CHP’den 53 sayfalık rapor: Sürecin esasına ve ana aktörüne temas yok!
CHP, komisyona sunduğu raporda hukuk devleti ve özgürlük konusunda kapsamlı reformlar öneriyor ancak Kürt sorununu görmezden geliyor. Yeni sürecin kalbi olan silahsızlanma sonrası siyaset, Kürt sorununun yapısal boyutları ve barış perspektifine temas etmiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Barış ve Demokratik Toplum süreci kapsamında kurulan Meclis Komisyonu’na raporunu sundu. CHP, 53 sayfalık raporda ağırlıklı olarak hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve temel hak ihlallerine odaklanıyor. Ancak komisyonun kuruluş gerekçesinin merkezinde yer alan Kürt sorununun yapısal boyutları, yeni barış mimarisi ve demokratik entegrasyona dair somut öneriler neredeyse içermiyor. Silahsızlanma sonrası döneme ilişkin olarak da siyasal katılım, geçiş hukuku, demokratik entegrasyon gibi kritik konular hiç anılmadı. CHP’nin komisyon temsilcisi Murat Emir’in raporla övünmesi de dikkat çekti. CHP, bu yönüyle komisyondan öncelikli olarak yapması beklenen demokratik entegrasyon yasalarının özünü elinin tersi ile itiyor.
CHP RAPORUNDA KÜRT SORUNU VAR AMA…
Kayyım uygulamalarına son verilmesi, ifade özgürlüğü, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve TMK’deki kimi hükümlerin kaldırılması gibi talepler yer almakla birlikte, Kürt sorununun geçiştirilmesi raporun temel çıkmazı. Kolektif haklar, anadil, yerel demokrasi gibi sorunun tarihsel ve yapısal boyutları raporda net bir siyasal çerçeveye kavuşturulmuyor. Bu haliyle rapor, Kürt meselesinin özgün niteliğini görünmez kılan bir çizgiye oturuyor. Raporda sıkça “hukuk devleti” ve “eşit yurttaşlık” vurgusu yapılırken, devletin Kürt sorununa yaklaşımında belirleyici olan güvenlikçi paradigmanın bir eleştirisi yer almıyor. “Terörle mücadele” kavramı sorgulanmadan korunurken, silahlı çatışma döneminin siyasal ve hukuksal sonuçlarıyla yüzleşmeye dair bir irade de ortaya konulmuyor.
CHP’NİN RAPORU BARIŞ VE MÜZAKERE PERSPEKTİFİNDEN UZAK!
CHP raporu, AİHM ve AYM kararlarının uygulanmasından basın özgürlüğüne, tutukluluk rejiminden kayyımlara kadar geniş bir reform listesi sunuyor. Ancak bu reformlar, yeni sürecin gerektirdiği barış ve müzakere perspektifinden çok, mevcut otoriter rejimin eleştirisi çerçevesinde ele alınıyor. Barışın toplumsallaşmasına dair mekanizmalar önermiyor. İmralı’ya gitmeyerek barış sürecine karşı bir konumlanma içine giren CHP, raporda ‘Umut Hakkı’na değinmediği gibi bunu da özel olarak belirtme gereği duyuyor. CHP’nin Meclis’e sunduğu rapor, demokratikleşme alanında bir eleştiri ve bazı reformlar metni niteliği taşısa da Kürt sorununun çözümünü ve yeni sürecin ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzak duruyor. Zira komisyonun Meclis’e yönelik yazacağı raporun en önemli maddesini demokratik entegrasyon yasaları oluşturuyor. CHP bunu kökten reddederek süreç karşıtı pozisyona hızla sürükleniyor.
MA/ Özgür Paksoy























































