Demir kapı, beton duvarları aşan imgeler | Gül Güzel
Yüzyılları aşan inkär ve imha politikaları, Kürt halkının ülkelerinden binlerce kilometre uzaklarda da Cezaevlerinde imhaya maruz kalmasına halä neden oluyor. Şu an 14 Kürt siyasi tutuklunun Cezaevlerinde islah edilmek üzere tutulduğu Almanya ve yine binlercesinin Türkiye Cezaevlerinde sesleri bütün imha gereçleriyle kesilmek istenenlerin yazdıkları, onların ne denli bir irade gücüne sahip olduğunu ve kimliklerine sadık kaldıklarını da kanıtlıyor. Hava soğur, Gül gider, kalır Dikeni… Ne de olsa,’’Gül Teorisi’’ diken esaslıdır! diyen Hannover Cezaevinden Mehmet Çakas, Ereğli Cezaevinden Dr. Ayhan Kavak, Wittlich Cezaevin’den Sabri Çimen’in mektuplarından kısa kesitlerle söz ve yorumu siz okurlarımıza bırakıyorum.
Dr. Ayhan Kavak’ın, Ereğli/Konya Cezaevinden yazdığı mektuptan kısa kesit: … Ben Eylül başında bu soğuk duvarlar ardındaki 25 yılımı geride bıraktım. Vakti zamanında 2 Ağustos 1999 yılında altı yıllık engin mekanlardan sonra, yola revan eyleyip Güney’e doğru giderken gözlerimi zindanda açtım. Payıma Güney yerine zindan düştü. Hasılı normal şartlarda 30 yılı doldurunca bırakılmam gerekli lé belé yeni infaz yasası, geriye gönük lehe işlemesi icap etse de aleyhe işletildiğinden 30 yılı aşabilir. Böylesi fazladan yatan çok can var. Gerisi 5 yıla kadar ne olacağını şimdiden kestirmek güç olsa da böylesi uygulamalar rutin hale dönüşmüş durumda.
Zamanında Berlin Duvarının yıkılışını TV’den izlemiştim. Buralarda da o duvarın altında kalıp farklı arayışlara gidenler çok olmuştu. Bilinç düzeyi veya çıkarları sosyalizmi duvar simgesiyle özdeşleştirmişti. Evet Almanya’nın birleşmesi gerçekleştiyse de özellikle son on yıllarda kapitalist modernitenin yol açtığı trajediler sonucunda Güney ülkelerinden akın akın göçmenler ‘’umut’’diye Avrupa’ya gider oldu. Senin de dediğin gibi Akdeniz mezarları oluyor. Ulaşanlar da var ama bu kez Almanya’da AFD gibi Avrupa’nın nice ülkesinde yeni dönem Nazileri iktidara gelir oldular. Hepsi de göçmen karşıtlığı, ırkçılıkla palazlanıyor. Öyle anlaşılıyor ki, Almanya’yı da güzel günler beklemiyor. Aydınlıktan, özgürlüklerden, sosyalizmden yana olanlar ve enternasyonalistlerin atomize olmaları ırkçılığın önüne set olamamalarına yol açıyor. Gerçi Fransa’daki Boyun Eğmeyenler önemli bir sonuç alsa da topsullaşmış insanlığı bir arada tutacak gücü ne kadar olur bilinmez. İtalya, Hollanda, Avusturya derken NeoNaziler sanki AB’de blok oluşturacağa benzer. Göçmenlerin vay haline. Yeni dönem Hitlerleri hortladı ne yazık ki…
Ne diyelim, sana ve sizlere kolaylıklar dilerim… Yüreğinin sevdasında özgür yaşam ateşi ve güneş eksik olmasın! Selam, sevgi ve saygılarımı sunar, başarılar ve esenlikler dilerim…
Ayhan Kavak Ereğli – Konya Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu – Mektup Okuma Komisyonu GÖRÜLDÜ
Sabri Çimen Wittlich Cezaevinden yazdı: Dem baş, Kapitalist sistemin engellerini aşıp, yine aynı sistemin karanlık duvarları arasında aşkın mahkumiyetini yaşarken bana ulaşan manevi değeri ölçülemeyen mektubun ve harika doğa fotoğrafların için gelek spas.
Evet hevalim hegomanların ve kurdukları sistemin yapıları, bize karşı her türlü engel ve saldırıda sınır tanımadıklarını hepimiz tarafından bilinmektedir. Dolayısı ile Sümer Tanrı kıralların ve Nemrut’ların, Fravunların günümüzdeki versiyonlarıyla karşı karşıya olduğumuzu tarihsel ve güncel gerçekliğin, tarihsel olarak bu iktidarlara, ırkçı, dinci ve cinsiyetçi zihniyet yapılarına ve çirkin yaşam anlayışlarına karşı verilen özgür yaşam mücadelesi de devam etmektedir.
Sabahın seherinde kuşların ahenkli melodisine anlam vermeyen, Gül renginin güzelliğini görmeyen, Çiçeklerin mis aroma kokusunu almayan, Aydınlıktan korkan, Yeryüzünün altını üstüne getiren, İnsan, Hayvan, Doğa sevgisi olmayan, adeta canavarlaşan bir sistemle kör karanlık bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu bilerek hareket etmemiz gerektiğini düşünenlerdenim. Özellikle bizim yaşadığımız Coğrafya – Dersim eyaletinin, Koçgiri bölgesi bu canavara İttihat – Teraki diktatörlüğüne ve faşizmine ilk isyan eden ve direnenlerdir. Dolayısı ile Koçgiri’de başlayan direniş özgürlük mücadelesiyle devam ediyor. Ama bugün kendisine yabancılaşmış Dersim’lilerle tanışınca yüreğimde duyduğum büyük acının tarifini anlatamam. Tüm olumsuzluklara rağmen, bize güç veren, diri tutan, iradeli kılan, inancı pekiştiren Pir Seyit Rıza’ların, Zarife’lerin, Bese’lerin, Sakine’lerin, Mazlum’ların mücadeleleridir ve bu mücadeleye olan bağlılığımızdır. Hakikat arayışı, en değerli insan faaliyetidir(A. Öcalan) Hakikat mücadelesinin bilinci ve ruhuyla sana ve tüm dostlara selam ve sevgilerimi yolluyorum. Sabri Çimen, 08.10.2024, JVA – Trierer Land Str.64 54516 Wittlich
Hannover Cezaevinden Mehmet Çakas : 18 Ağustos tarihli mektubunu yeni, yani bir buçuk ay sonra aldım. Tüm yoğunluğuna rağmen bu kardeşini ihmal etmeyip güzel satırları ulaştırdığın için tekrardan teşekkürlerimi iletmeliyim. Barselon’dan bir görüntü eklemek de tamamlamış mektubu. Resim çok güzel olduğu gibi seni de iyi gördüm. Belki ülkenin ve iklimin güzelliği yansımıştır.
Bu ara senin gibi yazar bir insan için günde birkaç mektup yazması fazladır. Bence kitabına odaklan. Tabii özellikle memleketteki devrimci yurtsever tutsakları ihmal etmeden. Biz Avrupa’dakiler onlara kıyaslanmıyacak kadar iyi koşullardayız. Bundan sonra senin zamanını fazla almayacağım zaten. Düz bir hesaplama yaparsak, bugün itibariyle 11 Ay, 29 günüm kaldı. 1 yıldan az😊) Sana kendi köyümün gelincik çiçeklerini gönderiyorum. Maalesaf fotoğrafı ben çekmedim. Sanırım 30 yıl oluyor köyümü görmeyeli. İdealist bir Seyyah olarak bir gün kazara yolun düşerse, benim için kokla ülkemdeki o çiçekleri.
Tekrardan teşekkürler, selamlar ve üstün başarılar kardeşim.
Mehmet Çakas, 08.10.2024, Schulenburger Land Str. 145, 30165 Hannover
Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 20.11.2024