Makaleler

Published on Mart 19th, 2025

0

“Bağımsız, birleşik, sosyalist Kürdistan” istiyoruz | Cihan Yıldız


Kürdistan’ın bölünmesi, uluslaşma sürecinin başında olan, bir ulusun, Kürt ulusunun parçalanması, bölünmesidir. Lozan ile Kürt ulusunun, birleşik bir ulus olarak toprak birliği emperyalist zor ile ortadan kaldırıldı.

Ama nasıl?

Kürdistan tarihsel olarak iki sömürgeci devlet, Osmanlı İmparatorluğu ve İran Safevi Devleti arasında, 1639 yılında yapılan Kasr-ı Şirin anlaşması ile ikiye bölündü.

Kürdistan’ın ikiye bölündüğü dönemde, bilimsel anlamda Kürt ulusundan bahsedilemezdi. Batı Avrupa’da kapitalizm yeni yeni gelişmeye başlamış, etkileri henüz Doğu’ya yansımamıştı.

Bilimsel anlamda, ulusun oluşması kapitalizmin tarih sahnesine çıkması ile başladı. Ulus ve ulusal hareket kapitalizmin kategorileridir. Kapitalizm öncesi, ne ulustan ne de ulusal hareketten bahsedilemez. Ulusların ortaya çıkması, oluşması, gelişmesi kapitalizmin şafağı, kapitalizmin doğuşu ile başladı.

Batı Avrupa’da; insanların uluslar hainde birleşmeleri, feodalizmin tasfiyesi ve kapitalizmin zaferi dönemine rastlar. Bu dönemde Batı’da, içinde başkaca herhangi önemli bir ulusal grup (İrlanda hariç) olmayan tek uluslu devletler ortaya çıktı.

Doğu Avrupa da ise; ulusların oluşumu ve feodal parçalanmışlığın tasfiyesi süreci merkezi devletlerin oluşum süreci ile eşzamanlı olmadı. Merkezi devletin oluşum süreci, insanların ulus hâlinde bir araya gelmesi sürecinden daha hızlı olduğu için, Doğu Avrupa’da, uluslaşmaya en erken ulaşan ulus devlet iktidarını eline geçirdi ve çok uluslu-halklı devletler oluştu.

Kapitalizmin gelişmesi Doğu’ya, Batı ile karşılaştırıldığında çok geç yansıdı. Kürt ulusu uluslaşma sürecinin henüz başlarında iken, kemalistlerin İngiliz-Fransız emperyalistleri ve İran devleti ile anlaşmaları sonucu, Kürdistan’ın ikiye bölünmüşlük olgusu, dörde bölünmüşlüğe dönüştü.

Lozan Antlaşması ile Osmanlı egemenliği altındaki Kürdistan üçe bölündü. İran devleti ile Osmanlı Devleti altında ikiye bölünmüşlük olgusu, böylece dörde bölünmüşlüğe dönüştü.

Kürdistan’ın bölünmesi, uluslaşma sürecinin başında olan, bir ulusun, Kürt ulusunun parçalanması, bölünmesidir. Lozan ile Kürt ulusunun, birleşik bir ulus olarak toprak birliği emperyalist zor ile ortadan kaldırıldı.

Kürdistan’ın tek tek parçalarında, sömürgeci egemenlerin uyguladıkları, ulusal baskılar, katliamlar, asimilasyon siyaseti, Kürt ulusunu ortadan kaldıramadı. Sömürgeci hâkim sınıflar, “Kürt sorunu”nu, Kürt ulusunu yok etmeye çalışarak, Kürtleri asimile ederek “çözmek” için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Ama nafile! Egemenlerin hiçbir çabası, Kürdistan parçalarında ulusal uyanışı, ulusal bilinçlenmeyi engelleyemedi. Kapitalizmin gelişmesine paralel olarak, Kürdistan’ın tek tek parçalarında uluslaşma süreci hızlanarak sürdü. Tek tek parçalarda, parçalanan, bölünen bir ulusun, Kürt ulusunun parçası olma bilinci giderek gelişti. Kürt ulusunun parçalanmış bir ulus olduğu olgu ise, Kürt ulusunun ve Kürdistan’ın yeniden birleştirilmesinin maddi temeli olduğu da olgudur. Bu olgu kimi Kürt gruplarını, ortaya çıktıkları dönemde, Kawa, PKK gibi “bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan’ı yaratmayı, Kürdistan’ın birleştirilmesini program maddesi olarak savunmaya götürmüştür. Kürdistan parçalanan, bölünen bir ülke olduğu için, Kürdistan’ın birleştirilmesi talebi, demokratik bir öze sahiptir. Bu talep haklı bir taleptir. Bu talebin maddi temeli vardır.  

Kürdistan klasik sömürge değil, iç sömürgedir!

Klasik sömürgede; (denizaşırı sömürge) sömürgeci devlet ile toprak birliği yoktur. Sömürge ile sömürgeci devlet arasında, yüzlerce, binlerce kilometre uzaklık vardır. Klasik sömürgenin bağımsızlığını kazanması için sömürgeci devletin yıkılması mutlak zorunluluk değildir. Bu duruma 20. yüzyılda, İngiliz emperyalizminin, Fransız emperyalizminin, ABD emperyalizminin sömürgeleri örnek olarak verile bilinir.

Cezayir, ulusal kurtuluş mücadelesi sonunda ‘bağımsızlığ’ını kazandı. Fransa devleti yıkılmadı. Fransa emperyalizminin Afrika kıtasında bulunan diğer sömürgeleri de şu veya bu şekilde ‘bagımsızlık’larını kazandılar. Fransa devleti yıkılmadı.

İngiliz emperyalistlerinin Asya kıtasındaki sömürge ülkeleri, şu veya bu şekilde ulusal ‘bağımsızlık’larını kazandılar. İngiliz devleti yıkılmadı.

Vietnam, ulusal kurtuluş mücadelesi ile bağımsızlığını kazandı. ABD devleti yıkılmadı.

Kürdistan’ın durumu klasik sömürgelere benzememektedir. Kürdistan klasik sömürge değil, iç sömürgedir. Kürdistan; dört sömürgeci devlet arasında, İngiliz, Fransız emperyalistlerinin çizdiği sınırlar sonucu, paylaştırılmış, bölünmüş, parçalanmış, ilhak edilmiş, iç sömürge konumundadır. Kürdistan’ın her parçası, ilhak eden sömürgeci devletin iç sömürgesidir. Kuzey Kürdistan, Türk devletinin, Güney Kürdistan, Irak devletinin, Doğu Kürdistan, İran devletinin, Batı Kürdistan, Suriye devletinin iç sömürgesidir.

Kürdistan’ın her parçasında düşman ayrıdır!

Genel olarak konuşulduğunda, somuta indirgemeden, Kürdistan’ın tüm parçalarındaki, Kürt ulusunun düşmanlarının, sömürgeci devletler, emperyalizm olduğu söylenebilir. Bu genellik, tek tek parçada esas düşmanın kim olduğu, her parçadaki devrimin, yönelmesi gereken düşmanın kim olduğu sorusuna cevap vermez. Mesele somuta indirgendiğinde, somut konuşulduğunda, her parçanın düşmanının, aynı sömürgeci devlet olmadığı ortaya çıkacaktır. Her parçadaki devrimin, yöneleceği, yıkmayı hedefleyeceği düşman aynı düşman değildir.

Kuzey Kürdistan’da, düşman sömürgeci İran devleti değil, sömürgeci Türk devletidir. Doğu Kürdistan’da düşmanı, sömürgeci Türk devleti değil, İran sömürgeci devletidir. Batı Kürdistan’daki düşman, Irak devleti değil, Suriye devletidir.

Sömürgeci devletlerin, Kürdistan’ın şu veya bu parçasında, gelişen ulusal uyanışa, ulusal harekete karşı, düşman olmaları, aralarındaki çelişmelere rağmen, ortak tavır geliştirmelerinden yola çıkılarak, her parçadaki düşmanın bir olduğunu söylemek yanlıştır.

Kürdistan’ın tek tek parçalarında, düşmanın bir olmaması, her parçanın düşmanının ilhak edildiği ülke devletinin olması olgusundan çıkarılması gereken temel doğru şudur: Kürdistan’ın tek tek parçaları için, parçalanmayı, ilhak, iç sömürge olgusunu yok sayarak, bir devrim stratejisi çizmek, savunmak yanlıştır. Kürdistan devrimi, tek tek parçalar özgülünde değişik devrim süreçlerini gerektirir.

Kuzey Kürdistan’ın özgürleşmesi, ulusal baskıdan kurtulması için sömürgeci Türk devletinin yıkılması gerekir. Kuzey Kürdistan, Türk devleti tarafından ilhak edildiği için, Türk devletinin iç sömürgesi olduğu için, Kuzey Kürdistan devrimi ile Türkiye devrimi iç içe geçmiştir. Düşmanın birliği, ortak devrimi gerektirir.

İşçi sınıfı önderliğinde, birleşik demokratik devrim ile sömürgeci Türk devleti yıkılacak, Kuzey Kürdistan’da Kürt ulusunun kendi kaderini özgürce tayin edeceği şartlar yaratılacaktır. Kürt ulusu kendi kaderini, Sovyet Sosyalist Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Kürdistan Cumhuriyeti olarak, birlik Sovyet’i şeklinde, ya da federasyon, özerklik şeklinde de, birlikte yaşama yönünde kullanabilir. Ayrılma hakkını ayrılıp bağımsız devlet kurma şeklinde de kullanabilir. Ya da Kürdistan’ın diğer bir parçası ile birleşme, ya da bölge sömürgeci devleti ile birleşme yönünde de kullanabilir.

Kürt ulusunun kendi kaderini tayini için, özgür, demokratik şartların yaratılması mutlak zorunluluktur.

Kuzey Kürdistan-Türkiye devrimi nasıl iç içe geçmişse, birleşik devrim, bir ve aynı düşmanı yıkmayı hedefliyorsa, Kürdistan’ın diğer parçaları için de, aynı durum söz konusudur. Doğu Kürdistan İran devrimi, Batı Kürdistan Suriye devrimi, Güney Kürdistan Irak devrimi süreçleri yaşanacaktır.

İşçi sınıfı önderliğinde bu değişik devrim süreçleri sonunda, tek tek parçalardaki Kürt ulusu, isterlerse bağımsız, birleşik, demokratik ve sosyalist Kürdistan cumhuriyeti şeklinde de yaşayabilirler.

Demokrasiden, gerçek demokrasi, işçiler, emekçiler için demokrasi anlaşılıyorsa –biz öyle anlıyoruz–, bağımsızlıktan, emperyalizmden, sömürgeci devletlerden bağımsızlık anlaşılıyorsa –biz öyle anlıyoruz–, bölge sömürgeci devletlerinin, işçi sınıfı önderliğinde demokratik devrimlerle yıkılması mutlak zorunluluktur. Ancak bu şekilde bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan hedefine varıla bilinir.

Emperyalizm şartlarında, Kürt burjuvazisi önderliğinde, emperyalizmle işbirliği temelinde, emperyalistlerin denetiminde, “bağımsız Kürdistan” mümkündür. Güney Kürdistan’da, Kuzey Doğu Suriye’de adı konmamış “bağımsız iki devlet” var. Bu iki devlet bizim istediğimiz, Kürt ulusal sorunun gerçek anlamda çözen bir devletler değildir.

Örgütlenmede ülke değil, devlet temel alınmak zorundadır!

Örgütlenmede komünistlerin çıkış noktası ülke değil, devlettir.

“Savaşımımızda belirli bir devleti kendimize temel olarak alıyoruz; o belirli devlet içindeki bütün ülkelerden işçileri birleştiriyoruz; biz hiçbir özel ulusal gelişme yolunu savunamayız, biz bütün olanaklı olan yollardan sınıf hedefimize doğru yürüyoruz.” (“Ulusal Sorun ve Sömürge Sorunu, 6. Defter”,  s. 115, İnter Yayınları)

Biz, Lenin yoldaşın gösterdiği yoldan gidiyoruz. Savaşımımızda, örgütlenmede, bölünmüş, ilhak edilmiş, Kürdistan’ı değil, Kuzey Kürdistan-Türkiye’yi alıyoruz. “Her devrimin temel sorunu iktidar sorunudur” der Lenin. Devrim bir altüst oluştur. Eskinin yıkılarak, yerine yenisinin kurulmasıdır. Her devrim, bir iktidarı, rejimi yıkmayı hedefler. Sınıflı toplumlarda devlet; “sömürücü sınıfların çıkarını koruyan bir aygıttır. Çok uluslu bir ülkede devlet, o ülkede yaşayan bütün uluslardan işçilerin emekçilerin ortak düşmanıdır.

Kuzey Kürdistan-Türkiye gibi çok uluslu bir ülkede, düşman birdir. Sömürgeci Türk devleti. Kuzey Kürdistan-Türkiye devriminin yıkmak için yöneleceği hedef, sömürgeci Türk devletidir. Düşmanın birliği ortak mücadeleyi gerektiriyor.

Doğu Kürdistan, İran’daki devrimin ortak düşmanı sömürgeci İran rejimidir. Doğu Kürdistan’ın özgürleşmesi için İran devletinin yıkılması gerekir.  Birleşik ve ortak devrimin, yöneleceği düşman, yıkmayı hedefleyeceği rejim aynıdır. Sömürgeci İran devleti.

Kürdistan tarihi, coğrafi olarak söz edilebilir, ele alınabilir bir ülkedir. Bir bütün olarak Kürdistan’dan bugün için siyasi bir ülke olarak bahsedemeyiz. Kürdistan tarihi ve coğrafi olarak önce Osmanlı sömürgeciliği ile İran devleti arasında ikiye bölünmüş, birinci emperyalist paylaşım savaşı sonunda, dörde bölünmüş bir ülkedir. Kürdistan’ın her parçası, ilhak eden devletin iç sömürgesi olarak şekillendi. Her bir parça iç sömürgesi olduğu devletin sosyo-ekonomik birimi olarak, o devletin sosyo-ekonomik yapısının parçası olarak şekillendi. İlhak edilen her parça, iç sömürgenin olduğu devletteki Kürdistan parçası, o devletin ekonomisinin bir parçası, sosyal yapısının bir parçası, o devletin iç pazarının –özel şartlara sahip– bir parçası oldu. Kürdistan’da kapitalizmin gelişmesi, Kürdistan’ın her parçasının bağlı olduğu sömürgeci devletin kapitalizminin gelişmesi ile birlikte, ona bağlı olarak farklı biçimlerde, farklı hızda, farklı seviyede oldu.

Kürdistan’ın her parçası, ilhak edildiği devletin yıkılması ile özgürleşecektir. İlhak olgusu, iç sömürge olgusu, ortak, birleşik devrimi gerektirir. Kürdistan’ın dört ayrı parçasının, kurtulması, özgürleşmesi, dört sömürgeci devletin, işçi sınıfı önderliğinde, anti-emperyalist demokratik devrimlerle olacaktır.

Kuzey Kürdistan-Türkiye devrimi, yazı içinde açıklamaya çalıştığımız olgulardan dolayı, birleşik, ortak bir devrim olacaktır. İşçi sınıfı önderliğinde, ortak demokratik devrim sömürgeci Türk devletinin iktidarını yıkacak, yerine işçilerin, köylülerin demokratik iktidarını, devletini kuracaktır. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin edeceği özgür şartlar yaratılacak, tüm milliyetlere tam hak eşitliği sağlanacak, zorunlu devlet diline son verilecek, ulusal baskıya, ulusal eşitsizliklere son verilecektir.


Cihan Yıldız – 19 Mart 2025


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑