Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy mahkum edildi | Ali Arayıcı
Sarkozy, Yargıtay’daki kıdemli bir yargıçla bir “yolsuzluk anlaşması” yapmayı planlayan ve bunu içine sindiren utanç duyulan bir siyasetçi kimliğini taşıyor.
Fransa’da, 2007-2012 yılları arasında, Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Nicolas Sarkozy, 2007’de sağın yenilenmesini ve güçlü olarak çıkmasını temsil eden siyasi bir figür. Aynı seçimde aşırı sağcı, ırkçı ve faşist Ulusal Birleşme Cephesi’ni (RN) geriletmeyi başaran Sarkozy’nin siyasetçi kişiliği, bugünlerde en tartışmalı ya da çok düşük bir seviyeye inmiş bir durumda. Bunu tam olarak idrak ettiği ve anladığı da söylenemez. Ama, işin en kötüsü bu değildir.
Hukuk eğitimi almış olan Sarkozy, tüm siyasetçiler arasında, siyasi mücadeleyi yargıya karşı mücadeleyle en çok iç içe geçiren bir kişi. Fransız Yüksek Mahkemesi 18 Aralık’ta, eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin telekulak davasındaki temyiz başvurusunu reddederek yolsuzluk ve nüfuz ticareti suçlarından aldığı mahkumiyet kararını kesinleştirdi. Sarkozy’nin hakkındaki yolsuzluk davasında verilen hapis cezasına yönelik itirazını karara bağladı.
Yolsuzluk ve nüfuz ticareti yapmaktan suçlu bulunan eski bir cumhurbaşkanı, elektronik kelepçe takılarak bir yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Yüksek Mahkeme, 2021 yılında yolsuzluk yaptığı ve bir yargıca rüşvet verdiği iddiasıyla yargılandığı davada; Sarkozy hakkında verilen 2 yılı ertelenen 3 yıllık hapis cezasını onayladı. Bu, eski bir devlet başkanı için eşi benzeri görülmemiş bir ceza. Beşinci Cumhuriyette, bir eski devlet başkanının yargılanması utanç verici bir durumdur.
SARKOZY’NİN MAHKUM EDİLMESİ
Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı (2007-2012 yılları arasında) dönemde Nicolas Sarkozy, yanlış yönlendirmeler ve görevden almalar, siyasi yükselişinin başından beri komploların hedefi ya da yargıçların acımasızlığının kurbanı olduğu fikrine itibar etmesini sağladı. Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez yargıçlar hakkında yaptığı dostane olmayan yorumlar, eleştiriler, onlardan hoşlanmadığı ve bu duygunun karşılıklı olduğu fikrini güçlendirdi.
Bir mağdur kişi gibi gibi davranarak destekçilerini harekete geçirmeyi ve sağı endişe verici bir şekilde sürüklemeyi başardı. Bugün bile, merkez sağdaki Cumhuriyetçiler (LR) partisi arasında, yargıya karşı duyulan endişeler ve hukukun üstünlüğüne giderek daha az saygı duyuluyor.
Sarkozy, 2007’de cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını yürütmek için; dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi’den yasa dışı maddi destek aldı. Seçim kampanyasını bu destekle yürüttüğü iddia edilen davada ise, önümüzdeki yıl yargılanması bekleniyor. Suçlu bulunması halinde, 10 yıla kadar hapis ve beş yıl seçilme yeterliliğinden mahrumiyet cezasıyla karşı karşıya kalacak. Bu davada, Sarkozy ile birlikte 3’ü eski bakan, toplam 12 kişi yargılanacaktır.
Her ne olursa olsun, eski devlet başkanının kanunla işi bitmeyecek gibi görünüyor. Birkaç suçtan yargılanacak olan Sarkozy, Libya’nın 2007 başkanlık kampanyasını finanse ettiği şüphesiyle, 6 Ocak 2025’ten itibaren dört ay boyunca Paris’te mahkemeye çıkacak. Yargıtay, Sarkozy’nin 2012 kampanyasında aşırı harcama yaptığı gerekçesiyle Bygmalion davasında aldığı altı ayı hapis olmak üzere, bir yıl hapis cezasına karşı yaptığı temyiz başvurusunu karara bağlayacaktır.
Bazı diğer hususların yanı sıra, bir yılı elektronik izleme altında olmak üzere, üç yıl hapis cezasına çarptırılmasından kurtulmak için; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 729. Maddesi, Nicolas Sarkozy’e hala dâhâ bir şans tanıyor. Gelecek yıl, 28 Ocak’ta 70 yaşına girecek olan Sarkozy, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 729. maddesi uyarınca şartlı tahliye talebinde bulunabilir. Bu talep incelenecek. Ama, bu talebin kesinlikle kabul edilmeyeceğini düşünüyorum.
İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE
Stratejisine sadık kalan ve bu konuda iyi bir siyasi figür olan eski Cumhurbaşkanı Sarkoji, mahkumiyeti onaylanır onaylanmaz masum olduğunu derhal ilan etti. Bu bağlamda, “on iki yıl süren yargısal tacizin” bir parçası olarak “savunma haklarının çiğnendiğini” kınadı. Avukatı Patrice Spinosi aracılığıyla yaptığı açıklamada, karara itiraz etmek üzere «önümüzdeki haftalarda” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracağını belirtti.
Bu arada, Spinosi “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapacağım itiraz ne yazık ki Fransa’nın mahkumiyetine yol açabilir» diye ekledi. AİHM’e yaptığı başvuru, cezasını çekmesini engellemeyecek. Bu durum, onu Fransa’yı temsil etmiş ve savunmuş olan eski bir devlet başkanının, şimdi Fransa’yı mahkum ettirmeye çalışması gibi kabul edilemeyecek bir konuma sokuyor.
Avukatı Spinosi, Sarkozy, «kısa bir süre içinde, takılacak olan kelepçesinin hüküm ve koşullarını belirleyecek olan bir ceza infaz hakiminin önüne çıkmaya çağrılmalı. Bir kez daha açıkça masum olduğumu belirtmek istiyorum” dedi. Sarkozy’nin elektronik kelepçe takılarak ev hapsi cezasına uyacağının aktaran Spinosi, Sarkozy’nin masumiyetini kanıtlamak için elindeki tüm yasal araçları kullanmaya devam edeceğini açıkladı.
Kuşkusuz, yargıçlar asla yanılmaz değil. Bugün, Fransa’da demokratik kargaşanın yaşandığı bir ortamda; yargıçların yetkilerinin sistematik olarak sorgulanması sorunlu. Ulusal Birleşme Cephe’nin (RN), Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) temsilcilerinin seçilme yeterliliğine sahip olmamakla suçlanan lideri ırkçı Marine Le Pen; kendisine yöneltilen suçlamaları gizleyerek siyaset sahnesini istikrarsızlaştırılmasını sağlıyor. Hiç bir siyasetçi, hukuk yasalarının üstünde değildir.
BEŞİNCİ CUMHURİYET DÖNEMİNDE
Fransa siyasi tarihinde, ilk kez eski bir Cumhurbaşkanı hakkında bu kadar ağır bir ceza veriliyor olması gerçekten düşündürücü. AİHM’ne yapacağı başvuru, onu, Fransa’yı temsil etmiş ve savunmuş, şimdi de mahkum ettirmeye çalışan eski bir devlet başkanı konumuna getiriyor. Nicolas Sarkozy’nin, sözde “telekulak” davasında hapis cezasına çarptırılması, Beşinci Cumhuriyet dönemi için; üstesinden gelinmesi çok zor «bir deprem» etkisi yarattı.
Beşinci Cumhuriyet döneminde, ceza mahkemesinden Yargıtay’a kadar uzanan bir yargı sürecinin sonunda; ilk kez eski bir Cumhurbaşkanı, yolsuzluk ve nüfuz ticareti gibi ciddi suçlardan dolayı bu kadar ağır bir cezaya çarptırıldı. Temyiz başvurusu, 18 Aralık’ta reddedilerek bir yılı elektronik izleme altında olmak üzere toplam üç yıl hapis ve hak mahrumiyeti cezası verildi.
Geçmişi 2014 yılına kadar dayanan bu inanılmaz dava, Sarkozy’nin son birkaç güne kadar sürdürmeyi başardığı nüfuz düzeyiyle tezat oluşturuyor. Geçmişte uluslararası sahnede jeopolitik dersler veren eski devlet başkanı, resmi hattın dinlenmesinden korktuğu için; avukat arkadaşıyla konuşmak üzere sahte bir isimle (Paul Bismuth) kayıtlı gizli bir telefon hattı kullanan insandır.
Beşinci Cumhuriyet döneminin en tartışmalı ve kötü imajlı devlet başkanı olma özelliğini koruyan Sarkozy, bugünlerde Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kulağına fısıldamak ile de övünüyor. Sarkozy, yukarıda adı geçen avukatıyla birlikte, bilgi edinmek ve Bettencourt davasında yaptığı temyiz başvurusunu etkilemeye çalışmak amacıyla; Yargıtay’daki kıdemli bir yargıçla bir “yolsuzluk anlaşması” yapmayı planlayan ve bunu içine sindiren utanç duyulan bir siyasetçi kimliğini taşıyor.
Prof. Dr. Ali Arayıcı / Paris – 22.12.2024

























































