Almanya’da aile içi şiddet kadınlara ve çocuklara karşı artıyor | Cumali Yağmur
8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlarken, 21. yüzyılda kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet konusunu ele almak zorunda kalmayı hiç düşünmezdim. Ancak aile içi şiddetin artış gösterdiği bir süreçte, bu gerçeği görmezden gelmek de mümkün değildi.
Bugün elime geçen aile içi şiddet raporu üzerine durarak, kadınlara ve çocuklara karşı artan şiddeti kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum. Yaşadığımız toplumda bu konuda daha duyarlı olunması ve birey olarak hepimizin sorumluluk alması gerektiğine inanıyorum.
Almanya’da her gün ortalama 495 kadın aile içi şiddete maruz kalıyor. Bu şok edici rakam, toplumun tüm kesimleri tarafından kesinlikle kınanmalı ve lanetlenmelidir. Özellikle bazı sivil toplum kuruluşları, aile içi şiddet konusunda okullarda zorunlu eğitim verilmesi gerekliliğini vurguluyor.
Kadın dernekleri şu soruyu soruyor: “Güvenlik sistemleri ancak suç i i\u015llendikten sonra devreye girecekse, ne işe yarar?” Bir kadın ya da çocuk şiddete maruz kalıp hayatı mahvolduktan sonra müdahale etmek yeterli değildir; şiddeti önlemek için eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılması şarttır.
Bazı sivil toplum kuruluşları, liselerde “aile içi şiddet” konulu derslerin veya eylem günlerinin başlatılması çağrısında bulunuyor. Eğitim, şiddetin tanınmasına ve ona karşı doğru tepkinin verilmesine yardımcı olarak hayatları koruyabilir. Şiddeti önleyici eğitim yaklaşımları, özellikle kadınları ve çocukları daha iyi korumak adına hayati öneme sahiptir.
Şiddet Rakamlarla Kanıtlanıyor
2023 yılında Almanya’da polis tarafından 180.715 aile içi şiddet vakası kaydedildi. Her gün ortalama 495 kadın bu duruma maruz kalırken, bildirilmeyen vakaların sayısının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Aile içi şiddet mağdurlarının %71’ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
2022 yılında Almanya’da 100.000 kişi başına düşen tecavüz oranı 28,19 olarak kayıtlara geçti. 2023’te ise 132.966 kadın, yakın partneri tarafından şiddete maruz bırakıldı. Aynı yılda 76.654 kadın yaralandı, 4.200 kadın cinsel saldırıya veya tecavüze uğradı, 311 kadın öldürüldü, 1.669 kadın hapsedildi ve en az 9 kadın hayatını kaybetti.
Bildirilmeyen vakalarla birlikte bu rakamların çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Kadın ve Çocukları Korumak Toplumun Sorumluluğundadır
Kadınlar ve çocuklar, özellikle savunmasız oldukları için korunmaları toplum olarak hepimizin sorumluluğudur. Kadınlar, hava kararınca korku içinde yaşamak zorunda kalmamalı, diledikleri gibi dışarı çıkabilmeli, çalışabilmeli ve güvenli bir şekilde hayatlarını sürdürebilmelidir.
Okullarda biyoloji derslerinde cinsellik eğitimi veriliyorken, neden bu ders şiddetsiz iletişimi, şiddetsiz ilişkileri ve kadınların korunmasını kapsayacak şekilde genişletilmesin?
Bu konu sadece eğitimle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda toplumda kadınlara duyulan saygının artırılmasına da katkı sağlamalıdır. Göçmen aileler de bu konuda farkındalık oluşturarak, şiddetin toplumda yerinin olmadığını anlamalı ve gelecek nesillere bu bilinci aktarmalıdır.
Bu mesele sadece mağdurları korumakla ilgili değil, aynı zamanda potansiyel faillere de ulaşmayı içermelidir. Suçlulara eylemlerinin ciddiyeti gösterilmeli ve yaratacakları yıkıcı sonuçlar konusunda bilinçlendirme yapılmalıdır.
Şiddetle mücadelede hepimize düşen görevler var. Okullarda, toplumda, medyada ve yasalarla desteklenen bir bilinçlendirme hareketi, şiddeti ortadan kaldırmanın en etkili yollarından biri olacaktır. Kadınları ve çocukları korumak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Cumali Yağmur – 06.03.2025