Bolşevik Partizan: Derhâl kayıtsız koşulsuz ateşkes!
İsrail Lübnan’dan ve Gazze’den derhâl geri çekilmelidir!
Siyonist İsrail devletinin 7 Ekim 2023’te, Gazze’ye saldırı ile başlattığı, 1 Ekim 2024’ten itibaren Lübnan’a karşı kara saldırısı ile genişlettiği hunhar savaş sonucu Ortadoğu bir kan deryası. İsrail devletinin bu yeni saldırı savaşı iki cephede birden bütün şiddetiyle sürüyor.
Hamas’ın İsrail yerleşim birimlerine saldırısının üzerinden bir yıl geçti. Bu bir yıl içinde Hamas saldırılarını fırsat bilip Gazze’ye saldıran İsrail binlerce Filistinliyi katletti, on binlercesini yaraladı, milyonlarca Filistinliyi yerinden yurdundan sürdü. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre; 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 41 bin 615 kişi, Batı Şeria’da ise 693 kişi öldürüldü. Gazze’de 97 bini aşkın kişi, Batı Şeria’da ise 550 kişi yaralandı. Siyonist barbarların bombardımanı sonucu yerle bir olan binaların altında kaç cesedin olduğu bilinmiyor. Hayatını kaybedenlerin çoğu kadın ve çocuk. Gazze’de taş üstünde taş bırakılmadı. Sağlık kuruluşlarının bombalanması sonucu birçok hastane devre dışı kaldı. Bu bilançonun sürekli değiştiğinin bilincinde olunmalıdır.
Gazze’de Filistinlilere soykırım uygulayan siyonist İsrail devleti, hem cephe gerisini sağlama almak ve hem de İran’ın savaşa dâhil olmasını sağlamak için İran’ın bölgedeki en güçlü örgütlerinden olan ve Lübnan’da “devlet içinde devlet” olan Hizbullah’a yönelik saldırılarını da artırmaya başladı.
17-18 Eylül 2024’te, Hizbullah tarafından kullanılması planlanan binlerce çağrı cihazı ve yüzlerce telsiz, İsrail’in saldırısı sonucu Lübnan ve Suriye’de eş zamanlı olarak patladı. Aralarında en az 12 sivilin de bulunduğu 42 kişi yaşamını yitirdi. Binlerce kişi yaralandı. 20 Eylül’de, Beyrut ’ta Hizbullah’ın komutanları toplantı hâlindeyken bombalanıp katledildiler. Komuta kademesinin iki numaralı ismi İbrahim Akil ve Rıdvan biriminin 15 komutanı yaşamını yitirdi. Bu, Hizbullah’ın tek seferde verdiği en büyük kayıplar olarak kayda geçti. Toplam ölü sayısı sivillerle birlikte 50’yi aştı. 27 Eylül gecesi Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah ağır bombardıman sonucu öldürüldü.
Bu saldırılar üzerine İran’ın nasıl tavır takınacağı konuşulmaya başlandı. 1 Ekim akşam saatlerinde ABD haber siteleri istihbarat kaynaklarına dayanarak İran’ın “birkaç saat içinde” İsrail’e bir füze saldırısı başlatacağını duyurmaya başladılar. İlginç olan İran füzelerinin tipleri, yaklaşık sayıları, İsrail’deki muhtemel hedefleri ve İsrail’in buna yanıt olarak İran’ın nükleer santralleri dâhil hangi hedeflerini vuracağı ayrıntıları da yer alıyordu. 1 Ekim gece saatlerinde, İran, İsrail’i yaklaşık 180 güdümlü füzeyle vurdu. İran Devrim Muhafızları, İsmail Haniye, Hasan Nasrallah ve Tuğgeneral Nilforushan’ın öldürülmesi üzerine işgal altındaki toprakların kalbini hedef aldıklarını açıkladı. Ayrıca siyonist rejimin, İran’ın operasyonlarına tepki vermesi durumunda daha ağır cevap vereceklerini belirttiler. “Demir kubbe”nin önleyemediği füzelerin hedeflere çarpan görüntüleri kameralara yansıdı. İsrail güvenlik kabinesi acilen toplandı. İsrail ordusu İran’a vereceği yanıtın bütün Ortadoğu’dan görüleceğini duyurdu. Batılı emperyalistler de, İran’a nasıl bir yanıt verilmesi gerektiği üzerine pazarlıklar yapıyor.
Siyonist devlet, Lübnan’a başlattığı kara harekâtında Hizbullah’ın direnişini kıramadı. Kayıp veren siyonistler hava harekâtlarını yoğunlaştırdılar. Sadece Beyrut ’un Güney mahallelerinde değil, Lübnan’ın farklı yerlerinde ve ilk kez Lübnan’ın kuzeyinde de ağır bombardıman devam ediyor. Lübnan’da sivil yaşamı ve ekonomik alt yapı hedef alınıyor. Binalar, evler, mahalleler, Hizbullah militanları, Hizbullah’ın füze rampaları var denilerek bombalanıyor.
Suriye iç savaşından kaçarak Lübnan’a sığınan mülteciler tekrar Suriye’ye gitmek zorunda bırakılıyor. Siyonist barbarların Lübnan’a saldırılarında şimdiye kadar binlerce kişi öldü ve ölümler artarak devam ediyor.
İran ile İsrail arasındaki mesaj savaşları da devam ediyor. İsrail ile ABD arasında İran’da vurulacak hedefler ve kapsamı konusunda pazarlıklar sürüyor. İsrail barbarları, İran’da vurulacak hedefler konusunda hazırlık yaptıklarını açıklıyor. İsrail medyasına göre, hedef seçiminde petrol tesisleri öne çıkıyor. İran, İsrail’e yanıt verirse İsrail’in de bu kez nükleer tesislere saldıracağı yazılıp çiziliyor. Biden nükleer ve petrol tesislerine saldırıyı doğru görmediğini açıklıyor. Molla rejimi de İsrail’in İran’ın enerji tesislerine saldırması hâlinde İran’ın da misliyle İsrail’in enerji ve gaz tesislerini hedef alacağını vurguluyor.
Bölgesel savaşta bir basamak daha yukarı çıkıldı. İran anda savaş istemediğini açıklıyor. Netanyahu, İran halkına seslenip yakında sizi “özgürleştireceğiz” diyor! ABD emperyalistleri de güya İran ile savaş istemediklerini açıklıyor. Batılı emperyalistler, Siyonist barbarlığa kol kanat geriyor. Siyonistlerin barbarlığı “İsrail’in kendini savunma eylemi” olarak değerlendiriliyor! Batılı emperyalist güçler (ABD, İngiltere, Fransa), İsrail’i koruma maskesi adı altında Kızıl Deniz, Doğu Akdeniz’e yığınak yapıyor. ABD Yemen’de Husilerin üslerini bombalıyor.
Siyonist barbarların amacı, kendileri için en tehlikeli gördüğü örgütlenmeleri çökertmektir. İsrail Ortadoğu’da, İsrail’in devlet olarak yaşama hakkını tanımayan hiçbir örgütlenmeye hayat hakkı tanımama siyasetini uyguluyor. Bunun için her türlü aracı kullanmaya, en barbar eylemleri yapmaya devam ediyor.
Ortadoğu’da yürüyen ve genişleme tehlikesini içinde barındıran savaş, emperyalistler arası yeniden paylaşım dalaşının bir parçasıdır. Ortadoğu savaşı, Batılı emperyalistler açısından “güvenilmez” rejimleri “demokrasi”, “insan hakları”, “batının yüce insani değerleri” vb. adına devirip, Ortadoğu’da Batılı emperyalist güçlerin egemenliğini kurmak ve pekiştirmek için yürütülmektedir.
Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim Meclis açılışında İsrail’in gözünü Anadolu’ya diktiğini söyledi. Benzer görüşleri bir gün önce Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da söylemişti. T.C. devleti, cephe gerisini sağlama alma, saldırgan milliyetçiliği daha da yükseltmek için İsrail’in gözünü Anadolu’ya diktiği söylemlerini kullanıyor. AKP/MHP sözcüleri, İsrail’e veryansın ederken diğer yandan ticaret hız kesmeden devam ediyor. Bakü-Ceyhan petrolü gemilerle Yunanistan üzerinden İsrail’e taşınıyor. Gerçekte bunlar ne Filistin halkının ne de Lübnan halklarının dostu değildir. Çünkü Türk devleti, Kürtlere ve diğer bölge halklarına karşı siyonistlerin barbar savaş yöntemlerini aynen uygulamaktadır.
Ortadoğu’da süren savaş iki yanlı haksız savaştır. Batılı emperyalistlerin desteklediği siyonist İsrail bir yandan Filistinlilere soykırım uygulamakta, diğer taraftan atom silahına sahip bölgesel bir güç olmak isteyen ve Batılı emperyalist güçlerin istemi dışında hareket eden ve Batılı büyük emperyalist güçler tarafından yıkılması hesapları yapılan İran’ın savaş içine çekilmesi görevini üzerlenmiş durumdadır. İsrail’in İran’ın Hizbullah gibi bölgedeki uydu örgütlerine saldırısının temelinde bu vardır.
Batılı emperyalist güçlerin kendi çıkarları temelinde Ortadoğu’yu dizayn etme ve bunun için Siyonist İsrail devleti üzerinden sürdürdüğü savaşa, saldırılara karşı Hizbullah ve Hamas gibi dinci örgütler direniş göstermektedir.
Bu örgütlerden Hamas Filistin’de İslam devleti kurmak için savaşan bir örgüttür. Hizbullah dinci faşist İran devletinin uzantısı olarak bölgede Şii İslam’ın yayılması için uğraşmaktadır.
Hamas, Hizbullah, İslami Cihad gibi örgütlerin anda Batılı emperyalist güçlere karşı direnişlerinden bu hareketlerin anti-emperyalist ya da devrimci örgütler oldukları sonucu çıkarılamaz. Bu örgütler İslamcı faşist karakterde olan anti-semitist örgütlerdir. Bu örgütler Batılı emperyalist güçlere karşıdır ve ama diğer taraftan bölgedeki diğer emperyalist güçlerin, (Rus ve Çin emperyalizminin) bölgesel gerici devletlerin uzantıları olarak hareket etmektedirler.
Somut olarak ama anda Gazze ve Lübnan’da, Hamas ve Hizbullah gibi örgütlerin, işgalci siyonist İsrail devletine karşı mücadeleleri haklıdır. Biz sadece bu örgütlerin işgale karşı olan mücadelelerinin haklı yanını destekliyoruz. İşgale karşı mücadelenin haklı olduğunu söylerken ve bunu desteklerken, aynı zamanda bu örgütlerin gerçekte anti-emperyalist ve devrimci örgütler değil, İslamcı faşist örgütler olduğunu, bunlara desteğimizin yalnızca işgale karşı mücadeleyle sınırlı olduğunu belirtiyoruz.
Bugün Ortadoğu’da gerici/emperyalist savaş barbarlığı yaşanıyor. Bu barbar savaşta, uzun vadede Siyonist İsrail ve Batılı emperyalistler hedeflerine varamayacaklardır. Derhâl ve kayıtsız koşulsuz ateşkes! İsrail, Lübnan, Suriye, Yemen, İran ve Gazze’ye karşı saldırılarını derhâl durdurmalı, askerlerini işgal bölgelerinden geri çekmelidir. İsrail, Filistin ve Lübnan’da, barbar savaşı önleyecek tek ve kalıcı çözüm bu ülkelerde yapılacak devrimlerdir. Bugünkü durumda ufukta devrimler görünmediğine göre, geçici de olsa ateşkes ve savaşın durmasının talep edilmesi doğrudur.
5 Ekim 2024

























































