Sömürgecilik

Published on Ağustos 22nd, 2025

0

Barış Anneleri’nin Kürtçe konuşturulmaması: “Komisyon’da ‘bilinmeyen dil’ ayıbı aşılmalı”

Kürt Araştırmaları Derneği Eş Başkanı Remziye Alparslan ve Kürt dilbilimci Zana Farqînî, Çözüm Komisyonu’nda Barış Annesi Nezahat Teke’nin Kürtçe konuşmasının engellenmesini değerlendirdi.


Ayşegül Başar – bianet

“Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.”

Bu ifade, Kürt sorunun demokratik çözümü ve kalıcı barışın sağlanması için kurulan Meclis komisyonunun 5’inci toplantısının tam tutanağında defalarca dipnot olarak yer aldı. Nedeni ise kendi deyimiyle “Kürt bir anneden doğan, Kürtçe ninnilerle büyüyen, Kürtçe acılar çeken, Kürtçe gözyaşları döken” Barış Annesi Nezahat Teke‘nin konuşmasını kendi anadilinde yapmak istemesiydi.

DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun defalarca “biz çeviririz” önerisine rağmen annelerin Kürtçe konuşmasına izin verilmedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis kurallarını hatırlattı ve talebi reddetti.

Bunun üzerine Nezahat Teke, “Kürtçe konuşsaydım kendimi daha güzel ifade edebilirdim ama o imkân bana verilmediği için Türkçemin yettiği kadarıyla konuşmaya çalışacağım. Belki tüm kelimelerim anlaşılmayabilir çünkü benim ne okumam var ne yazmam var” diyerek sözlerine Türkçe devam etti. Konuşmasının sonunda en büyük haksızlığın kendisine yapıldığını ifade etti.

Numan Kurtulmuş Teke’ye hitaben, “Vallahi Nezahat Hanım, kendinize hiç haksızlık etmeyin, bakın burada 51 siyasetçi var, hepsinin en büyük vazifesi çoğu zaman konuşmaktır; vallahi herkesten iyi konuşuyorsunuz, mükemmel bir Türkçeniz var” diyerek kendisine teşekkür etti.

Kürt dilinin gelişimi önündeki engellerin kaldırılması beklentisi komisyona iletilen öncelikli talepler arasındayken yaşanan bu diyalog oldukça tepki çekti. Hak örgütleri, annelerin anadilinde kendilerini ifade edemeyişine komisyonun sonraki oturumlarında da tepki gösterdi. Kürt sorunun çözümü noktasında anadili ile ilgili sorunların çözümünün yine bu komisyonun görevi olduğu hatırlatıldı.

Hatta bu amaçla komisyon ilerleyen günlerde Kürt dilinin gelişimi için kurulmuş dil derneklerini ve dilbilimcileri de dinleyecek. Bu derneklerden Kürt Araştırmaları Derneği’nin Eş Başkanı Remziye Alparslan ve Kürt dilbilimci Zana Farqînî, komisyonda Barış Annesi Nezahat Teke’nin Kürtçe konuşmasının engellenmesini bianet’e değerlendirdi.

“Kürt sorunun özü bu”

Kürt dilbilimci Zana Farqînî de komisyonda annelerin Kürtçe konuşamamasını eleştirdi, “Kürt sorunun özü bu” dedi. Kürt sorununa çözüm bulmak amacıyla kurulmuş bir komisyonda bu sorunun yaşanmasının sürecin samimiyetine zarar verdiğini belirtti.

Farqînî, Barış Anneleri‘nin buraya kendi talepleriyle değil davet üzerine oraya gittiklerini hatırlatarak, şu uyarıları yaptı:

“Meclis halk iradesinin tecelli ettiği yer, siyasi sorunlara çözümün bulunduğu yer, böyle ulvi bir görev atfedilmiş. O zaman Meclis’in her şeyden önce bir zihniyet değişimine gitmesi gerekiyor. Hala o eski kalplaşmış ön yargılarla hareket ederek çözüme nasıl bir katkı sunulabilir ki? Bunlar devam ettikçe alınan kararlar demokratikleşme sürecine nasıl katkı sağlar? Bir iç barıştan, kardeşlikten, demokratikleşten bahsediliyorsa önce buradan başlanmalı. Samimiyet göstergesi olarak bu komisyonda böyle bir esneklik tanınabilirdi. O zaman gerçekliğine inancımız artardı. Toplumun sürece inanması güvenmesi önemli.”

Kürt Araştırmaları Derneği Eş Başkanı Remziye Alparslan, anadilinde konuşamama sorunun Türkiye’nin başlıca sorunlarından olduğunu ve bunun doğrudan komisyona yansıdığını söyledi. Alparslan, komisyonun başarıya ulaşması için “dar çerçeve”den çıkarılıp Kürtleri özne olarak dinlemesi gerektiğinin altını çizdi ve şöyle devam etti:

“Radikal bir adım atılmalı”

“Bu sorun “Terörsüz Türkiye” sorunu değil, mesele oldu bittiye getirilmemeli, getirilemez de. Mesele Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürtlerin ve inkarına resmen son verilmesi ve Kürtlerin taleplerinin dinlenmesidir. Yoksa bu mesele şunu da dinleyelim buna da kulak verelim değil, meselenin kök sebeplerinin ortadan kaldırılmasıyla çözülür. Kürtlerin ve diğer halk ve inançların barış içinde var olabilecekleri bir sistem inşa etmek istiyorlarsa, ürkek, çekingen ve oyalayıcı tavırdan uzak durulmalı. Devlet, 100 yıldır izlediği politikayı sürdürmekten vazgeçmeli, radikal bir adım atmalı, gerçek bir yüzleşmeye hazır olmalıdır.”

“Kürtler, dilleri ve kültürleriyle orada olabilmeli”

“Meclis’te halklar gerçek anlamda temsil edilmelidir” çağrısı yapan Alparslan, Kürtçe’nin Meclis’te bir dönem “bilinmeyen dil” olarak 2008’den sonra ise “Türkçe olmayan bir dil” olarak tutanaklara not düşülmesine tepki gösterdi. Bu tutumun bugün hala devam ediyor olmasının sürece zarar verdiğini belirterek komisyona şu öneriyi yaptı:

“Kürtler, dilleriyle ve kültürleriyle orada olmalıdır ki o irade tecelli edebilsin. Meclis’te Kürtçe ve diğer diller için tercüman ve dil uzmanı görevlendirilerek bu sorun çok rahat bir şekilde aşılabilir. Yapılması gereken, Meclis iç tüzüğünün çoğulcu ve kapsayıcı bir anlayışla yeniden düzenlenmesi, Türkçe dışındaki dillerde de genel kurula hitap etme, önerge sunma, tartışma ve konuşmanın önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bu yapılırsa, gerçek bir temsilden söz edilebilir; halkları temsil eden Meclis’in halkların dillerinin çeşitliliğini de yansıtması gerekir.

‘”Bilinmeyen dil’ ayıbı geçmişte bırakılmalı”

‘Bilinmeyen dil’ ayıbının artık geçmişe ait yüz karası olarak geride bırakılması gerekir. Bu komisyon da bunun ilk adımını atabilir, hızlıca kendi içinde bir düzenleme yaparak bu sorunu kaldırabilir ve engel ve mazeret arayıcı konumundan çıkarak çözüm için ön açıcı davranabilir. Bu şüphesiz süreç konusunda da umut ve güven verici bir adım olacaktır. İfade edilen şüpheleri gidermeye yönelik olumlu bir atmosfer yaratacaktır.”

Meclis’te daha önce de ‘Türkçe olmayan bir dil’de konuşmalar yapıldı. Eski ABD Başkanları Bill Clinton ve Barack Obama, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in de aralarında bulunduğu 50’den fazla yabancı devlet lideri ve üst düzey yetkili TBMM’de kendi dillerinde hitap etti.

Talepler

Kürt Araştırmaları Derneği Eş Başkanı Remziye Alparslan, Kürt dili ve kültürü konusundaki yapılması gerekenlerin açık ve net olduğunu ifade ederek, taleplerini şöyle sıraladı:

“Kürtçe’nin okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitim dili olmasıdır ve resmi dil olmasıdır; bunun için Anayasa’da gerekli düzenlemeler yapılmalı ve çıkarılması gereken kanun ve yönetmelikler de çıkarılmalıdır. Örneğin, Anayasa’nın 42. maddesinde Türkçe dışında başka hiçbir dil anadil olarak okutulamaz deniyor; burada korkunç bir şey var. Bizim yerimize bize anadil tayin etmeye kimsenin hakkı yok, bu insan haklarına aykırı ve insanlık dışı bir şey. Biz burada Kürtçeden söz ettik, ancak bu coğrafyadaki diğer dil ve kültürler için de geçerlidir. Çokdilli ve çokkültürlü bir bakışı esas alıyoruz. 

“Barış talebinin altını oyan anlayışlar”

Bugün görüyoruz ki çoğulcu bir sistemi kanun ve yasalarına entegre eden, yerel yönetimlere daha fazla alan açan ve onlara yerinden yönetim yetkileri veren yüzlerce sistem var dünyada ve bunlar da bugün ifade edilen korkuların hiçbirinin gerçekte bir temeli olmadığını açıkça gösteriyor. Çoğulcu ve yerinden yönetimle ve birden fazla resmi dille yönetilen sistemlerde hiç kimseye hiçbir zeval de gelmiyor. Bunlar suni korkular ve inkar, asimilasyon ve sömürü sisteminin devamını isteyen, statükocu ve değişimden korkan çevrelerin pompaladığı ve halkların ortak geleceğini karartan, barış talebinin altını oyan anlayışlar.

Ayrıca anayasanın, yasaların ayrımcı, dışlayıcı ve yok sayıcı dili de değişmeli ve Kürtleri ve diğer halk, dil ve inançları gören kapsayıcı ve çoğulcu bir anlayışla çalışılmalı. Ancak böyle olursa, ilerleme sağlanabilir ve kalıcı bir barıştan söz edilebilir. Talebimiz eşitlik, hakkaniyet ve adalet. Bunların sağlanması için de haksızlığın ortadan kalkması gerekiyor.”

(bianet – AB)


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑