Hafıza, adalet ve mücadele için Ulm’de buluşma
Maraş, hapishaneler ve Roboski katliamlarının yıl dönümünde Ulm’de düzenlenen etkinlikte, adalet talebi ve toplumsal hafıza bir kez daha vurgulandı.
Avrupa Demokrat (Ulm)
Maraş Katliamı’nın, cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamaların ve Roboski’de bombalanarak katledilen 34 sivilin unutulmaması için Almanya’nın Ulm kentinde bir anma etkinliği düzenlendi. “Hafıza, Adalet ve Mücadele – Unutmak İhanettir” çağrısıyla 26 Aralık 2025 Cuma günü gerçekleştirilen etkinlikte, insanlığa karşı işlenen suçların zamanaşımına uğratılamayacağı vurgulandı.
Katliamlar hâlâ adalet bekliyor
Güney Almanya Kaşanlı Köyleri Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (GAKKYDD) e.V. ile, Almanya Türkiye İşçiler Federasyonu (ATİF) bünyesinde faaliyet yürüten Tohum Kültür Merkezi tarafından organize edilen etkinlikte, katliamların yalnızca geçmişte kalmış acılar değil, hâlâ hesabı sorulmamış toplumsal yaralar olduğu ifade edildi.
Toplantının açılışı ve moderatörlüğü Ahmet Değer tarafından yapıldı. Değer, GAKKYDD e.V. adına hazırlanan dernek açıklamasını da katılımcılarla paylaştı. Açıklamada, toplumsal hafızanın diri tutulması, geçmişle yüzleşilmesi ve benzer acıların tekrar etmemesi için ortak mücadele çağrısı öne çıktı.
Etkinlikte Tohum Derneği adına konuşan Hasan Çelik, özellikle cezaevlerindeki işkence, infaz ve baskı uygulamaları ile Roboski Katliamı’nın devlet politikalarıyla ilişkisini ele aldı. Çelik ayrıca, günümüzde de sürdürülen tecrit ve işkence politikalarına, hasta tutsaklara yönelik keyfi uygulamalara ve bunlara karşı cezaevlerinde gelişen direnişlere dikkat çekti. Bu uygulamaların, devletin süreklilik taşıyan bir uzantısı olduğunu vurguladı.
Aziz Tunç ise konuşmasında Maraş Katliamı’na tarihsel ve siyasal arka planıyla birlikte geniş olarak değindi. “Burada insanlar Kürt ve Alevi oldukları ve öncü oldukları için öldürüldüler” diyen Tunç, devletin Maraş ve benzeri katliamları hâlâ “olay” olarak tanımladığını, bunun ise son derece yanlış bir adlandırma olduğunu belirtti. Katliamların “olay” değil, toplu insan kıyımı olduğunu vurgulayan Tunç, bu tanımların uluslararası hukukta da karşılığı bulunduğuna dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler’in bu tür suçlara dair tanımlarına atıf yapan Tunç, “Toplu insan kıyımı kategorisinde BM tarafından kabul edilen iki tanım vardır: Biri katliam, diğeri soykırımdır. Katliamın motivasyonu politik olabilir. Ancak etnik ya da dinsel nedenlere dayanıyorsa, bu doğrudan soykırım kategorisine girer” dedi.
Her iki konuşmacı da, söz konusu katliamların devlet tarafından organize edilmiş sistematik saldırılar olduğunu vurguladı.
Barış sürecine eleştirel bakış
Etkinliğin soru-cevap bölümünde katılımcıların yönelttiği soru üzerine, her iki konuşmacı da devam eden “barış süreci” tartışmalarına değindi. Konuşmacılar, adalet ve yüzleşme gerçekleşmeden kurulacak hiçbir barışın kalıcı olamayacağına dikkat çekti. Barış söylemlerinin devletin inkâr ve asimilasyon politikalarını perdelememesi gerektiğini belirten konuşmacılar, mücadelenin toplumsal zeminini büyütmenin önemine işaret etti.
Kitap imza bölümü de gerçekleşti
Soru-cevap bölümünün ardından, araştırmacı-yazar Aziz Tunç, etkinliğe katılan okuyucularıyla sohbet ederek kitaplarını imzaladı. Katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılanan imza bölümünde, Tunç’un eserleri üzerine kısa söyleşiler de gerçekleşti.
Etkinlik boyunca sıkça yinelenen “Unutmak ihanettir” vurgusu, salonda bulunan katılımcıların duygularına tercüman oldu. Konuşmacılar, devletin geçmişteki katliamlarla yüzleşmemesinin, benzer politikaların yeniden üretilmesine zemin hazırladığına dikkat çekti.
Toplantının sonunda yapılan ortak çağrıda, “İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz. Hafızayı büyütmek, adalet talebini yükseltmek ve mücadele zeminlerini genişletmek bugünün sorumluluğudur” denildi.





























































