İşçilerin sesi bütçe komisyonunda engellendi | “Bu bakanlık patron bakanlığı” 🎥 ►

Ekonomi

Published on Kasım 12th, 2025

0

İşçilerin sesi bütçe komisyonunda engellendi | “Bu bakanlık patron bakanlığı” 🎥 ►



Çalışma Bakanlığı bütçe görüşmelerinde EMEP Milletvekili Sevda Karaca, işçilerin sesli mesajlarını dinletmek istedi. Engelleme üzerine mesajları kürsüden okudu.

Çalışma Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, işçilerin kendi sesleriyle bakana iletmek istedikleri sesli mesajları komisyonda dinletmek istedi, ‘Böyle bir usul yok’ denerek izin verilmedi. Karaca, ‘İşçileri bu zamana kadar bir kez olsun dinlemediniz, şurada 3 dakika dinleyeceksiniz, ona bile tahammül edemiyorsunuz. Çünkü siz patron bakanlığısınız’ diyerek, işçilerin mesajlarını kendisi okudu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 2026 bütçesi için görüşmeleri devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi üzerine yapılan görüşmelerde, Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca, sendikalaşma hakları gasp edilen, grev hakları engellenen, patronlar tarafından tehdit edilen, kötü çalışma koşullarına karşı denetleme başvuruları dikkate alınmayan işçilerin yaşadıklarını anlattıkları ve bakana seslendikleri sesli mesajlarını Bakan Işıkhan’a dinletmek istedi. Ses kayıtlarının dinletilmesine “Böyle bir usul yok” denerek izin verilmemesi üzerine Karaca “Bu bakanlık hep patronların diliyle, patronların çıkarına konuşuyor. Bu kadar patron sözü yeter” diyerek işçilerin mesajlarını kendisi okudu.

İşçilerden bakana: Siz kimin bakanısınız?

İşçiler yaşadıklarını anlatarak, bakana şu soruları sordu:

Queen Tarım işçisi: Ben Queen Tarım işçisiydim. Sendikamız BTO Sen yetki aldıktan sonara, tüm üye işçilerin katıldığı seçimde baş temsilci olarak seçildim. Sonra sendikalı olduk diye başımıza gelmeyen kalmadı. İşveren önce yetki itirazı oyalamasıyla önümüzü kesmeye çalıştı. Sonra sarı sendikaya üye olmaya zorladı. Eşlerimize, babalarımıza, ailelerimize gittiler. En sonunda silahla tehdit ettiler. Sonra da işten attılar. Yasal olmamasına, yetkisi bulunmamasına rağmen çantacı sarı sendika ile sözleşme imzaladılar. Çalışma Bakanına soruyorum. Bu memlekette sendikalı olmak niye en büyük suç?

Ge Grıd Solutıons işçisi: Ben insanca bir yaşam için greve çıkmış işçiyim. Bu memleketin metal sanayisi bizim sırtımızdan büyüyor ama bizim ekmeğimiz her gün küçülüyor. Emeğimizin hakkı olan insanca yaşayacak ücret için anayasal hakkımızı kullandık ve greve çıktık. Cumhurbaşkanı bir gecede grevimizi yasakladı. Kamu güvenliği içinmiş. Kim bu kamu? Kar rekorları kıran patronlar mı? İşçiler kamunun neresine denk düşüyor?

DIGEL Tekstil işçisi: Ben Gaziemir Ege Serbest Bölge önünde 300 gündür direnen DIGEL Tekstil işçisiyim. Bu fabrikada hamile kalan kadınlardan her yerde geçerli olan kan testi yerine zorla ultrason raporu isteniyor. Kadın işçilerin regl döneminde ikinci kez tuvalete gitmesi yasaklanıyor, gidenler ise azarlanıp hakarete uğruyor. Digel Tekstil’de çoğunluğu kadın olan işçiler olarak hak ihlallerine, insan ve kadın onuruna aykırı çalışma düzenine, baskıya taciz ve mobbinge karşı onurumuzu savunduk. TEKSİF Sendikasına üye olduk diye işten atıldık. 300 gündür suç işleyen fabrika patronuna Çalışma Bakanlığı tek bir yaptırım uygulamadı. Biz DİGEL Tekstil İşçileri olarak soruyoruz: Bize yapılanlar DİGEL Tekstil patronun yanına kar mı kalacak? Çalışma bakanı, işçilerin mi yoksa patronların mı bakanı?

Smart Solar işçisi: Ben Smart Solar fabrikasında dört yıldır çalışan bir işçiyim. Sendikalı olma hakkını ancak kavga ederek kazandık. Toplu sözleşme hakkı aldık derken şimdi de patronun insafına bırakıldık. Bizim emeğimizden çaldıklarıyla gidip İzmir’de yeni fabrikalar açan patron, aynı işi yapan arkadaşlarımızı yandaş sendikaya üye olmaya zorladı. Bu durumda bize yüzde 6 zam dayattı. İşçiler istedikleri sendikayı daha seçemezken, patronlar niye istedikleri kodlarla istedikleri işkolunu, istedikleri sendikayı seçebiliyor? Bu ülkede sadece patronlara mı sendika seçme hakkı var? Buradan herkese soruyorum. Teşekkür ederim.

Motokurye: Ben Yemeksepetinde moto kurye olarak çalışıyorum. Yemeksepetinde işçiyim ama bize “esnaf kurye” modeli diye saçma sapan bir sistem getirdikleri için vergimi ben ödüyorum, ekipmanımı ben alıyorum, hastalansam aç kalıyorum. Kaza yapsam ilk önce siparişi soruyorlar. Koşullar kötü, ücretler düşük, sosyal güvence yok. Çalışma Bakanına soruyorum: Açıkça kanunu dolanan, işçi olan bizleri esnaf gibi göstererek bütün yükü sırtımıza yıkan yemeksepetine niye göz yumuyorsunuz?

Temel Conta işçisi: Ben Temel Conta işçisiyim. Yaklaşık 1 yıldır insan onuruna yaraşır çalışma koşulları için sendika ve toplu sözleşme hakkımız için grevdeyiz. Grev boyunca patronun grev kırıcılığı yaptığı tam 3 kez tescillendi. Bakanlığınız müfettişleri tespit yaptı, komik para cezaları kesildi. Bu para cezalarını, teşvik ve vergi afları olarak misliyle geri alıyor. Ve patron dışarıdan üretim yaptırmaya, grevi kırmaya devam ediyor. Sayın Bakan bu nasıl oluyor? Sendikalı çalışma hakkı grev hakkı sadece kağıt üstünde mi var?

Şık Makas işçisi: Merhabalar, Ben Bilge Kara, 6 yıllık şık makas işçisiyim. Teşviklerle Tokat’a fabrika kuran patronumuz ihracat rekoru kırdıktan sonra işçileri de kırdı. Teşvik süresi dolunca Mısır’a kaçtı. Yüzlerce işçiyi işsiz bıraktı, tazminatlarımızı da diğer alacaklarımızı da ödemedi. Günlerdir hakkımız olanı almak için Çalışma Bakanlığı önü dahil her yerde ses çıkardık. Ancak uğradığımız haksızlıklar için hiçbir adım atmayan yetkililer, bizi yıldırmaya çalışıyor kız kardeşim Buse Kara gözaltına alınıyor ama patron bizim hakkımızı gasp ettiğinde hiçbir şey olmuyor. Bizim hakkımızı alacaklarımızı, alın terimizi kim garanti edecek?

“Görmezden geldiğiniz işçileri duyun”

Karaca Bakan’a şöyle seslendi: “Bu bakanlık, adında ‘çalışma’ geçse de işçilerin değil, patronların bakanlığı. Sendikalaşma hakkı fiilen yasaklanmış, grev hakkı ortadan kaldırılmış. Taşeronluk, güvencesizlik, düşük ücret, mobbing, taciz, iş cinayetleri bu ülkenin çalışma rejimi haline gelmiş. Patronlar dilediğini yapma hakkına sahipken, işçiye tanınan tek hak patrona köle olmak. Çalışmak demek milyonlarca işçi için hayatta kalma mücadelesi demek. Bakanlığınızın ve bütçenin görmezden geldiği milyonlarca işçinin ortak sözü, ortak soruları böyle. İşçilerin sesini artık duyun” dedi.

Foto: Arşiv


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑