Makaleler

Published on Aralık 24th, 2025

0

2025 yılını geride bırakırken: Göçmenler açısından neler değişti? | Cumali Yağmur


2025 yılını geride bırakırken, bu yılın getirdiği gelişmeleri ve yaşanan sorunları gözden geçirmek zorundayız. Özellikle göçmen azınlıklar açısından 2025 yılı, bir dizi yeni uygulamayı ve politik dönüşümü beraberinde getirdi. Gelin, bu yılı göçmenler perspektifinden değerlendirelim.

Güvenlik gerekçeleriyle gelen sınırlamalar

Almanya, “Göçü Sınırlamak, Demokrasiyi Korumak” başlığıyla göçmenler aleyhine bazı kararlar aldı. “Hukuk devleti ile demokrasiyi etkin bir şekilde korumak” gerekçesiyle iç politika yeniden yapılandırıldı; ilticacı sayısını azaltmak hedeflendi.

2024’te Magdeburg Noel Pazarı’na yapılan saldırı, ülkede güvenlik tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Bu saldırıdan sonra yasa dışı göçle mücadele, nitelikli göçün teşviki, siber saldırılara karşı hazırlık ve hukuk devletinin iç ve dış tehditlere karşı korunması gibi hedefler kamuoyuna duyuruldu. Tüm bu görevler, 2025 yılında yeni kurulan federal hükümete yüklendi.

Ekonomik kriz göç gündemini bastırdı

Bununla birlikte siyasetçilerin çoğu, göçle ilgili sorunların ülke ekonomisinin içine sürüklendiği kriz tarafından gölgelendiğini belirtiyor. Volkswagen gibi dev şirketlerin fabrika kapatma ya da büyük çaplı işten çıkarma açıklamaları, istihdam endişesini büyüttü. Yüksek enflasyon, artan enerji fiyatları ve nitelikli iş gücü eksikliği de krizleri derinleştirdi.

Ekonomideki bu durgunluk hem konjonktürel hem de yapısal bir krize işaret ediyor. Sağlık dairelerinde hâlâ faks cihazlarının kullanılması ve dijitalleşmedeki yetersizlik, bu krizin göstergeleri arasında. Ayrıca Rusya kaynaklı olduğu iddia edilen siber saldırılar, özellikle altyapıya yönelik tehditleri artırdı. Bu nedenle bürokrasinin azaltılması ve güvenlik birimlerinin güçlendirilmesi adına sert tedbirler alındı.

Göçmenler hedef tahtasında

Tüm bu gelişmelerin gölgesinde hükümet, göçü sınırlamaya yönelik adımlarını hızlandırdı. Magdeburg saldırısının ardından Noel pazarlarına araç girişini engelleyen bariyerler kuruldu ve yoğun güvenlik önlemleri alındı. 2025 yılındaki kutlamalar olaysız geçti.

Ancak göçle ilgili temel sorunlar çözülmüş değil. İltica başvurularında ve yasa dışı göçte sayılar azalmış olsa da Avrupa Sınır Koruma Ajansı Frontex’e göre bu yılın ilk dokuz ayında yaklaşık 166 bin kişi Avrupa Birliği’ne düzensiz yollarla girmeye çalıştı. Almanya, sınırlarda yeniden kontroller başlattı. Şubat 2025’teki erken seçimlerden sonra kurulan SPD-CDU/CSU koalisyonu, mültecilerin sınırlardan geri çevrilmesini savunuyor. Belediyeler ise kapasitelerinin sonuna geldiklerini bildiriyor.

Entegrasyon yerine “geri dönüş” vaatleri

Yıllardır Almanya’da yaşayan göçmenler, iş, eğitim, konut gibi temel alanlarda yeterli destek göremedi. Eğitim sisteminde göçmen çocukları için hâlâ gerekli reformlar yapılmadı. Ukrayna-Rusya savaşı devam ederken bu bölgeden göçün artacağı öngörülüyor. Suriye’deki yeni hükümetle birlikte geri dönüş çağrılarına ve “geri dönüş primlerine” rağmen Suriyeliler ülkelerine dönmedi.

Federal hükümet, entegrasyon sorunlarını çözmek yerine, geri dönüş vaatlerine ağırlık verdi. Bu yaklaşım, toplumda ayrışmayı artırmaktan başka bir işe yaramıyor.

AfD’nin yükselişi ve hedef saptırmalar

Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin kamuoyu yoklamalarında öne çıkması, göçmenlere yönelik artan tepkilerle ilişkilendiriliyor. Ancak bu durumu yalnızca göçmenlere bağlamak, asıl sorun olan ekonomik krizi perdelemeye hizmet ediyor. Eğer göçmen ve azınlık politikaları şeffaf ve eşitlikçi temelde tartışılırsa; demokrasi güçlenir, azınlıkların korunması ve eşit hakların tanınmasıyla toplumda güven duygusu yeniden inşa edilebilir.

CDU/CSU’nun önergesi: Sınır dışı politikası sertleşiyor

Birlik Partileri (CDU/CSU) Federal Meclis’e sundukları önergeyle hükümetten şu taleplerde bulundu:

  • Yasa dışı göçün durdurulması,
  • Sınır güvenliğinin artırılması,
  • Suç işleyen ve tehlike arz eden kişilerin derhal sınır dışı edilmesi,
  • Giriş belgeleri olmayanların koruma talebine bakılmaksızın geri çevrilmesi,
  • Sınır dışı işlemi yapılana kadar bu kişilerin “ülkeden çıkış hapsinde” tutulması,
  • Federal Polis’in sınır dışı işlemlerinde yetkilerinin artırılması.

Önergenin gerekçesinde Magdeburg’daki saldırının yanı sıra Aschaffenburg’daki cinayet ile Mannheim ve Solingen’deki olaylara atıfta bulunularak, mevcut göç politikalarının halkın güvenliğini tehdit ettiği öne sürüldü. Avrupa düzeyindeki göç düzenlemelerinin artık işlevini yitirdiği ve ulusal hukukla yeniden düzenlenmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca vatandaşlık süresi bazı durumlarda yeniden 5 yıla çıkarıldı.

Kapsayıcı bir dil yerine ayrıştırıcı ifadeler

CDU’lu Başbakan Friedrich Merz’in “Göçmenler şehirlerin çehresini bozuyor” sözleri bardağı taşıran son damla oldu. Bu açıklama, halk, medya ve sivil toplumdan büyük tepki aldı. Merz geri adım atarak “Daha farklı bir dille anlatmalıydım” dese de, bir başbakanın görevi halkı ayrıştırmak değil, sorunlara kapsayıcı çözümler sunmaktır.

Son olarak “Vatandaşlık Ödeneği” (Bürgergeld) sisteminde reform yapılarak, randevularına gitmeyen kişilerin ödeneklerinin kesilmesi önerildi. Bu da sosyal devlet anlayışını zedeleyebilecek başka bir gelişme olarak dikkat çekiyor.

Yeni yıl dileği

Tüm bu gelişmelerin ardından, umudumuz 2026’nın daha eşitlikçi, daha insan hakları temelli ve daha tutarlı politikalara sahne olmasıdır.

Bu vesileyle tüm okurların yeni yılını içtenlikle kutluyor; barış ve adalet dolu bir yıl diliyorum.


Cumali Yağmur – 24.12.2025

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑