Barış

Published on Ağustos 21st, 2025

0

DEM Parti, İstanbul’da kitlesel 1 Eylül mitingine hazırlanıyor

DEM Parti İstanbul, 1 Eylül’de yapacağı büyük bir mitinge hazırlanıyor. Miting öncesinde gezici ses araçları, kültür-sanat etkinlikleri ve sokak forumlarıyla İstanbul halkı hem mitinge çağırılacak hem de halk buluşmaları devam edecek.

Öcalan’ın çağrısının ardından, DEM Parti tarafından yeni sürecin halka anlatılması amacıyla başlatılan toplantı ve etkinlikler tamamlandı. Türkiye ve Bakur’da 2 binden fazla toplantı gerçekleştiren DEM Parti, yeni dönemde mitingler ve çeşitli etkinliklere hazırlanıyor.

İstanbul’daki ilk miting ise, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yapılacak. DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Çınar Altan, İstanbul’da düzenlenecek 1 Eylül mitingiyle ilgili çalışmalarını ANF’ye anlattı.

‘TALEPLERİNİ ANLATAN, BARIŞI İÇSELLEŞTİREN BİR KİTLE İLE MİTİNG YAPACAĞIZ’

DEM Parti’nin bugüne kadar miting yapmamasının özel bir nedeni olmadığını, sürece dair bazı konuların olgunlaşmasının daha önemli olduğunu belirten Çınar Altan, özellikle Kürt halkında geçmişte yaşanmış durumlar nedeniyle bir ‘bekle-gör’ yaklaşımının oluştuğunu ifade etti. Altan, sözlerine şöyle devam etti:

“DEM Parti’nin bugüne kadar miting yapmaması özel bir tercih değil. Bu sürece dair yaptığımız bütün çalışmaları, ‘Buna göre bir şey olgunlaşıyor mu?’ gibi sorularla birlikte yaptık. Şunu net bir biçimde ortaya koymamız gerekiyor: DEM Parti kitlesi, son 10 yıldır yürüttüğü her mücadelede çok büyük bir baskıyla karşılık gören ve bunun için çok büyük bedeller ödeyen bir partidir.

Dolayısıyla geniş anlamda mitingler olur veya sokakta sesini duyurmaya yönelik yürütülecek tüm çalışmalara dair elbette ki şu gerçeği söyleyebiliriz: O da kitlemizin bir ‘bekle-gör’ pozisyonunu koruduğudur. Kaygılarını ve ilk aşamada bu pozisyona tutulmalarını, tırnak içerisinde ‘doğal’ görüyoruz.

Nihayetinde şöyle bir hafıza da var: Önceki süreçlere baktığımızda, başarısız olmaları yalnızca DEM Parti’ye değil, Kürt halkı başta olmak üzere bütün devrimcilere ve ezilenlere çok büyük bir bedel olarak geri döndü. Bu hafıza halen diridir. Dolayısıyla sürece dair ‘Süreç biraz olgunlaşsın da o zaman harekete geçelim’ eğiliminin başta gelişmesini bizler doğal görüyoruz.

Ancak bununla uzlaşacak değiliz; bunların her birini tartıştık. Bu halk toplantılarının en büyük kazanımı da belki bu oldu. Bir bekle-gör siyasetini izleyip, bunu hem irili ufaklı buluşmalar hem de geniş kitlesel mitinglerle bağlamamız, sürecin ilerlemesi adına da çok temel bir yerde duruyor. Olgunlaşmamış bir şeyin doğrudan gerçekleşmesi kitlesel bir görüntü vermeye belki yetebilir; ama bunu içselleştirmiş bir bilinç, taleplerini ve özlemlerini iyi bir biçimde formüle eden bir miting, bunu çok daha anlamlı kılacaktır.”

‘GEZİCİ BARIŞ ARAÇLARI, SOKAK FORUMLARI, SANAT ETKİNLİKLERİ İLE 1 EYLÜL’E HAZIRLANACAĞIZ’

Yeni sürece dair ilk büyük mitingin, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle yapılacağını dile getiren Altan, bu mitingin önemli bir döneme denk gelmesinden dolayı uzun süreli bir çalışma ile örgütleneceğini belirtti.

Altan, miting öncesi yapılması planlanan çalışmaları şöyle anlattı.

“Bu sürece dair, sürecin özünü kavramaya yönelik ilk birinci aşamamızı tamamladık diye düşünüyorum. Bunun için İstanbul İl Örgütü olarak önümüzde çok daha önemli ve takvimsel bir dönemecin olduğunu biliyoruz. O da 1 Eylül Dünya Barış Günü’dür. Bu, yalnızca bir güne sıkışmış, her sene tekrar edilen bir kutlama veya miting değil; aylardır pişen sürecin somut olarak en görkemli bir şekilde kendini gerçekleştireceği tarihsel bir momenttir.

Dolayısıyla yalnızca ‘1 Eylül’e gelin, burada Dünya Barış Günü’nde şu kadar kalabalık olalım’ gibi bir kaygıdan ziyade, 1 Eylül’ün anlamını dolduran bir çalışma programladık. İstanbul’un bütün ilçelerinde gezici barış araçlarımız olacak. İstanbul’u üç bölgeye ayırdık ve bu üç bölgede araçlarımızla birlikte ilçelerin merkezlerine, parklarına ve meydanlarına giderek bu gezici araçlarımızı oraya çekeceğiz.

Öncelikle şunu yapacağız: Halk toplantılarına çağırdığımız kitlelerden ziyade, bu sefer biz onlara gideceğiz. Mahalle aralarına, meydanlara ve küçük yerler de dahil olmak üzere giderek, bu sürecin kendi dilini aktarmak ve tartışmak istediğimiz sokak forumlarının olacağı gezici çalışmalarımız olacak.

Bu çalışmaları aynı zamanda kültür ve sanat etkinlikleri ile taçlandıracağımız, mahallelerin barışın odak noktası olacağı bir çalışma yürüteceğiz. Bu etkinlikleri en az altı noktada yapmayı planlıyoruz. Bunların da yüzünü döneceği yer, 1 Eylül olacak.”

‘HEDEFİMİZ, DEM PARTİ KİTLESİ DIŞINDAKİ KİTLENİN DE 1 EYLÜL’E GELMESİ VE BARIŞI SAHİPLENMESİ’

DEM Parti kitlesinin süreci zaten sahiplendiği söyleyen Altan, DEM Parti dışında olanların da süreci sahiplenmesinin sağlanması gerektiğini vurgulayarak, 1 Eylül çalışmalarında onlara dikkat edileceğini ve katılımları için çalışmalar yapılacağını belirtti:

“Şunu sağlamamız çok önemli: Evet, DEM Parti kitlesi bu süreci sahipleniyor; ama mesela bir Türk emekçi 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine gelip, kendi sınıfsal çelişkisinin içerisinde barışın ne anlam ifade ettiğini formüle ediyorsa, bu bizim için çok büyük bir başarıdır. İşte bu gezici platformlarda bunları sağlayacağız.

Alevi toplumu gelecek; barışın garantisi, demokratik ve eşit bir toplumun yaratılması ise, Alevi toplumunun gelip bu barışta kendi çelişkisini, kendi inanç özgürlüğünü savunabileceği platformlara ve bunu göstermeye ihtiyacı var. İşte hem 1 Eylül Dünya Barış Günü bu çerçevede bütün toplumsal dinamiklerin katılacağı bir etkinlik olacak, hem de öncesinde yürüteceğimiz çalışmalarda taleplerini formüle edebilecekleri, tartışabilecekleri ve gösterebilecekleri gezici 1 Eylül buluşmaları olacak. Bunu böyle formüle edeceğiz ve 1 Eylül’de çok görkemli bir şekilde göstermek istiyoruz.”

Kitlesel bir mitingin ve sonrasında yaşanacak toplumsal mücadelenin, kurulan komisyonun doğru çalışması için de önemli olduğunu vurgulayan Çınar Altan, şunlara dikkat çekti:

“Bu çok önemli, çünkü biliyorsunuz bir komisyon kuruldu ve aynı zamanda bu sürecin kendisi İmralı ve devlet arasında devam ediyor. Bunun hukuksal ve siyasal zemininin yaratılması adına komisyon kuruldu; temsilcileri var. Ancak barışın toplumsallaşması böyle bir şey ya da bundan ibaret değil.

Bütün bu farklı kesimler İstanbul açısından şunu gösterebilirse; 1 Eylül’de yüz binlerce kişi gelip barışın bütün sac ayaklarını formüle edip, kitlesel bir biçimde bunu göstermeyi başarırsa, işte o zaman bütün yasal kurumlara yönelik basıncın ve baskının, ona şekil verecek bir öznenin tarih sahnesine çıkmış olduğunu göreceğiz.

Elbette ki bu, yalnızca 1 Eylül’den ibaret olmayacak. Burada taçlandırılan bir gövde, daha sonrasında buradan aldığı moral ve motivasyon ile toplumun diğer yerlerine de bunu taşıracaktır.” (ANF)


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑