İsrail’den dönen Küresel Sumud Filosu aktivistlerinden basın konferansı
Siyonist İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı kırmak için Küresel Sumud Filosu’yla yola çıkan ikinci ekipte yer alan aktivistler Anna Liedke ve Sofia Willer Berlin’de düzenledikleri basın konferansında yaşadıklarını anlattılar.
Atılım Avrupa
Tutsakların Sesi Platformu (TSP) temsilcisi ve Berlin’de Filonun yolculuğu boyunca oluşturulan platformun sözcülüğünü yapan Manu’nun moderatörlüğünü yaptığı basın konferansında konuşan Anna ve Sofia Filistin halkına uygulanan ablukayı denizden kırmak için daha önce de defalarca yola çıkıldığını, ancak bu sefer daha büyük bir çapta girişimde bulunulduğunu ve bunun farklı bir etki yarattığını belirttiler.
Sosyalist aktivistler ve gazeteciler olarak Filistin halkına uygulanan soykırım ve onun bir parçası olarak ablukanın kırılması girişimlerinin emperyalist devletlerin Siyonist İsrail’e sundukları desteğe karşı dünya halklarının Filistin halkıyla enternasyonal desteği olduğunu belirttiler.
Gemiyle yola çıktıktan sonra bir haftalık deniz yolculuğu yaptıklarını ve daha Gazze’ye 220 km. uzaklıktayken uluslararası sularda İsrail ordusunun denizden ve havadan gemileri kuşatarak el koyduğunu, tüm aktivistleri tutuklayarak, 12 saat süren bir yolculuktan sonra Kitziod hapishanesine götürüldüklerini, yolculuk boyunca üst aramaları, diz üstü çöktürme, bazılarını ayırarak şiddet uygulama ve psikolojik işkence uygulandığını anlatan aktivistler, Kitziod hapishanesinin içindeki bir meydanda büyük bir duvara yapılmış olan yıkılmış Gazze resmine bakmaya zorlandıklarını belirttiler.
Sözde mahkeme
Kıyıya götürüldüklerinde bazı avukatları gördüklerini, hapishaneye götürüldüklerinin ikinci günü kendilerini bir kişinin sorguladığını, yanlarında avukat olmadığını ve sonradan bunun mahkemeye çıkarılma olarak lanse edildiğini anlattılar.
İçeride direniş
Tutuklandıkları andan itibaren Açlık Grevine girdiklerini, herhangi bir şey imzalamayı ret ettiklerini, tutukluluk süresi boyunca ortak hareket ettiklerini anlatan Anna ve Sofia, erkeklerden ayrı koğuşlara konulan kadınların ortak hareket etmesinin kendilerini güçlü kıldığını vurgulayarak, bu dayanışmayı ayrı yerde tutulan ve tecride alınarak işkence gören erkeklerle de gösterdiklerini anlattılar. Gece koğuşların basılarak aranmasının da uyutmama işkencesi olduğunu, örneğin bir erkek aktivistin tek kişilik hücreye konulduktan sonra gördüğü şiddeti duyduklarında tüm kadınların kapıları döverek slogan attıklarını ve işkence gören kişinin adını haykırdıklarını söylediler.
Günler sonra başka bir sınır dışı merkezine götürüldüklerini ve orada da hiç kimseyi geride bırakmayacaklarını ve ancak topluca çıkarılmayı kabul edeceklerini, bir kişi dahi eksik olsa kimsenin gitmeyeceğini belirttiklerini ve dayanışmayı büyüttüklerini vurguladılar.
Enternasyonal dayanışma sürecek vurgusu
Akdeniz’de gemiyle seyir halindeyken internet üzerinden dünya çapında gösterilen dayanışmayı izlediklerini, ancak gemileri basıldığında cep telefonlarını denize attıkları için sonrasında iletişimlerinin kesildiğini, ancak gösterilen dayanışmanın kendileri için de süreceğinden emin olduklarını vurgulayan aktivistler, çıkan herkesin sevinç ve coşkuyla, Filistin halkı özgür olana kadar enternasyonal dayanışmayı sürdürme motivasyonuyla çıktığını belirttiler.