçmen çocuklarının ihtiyaçlarına cevap veremediği gibi çağın da gerisindedir. Bu sistem, çok ulusluluk anlayışıyla yeniden gözden geçirilmelidir. Alman eğitim sistemi oluşturulurken göçmenler bu ülkede olmadığı için tek ulus esası dikkate alınmıştır. Oysa gelinen süreçte, Almanya’nın çok uluslu bir göçmen ülkesi olduğu göz önünde bulundurularak çok dilli bir eğitim sistemine zorunlu ihtiyaç vardır.

Vakıf eliyle çok uluslu, çok dilli ve çok kültürlü bir eğitim biçimini hayata geçirmek için yeni eğitimciler yetiştirilmelidir. Çok ulusluluk sadece dilde savunulmamalı, eşit vatandaşlık hakları doğrultusunda da çalışmalar yapılmalıdır. Göçmen gençlere artık çok dilli meslek eğitimi ile küçülen dünyada iş bulma imkânı sağlanmalıdır.

Kurulacak vakıf, göçmen kadınların Avrupa toplumlarında iki kat ezilip horlandığı gerçeğini ele almalıdır: Bunlardan biri kadın olmaları, diğeri göçmen olmalarıdır. Kadın-erkek eşitliği bu doğrultuda ele alınmalıdır. Aile içi şiddetin önlenmesi ve son bulması için eğitici ve caydırıcı nitelikte geniş kapsamlı bir mücadele verilmelidir. Kadınların erkek hegemonyasından kurtulması için geniş bir mücadele biçimi hayata geçirilmelidir.

Kurulacak olan göçmenler vakfı, cami dernekleri konusunu da ele almalı; DİTİB gibi Türk hükümetine bağlı olan ve olmayan tüm cami derneklerini kamuoyuna açık şekilde tartışmalıdır. Öte yandan cami derneklerinin sorunları, sivil toplum ve laiklik anlayışı çerçevesinde ele alınmalıdır.

Tüm göçmenler, şimdiye kadar kendilerine verilmemiş olan seçme ve seçilme hakkı konusunda bilgilendirilmeli ve bu haklarını almaları için mücadeleye teşvik edilmelidir. Irkçılığa, milliyetçiliğe ve yabancı düşmanlığına karşı kalıcı mücadele alanları oluşturulmalı; tüm halklarla birlikte yeni mücadele yöntemleri geliştirilmelidir. Gönüllü kültür alışverişini ön plana çıkaracak kolaylıklar sağlanmalıdır. Bu amaçla göçmen merkezleri kurulmalı, ön yargılar kırılarak göçmenlerin kendi kültürlerini yerel halkla paylaşması sağlanmalıdır. Önlerine set çeken her türlü engel ortadan kaldırılarak yeni dönemde yeni bir metot izlenmelidir.

Göçmenleri ikinci sınıf olarak gören bir sistem yerine, daha sosyal ve insancıl; kimsenin kimse tarafından horlanıp ezilmediği bir gelecek için mücadele ve yeni bir anlayış kaçınılmazdır. Bu vesileyle, geçmişteki yanlışlıklardan bir an önce vazgeçip ileriye yönelik yeni adımlar atılmalıdır.

“Yardıma muhtaç zavallı göçmenler” anlayışı yerine, onlara sadece “insan” oldukları anlayışıyla yaklaşmak gerekir. Yeni kurulması gereken vakıf, devlet tarafından desteklenmeli ve her türlü maddi ihtiyacı karşılanmalıdır. Göçmenlerin tüm sorunlarını çözebilecek, geleceğe yönelik göçmen uzmanlar geç de olsa yetiştirilmelidir.

Değişen toplumsal yapılar ve göçmenler içindeki farklı nesiller göz önünde bulundurularak, eski yapılardan ve anlayışlardan vazgeçilmelidir. Dünyayı saran yeni göç dalgalarının önüne sınırlar kapatılarak geçilemeyeceği bir gerçektir. Ülkeye gelen göçmenlere insanca muamele edilmeli; onların günlük sorunlarının çözümü için vakfa yetkiler verilmeli ve devlet ile vakıf arasında ortak çözüm önerileri geliştirilmelidir.

Politik arenada yeni bir Göçmenler Bakanlığı kurulmalı; vakıf ile bu bakanlık diyalog halinde ve birlikte çalışarak sorunlara çözüm bulmalıdır. Bence göçmenler için bu aşamada en doğru öneriler bunlardır ve bu şekilde sorunların üstesinden gelinebileceğine inanıyorum. Göçmenlerin çözülmesi gereken sorunları için daha fazla beklemeden bir an önce adım atılmalıdır. Şimdiye kadar yapılan denemeler ve çalışmalar sorunun üstesinden gelememiştir ve her geçen gün sorunlara yenileri eklenmektedir. Artık buna “dur” demenin zamanı gelmiştir. Göçmenler Bakanlığı ve Göçmenler Vakfı bir an önce hayata geçirilmelidir.


Cumali Yağmur – 13.08.2025

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑