Söyleşiler

Published on Ekim 8th, 2025

0

Söyleşi: Göç, dil ve eşitlik

Hatay doğumlu öğretmen Ahmet Alma, dil yolculuğunu, Almanya’daki eğitim deneyimini, ayrımcılık sorunlarını ve AfD’nin yükselişi karşısındaki kaygılarını anlattı.


Söyleşi: Cumali Yağmur

Soru: Türkiye’nin neresinde doğdunuz?
Yanıt (Ahmet Alma): 8 Nisan 1954’te Türkiye’nin Hatay ilinde dünyaya geldim. Doğduğum köyde Türkçe yerine Arapça konuşuluyordu; Türkçeyi ilkokula başlayınca öğrendim. İlkokuldan sonra ortaokul ve lise okudum. Bu süreçte Türkçem Arapçanın yanında çok iyi gelişti; iki dili de yazıp okuyup konuşacak düzeyde öğrendim. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul’da üç yıl Eğitim Enstitüsü’nün Almanca bölümünde okudum. Türkiye’de öğretmenlik yapmadım ama devlet memuru olarak çalıştım.

Soru: Almanya’ya ne zaman ve nasıl geldiniz?
Yanıt: Türkiye’den turist olarak Almanya’nın Tuttlingen kentine, ağabeyimin yanına geldim. Freiburg Üniversitesi’nde “Deutsch als Fremdsprache” (Yabancı Dil Olarak Almanca) okudum. Sonra Berufsschule’de Almanca öğretmenliği yaptım ve böylece Almanya’da iş hayatına başladım. Alman toplumunu ve yaşam biçimini tanıdım. Hiçbir toplum homojen değildir; her ulusun içinde iyiler de kötüler de, ırkçılar ve milliyetçiler de bulunur. Bu nedenle toplumu bir bütün olarak genellemek yanlıştır. Almanya gelişmiş bir endüstri ve güçlü bir sivil toplum anlayışına sahiptir. Değer yargıları değişir ve bu değişimin önüne geçilemez. Bugün internet çağını yaşıyoruz; bu çağa ayak uydurmak gerekir.

Soru: Neden Niedersachsen, yani Hannover’e geldiniz?
Yanıt: Hannover’de bir kadınla tanıştığım için buraya yerleştim. Burada aile kurup yaşamımı sürdürüyorum. Gittiğim yere ve topluma hızlı uyum sağlayan bir yapım var. Kendi kültürel değerlerimi korurum ve hiçbir kültürün diğerinden üstün olmadığını düşünürüm; kültürler sürekli değişim hâlindedir. Kültürler bir ulusun özel malı değildir; her kültürün olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Birlikte yaşamda, gönüllü kültür alışverişi kaçınılmazdır ve çok olumludur. Herkes birbirinin kültürel değerlerine saygıyla yaklaşmalı ve barış içinde yaşamalıdır.

Soru: Niedersachsen/Hannover’e ne zaman yerleştiniz ve öğretmenlik serüveniniz nasıl ilerledi?
Yanıt: 1984’te Türkçe öğretmeni olarak IGS Hannover’in Linden semtinde çalışmaya başladım. Haftada 22 saat ders veriyordum. 1998’de kendi isteğimle ayrıldım. Ardından KGS’de yine Türkçe öğretmeni olarak devam ettim. Sonrasında ilkokul Egestorf’ta çalıştım ve 2003’te emekli olana kadar Türkçe öğretmenliği yaptım. Biz yabancı kökenli öğretmenler, Alman öğretmenlerle aynı işi yapmamıza rağmen daha az ücret alıyoruz. Alman öğretmenler memur statüsünde; biz ise bu statüye sahip değiliz. Alman vatandaşlığını almama rağmen aynı statüye erişemiyorsunuz. Bu ayrımcılık insana dışlandığını hissettiriyor; ayrımcılık özünde dışlanmayı ve ırkçılığı beraberinde getirir.

Soru: Emekli oldunuz; Türkiye’ye temelli dönmeyi düşünüyor musunuz?
Yanıt: Çocuklarım burada yaşıyor, torunlarım burada doğdu. Uzun yıllar yaşadığın ülkeyi bir anda bırakıp gidemiyorsun. Almanya’nın sağlık sistemi çok gelişmiş; Türkiye’deki durum bunun gerisinde olduğu için de ayrılamıyoruz. Almanya’daki oturmuş, rahat yaşam biçimine insan alışıyor. Türkiye’ye gittiğimde birkaç hafta sonra Almanya’yı özlüyorum. Artık ölene kadar burada yaşamak ve ailem burada olduğu için burada defnedilmek istiyorum. Yıllardır barış içinde birlikte yaşadık ve bu toplumun ayrılmaz bir parçası olduk; parçayı bütünden koparamazsınız.

Soru: Yabancı düşmanı AfD’nin yükselişi sizi rahatsız etmiyor mu?
Yanıt: Elbette rahatsız ediyor. Almanya’nın karanlık geçmişini düşününce bu bizi etkiliyor. Federal Almanya’daki demokrat partiler toplumun beklentilerine yeterince cevap veremiyor; memnun olmayan seçmen kesimi AfD’ye yöneliyor. Şu an AfD’nin tek başına iktidara gelmesi olası görünmüyor ve hiçbir parti onlarla koalisyon yapmak istemiyor. Yine de böyle bir ihtimal belirirse yasaklanmasını temenni ederim. Bu yükseliş sadece göçmenleri değil Almanları da ilgilendiriyor; birlikte hareket etmeliyiz. Faşist bir partinin yükselişini görüp bekleyemeyiz; mücadeleye devam etmek gerekir.

Soru: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Yanıt: Artık Almanya bizim “baba vatanımız” hâline geldi; Türkiye’yi “ana vatan” olarak kabulleniyoruz. İkisi arasında gidip gelmeye devam edeceğiz. İlginiz ve sorularınız için teşekkür ederim.

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑