Leipzig’de 10. Yılında Suruç söyleşisi
Almanya’nın Leipzig kentinde Suruç İçin Adalet İnisiyatifi tarafından “10. Yılında Suruç – Tanıklar Konuşuyor” şiarıyla söyleşi gerçekleştirildi. Suruç yaralısı ve tanığı İnan Söker’in katıldığı söyleşiye gençliğin ilgisi yoğun oldu.
Söyleşinin yapıldığı salona Suruç’ta ölümsüzleşen 33 Düş Yolcusunun resimleri, Almanca yazılı „Suruç: Unutmak Yok, Affetmek Yok’’ şiarlı 33 Düş yolcusunun resimleri ve „Suruç’u anmak, Faşizme Karşı Savaşmaktır’’ pankartı asıldı.
Açılış konuşması yapan İnisiyatif sözcüsü, Suruç’ta 33 sosyalistin ölümsüzleşmesinin üzerinden 10 yıl geçtiği vurgulanarak, SGDF’nin “Kobane’yi Birlikte Savunduk, Birlikte İnşa Edeceğiz” kampanyasının önemi ve Suruç’ta yapılan IŞİD katliamı, bu katliama nasıl gelindiği üzerine katliamdan yaralı çıkmış olan tanık bir yoldaştan dinlemek istediklerini belirtti. Türk devletinin bugün de sosyalistlere, devrimcilere saldırılarını sürdürdüğüne değindi.
Söyleşi, Beksav Sinema Kolektifi’nin hazırladığı „Suruç’un İzinde 10 Yıl’’ isimli belgesel bir filmin izlenmesiyle başladı. Ardından SGDF Eş başkanı Berfin Polat’ın 10 yıldır süren Suruç İçin Adalet mücadelesini ve 10. yılında gençliğin yapacağı eylem ve etkinliklere dair bilgiler içeren mesajı dinlendi.
Filmin izlenmesi ve Polat’ın mesajından sonra söz Suruç tanığı İnan Söker’e bırakıldı.
Suruç şehitlerini anarak ve mücadelelerini sürdürme sözü vererek konuşmasına başlayan Söker, o dönemdeki siyasal koşulları, „Beraber Savunduk, Beraber Savunuyoruz’’ kampanyasını ve Suruç’a gidiş sürecini anlattı. Kendisinin de o kampanyanın bir parçası olduğunu ve aynı zamanda Suruç yaralısı olduğuna değinen Söker, Suriye’de yaşanan gelişmeler ve Rojava Devrimini, devrimin savunulmasında sosyalist gençliğin yer alışını ve kampanya ile Kobane’nin inşasına katılmak, devrime dokunmak istedikleri için yola çıktıklarını belirtti.
Türk devletinin Rojava Devrimi’ni kendisi için tehlike olarak gördüğünü ve bunun için IŞİD aracılığıyla Suruç katliamını gerçekleştirdiğini, ancak devrimcilerin, sosyalistlerin o dönemde sınırları aşarak Kobane’ye gittiğini ve Ivana Hoffmann gibi birçok enternasyonalist devrimcinin de Rojava Devrimine, Kobane savunmasına katıldığını vurgulayan Söker, Rojava Devrimini savunmanın öneminin bütün dünyada görüldüğünü anlattı.
Kobane’nin neredeyse %70’nin IŞİD tarafından işgal edildiğini ve yıkıldığını, Kobane’de direnenlere uluslararası desteğin, 6-8 Ekim serhildanının büyük bir güç verdiğini ve Kobane savunmasının başarıya ulaştığını söyledi.
HDP MYK’sının Kobane’yi sahiplenme çağrısından dolayı gelişen serhildanın sorumlusu olarak HDP Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş’ın ve HDP’li siyasetçilerin hapse atıldıklarını belirtti.
SGDF’nin o dönemdeki ayaklanmaları, Rojava direnişini değerlendirerek, o yıl yaz kampı yapmak yerine Kobane’yi inşa kampanyasını yürütme kararı aldığını, kampanyanın, kampanya sürecinde yapılan çalışmaları, Kobane’ye gidişin nasıl örgütlediğini, Kobane’de yapılacak çalışmaların hepsinin titizlikle planlandığını ve yürütüldüğünü anlatan Söker, Kampanyanın büyük bir ilgi gördüğünü ve ülkenin dört bir yanından gençliğin Kobane’ye gitmek için Suruç’ta buluştuğunu vurguladı.
Yola çıktıklarında karşılaştıkları devlet baskılarını ve engellerini de anlatarak devam eden Söker, Amara Kültür Merkezi’nde buluştuktan sonra yaşananları ve katliamın nasıl gerçekleştiğini, devletin katliamdaki rolünü ve sonrasında burjuva medyada yapılan kara propagandanın planlı olduğuna değindi.
Suruç katliamıyla ilk defa bir gençlik örgütünün doğrudan hedef alındığını, bununla aynı zamanda birleşik devrimin hedef alındığını, bu bilinçli politika ve saldırıya karşı sosyalist gençliğin geri adım atmadığını, sosyalist gençliğin ve ölümsüzlerin ailelerinin sonrasında da saldırılara uğradığını ve tutuklandığını, ancak sosyalist gençliğin Suruç’un ve yaşanan bütün katliamların hesabını sorma mücadelesine giriştiğini, aileleri, gençliği bir araya getirdiğini belirterek sonlandırdı.
Tutsakların Sesi Platformu (TSP) sözcüsü Baki Selçuk’da tutsak Suruç yaralılarına dikkat çekerek, katılımcıları Suruç tutsaklarına ve tüm politik tutsaklara mektup, kart yazarak sahip çıkmaya ve tutsakların özgülüğü için mücadeleyi büyütmeye çağırdı.
Söyleşi verilen aranın ardından sorulan sorular ve cevaplarla bitirildi.
Atılım

























































