Sömürgecilik

Published on Eylül 12th, 2025

0

Ankara Suriye’nin mezarını kazıyor


•Suriye Kürtlerinin üzerinde büyük bir tehdit ve tehlike var. Özerk Yönetim çökertilmek isteniyor. Arap, Asuri-Süryani, Kürt bütün dini ve etnik topluluklar, Arap-Kürt birliği tehdit altındadır.
•Bir yandan HTŞ bölgenin çevresini kuşatıyor, aşiretleri Türkiye’yle beraber kışkırtıp harekete geçirmeye çalışıyor. Diğer yandan da SMO denen Türkiye’nin yanındaki çeteler hareketlendiriliyor.

REWŞAN DENİZ – Yeni Özgür Politika

Türkiye’nin Suriye’de Kürtleri HTŞ’ye ezdirmek istediğine dikkat çeken Kürt siyasetçi Muzaffer Ayata, “Suriye Kürtlerinin üzerinde büyük bir tehdit ve tehlike var. Özerk Yönetim çökertilmek isteniyor. Arap, Asuri-Süryani, Kürt bütün dini ve etnik topluluklar, Arap-Kürt birliği tehdit altındadır” dedi.

“Suriye’de Kürtleri katlederken Türkiye’deki Kürtlerle nasıl kardeş olacaksın” diye soran Ayata, Ankara ve Şam’ın Kürtlere yönelik saldırı ve katliam hazırlığı yaptığını ifade etti. “Ankara Suriye’nin mezarını kazıyor” diyen Ayata, sorularımızı yanıtladı.

HTŞ/ foto:AFP

Yakın zamanda Türkiye’nin baskıları sonucu HTŞ Paris’teki görüşmelere katılmadı. Kısa bir süre önce de HTŞ, Rusya’ya bir heyet gönderdi. Bu yoğunlaşan diplomatik trafiği nasıl yorumluyorsunuz?

Bütün devletlerle yaptıkları görüşme ve pazarlıklarda sürekli PKK, sürekli ‘terör’ ve ‘bölücülük’ var, ‘biz NATO üyesiyiz’, Amerika’yla stratejik ortağız’ diyorlar. Herkesle, Ruslarla, Astana süreci diye bir Kürt karşıtı cephe oluşturdular. İran’ı, Rusya’yı da buna kattılar. Suriye’nin birlik bütünlüğünü savunuyoruz dediler. Suriye’nin birlik bütünlüğünü yıkan güçlerin başını Türkiye çekti. Zaten ordusu Suriye’deydi. İdlib’i, HTŞ-El-Kaide’yi güvenliğe alan, savunan Türkiye’ydi. Sonunda Suriye rejimini yıkmada esaslı bir rol oynadı. Rusya da perişan oldu. İran da buradan süpürüldü. İran, Rusya bundan bir hayır görmedi. Şimdi HTŞ zorlanınca, Amerika, İngiltere, Fransa, özerk bölgeyle arabulucu olunca, Türkiye Paris’teki görüşmeleri iptal ettirdi. HTŞ’yi görüşmelerden çekti. HTŞ fazla sıkıştı diye gidip Rusya’dan randevu aldı. HTŞ’yi Rusya’ya götürdü, Ruslarla görüştürdü. İsrail, Amerika karşısında Rusya’yı bir denge unsuru olarak kullanmak istedi. Çünkü Rusya’nın Suriye’de üsleri vardı. Suriye’de kalmak istiyordu. Türkiye bunu biliyordu. Tek taraflı baskı altında kalmasın diye HTŞ’yle Rusya kartını oynayacaklar. BAAS rejimi yıkıldığında Türkiye’yi yönetenler aslında çok neşeliydi, çocuklar gibi şendiler. Rusya gitti, İran gitti, BAAS çöktü. Özerk Yönetim, Kürtler ne yapacak, nereye kaçacak? İşleri bitti. Temizliyoruz, bitiriyoruz havalarına girdiler. Ama bölgede İsrail öne çıkınca bu defa ürktüler. Şimdi İsrail, Türkiye’nin Suriye’de egemenlik kurmasına engel olmak istiyor.

İsrail biliniyor, Hamas’a başlattığı eylemler sonrası ağır bir yıkım hareketi uyguladı. Arkasından Hizbullah’ı çökertti. BAAS rejiminin yıkılmasında büyük rol oynadı. İran ve Hizbullah güçlerini vurdu. Böyle bir durumda Suriye’yi Türkiye’nin denetimine bırakır mı? Ya da HTŞ-El-Kaide, El Nusra, DAİŞ zihniyetli bir gücü Suriye’de hakim kılar mı? İslam’ı ve Arap milliyetçiliğini kullanan bir gücü, kendisi için tehdit görmez mi? Niye İbrahim anlaşmasını Araplarla imzalıyor? Arap ve İslam dünyasının içinde kuşatılmış bir ada gibi kendisini hep tehdit içinde, tehlikede gördü. Bundan kurtulmak istiyor. Türkiye’nin destek verdiği HTŞ, en gerici zihniyete sahip. Yahudi düşmanlığı dersen diz boyu, dincilik, mezhepçilik, anti-demokratiklik dersen öyle. HTŞ, hukuk, savaş kuralları tanımadı. İşte onun için İsrail, Türkiye’nin yerleşeceği olası üsleri vurdu. Suriye’nin askeri altyapısını tahrip etti ve Suriye’nin güneyini silahsız bölge ilan etti. İsrail, HTŞ yönetimiyle eğer bir ateşkes yapar ya da çatışmasızlık ortamı yaratırsa, bunun temel maddelerinden biri, kırmızı çizgi dedikleri, Türkiye’nin Suriye’de askeri üsleri olmayacak, Suriye’de etkili füze sistemleri, hava savunma güçleri olmayacak. Yani İsrail’in güvenliği için tehdit oluşturacak bir yapılanmaya izin vermeyecek. 

Türkiye’nin bu bağlamda Kürtlere İsrail’le işbirliği yaptığı iddiasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye velvele yapıyor: Kürtler, İsrail ile görüşüyor! Kürtleri, Selahattin Eyyubi’nin torunlarını İsrail’in askeri yapacaklar, diyor. İnsanda utanma, arlanma olmazsa böyle saptırmalara gider. Dilin kemiği yok. Her şeyi söyleyebiliyorlar. Her gün kendisi, herkesle görüşüyor. Kürtleri ezmek için DAİŞ’le ittifak yaptı, El Nusra ile ittifak yaptı, hala da yapıyor. NATO’yla da yaptı, İran’la, Rusya’yla yaptı, Arap ülkeleriyle yapıyor. İşbirlikçi Kürtlerle yaptı. Daha dünyada Kürtlere kimse bir selam vermemişken, dünyanın en büyük suçlusu ilan ediyorlar. Peki sen Kürtleri kucakladın mı, sahiplendin mi? Kürtler başka kapıya gitmesin, ”Yüzünü Şam’a Ankara’ya dönenler kazanır yoksa kaybederler” deniyor. Ankara’nın kapısını Kürtlere hiç açtın mı? Colani’yi o kadar kucaklayacağınıza bir de QSD komutanlarını, özerk yönetim yöneticilerini kucaklasaydın. Ama daha demokratik, daha özgürlükçü, toplumsal eşitliği savunan, daha insani değer yargılarına sahip, her yönüyle Türkiye’yle ortaklaşmaya da, komşu olmaya da açık bir gücü tepeliyorsun, elindeki çetelere ezdiriyorsun. Dünyadan devşirilmiş katil sürülerine katlettiriyorsun. Ben seni yok ederim, ezerim, dağıtırım, teslim alırım, malını talan ederim, etnik temizlik uygularım ama sen buna şükret! Buna itiraz etme. Diplomasi yapma. Destek arama diyorsun. Türkiye’de tam olarak nüfusu bilinmiyor ama 20 ile 30 milyon arası Kürt var.

Foto:AFP

Peki bu kadar Kürt’ü neden kendine düşman ediyor?

Şimdi Suriye’de Kürtleri katlederken Türkiye’deki Kürtlerle nasıl kardeş olacaksın? Sıkıştıklarında bütün Kürtlerle kavgalı değiliz, Kürtler kardeşimiz diyor. Ama Kürtlerin, kardeşinin bir evi ve dili olmasın, bir şehrini yönetmesin, bir köyünü yönetmesin diyorsun. Bu nasıl kardeşliktir? 200-300 bin Kıbrıs Türk’ü için devlet kurdurdun. Küçük bir adayı böldün, işgal ettin, bütün dünyaya rağmen mutlaka devlet olacak, diyorsun. Soydaşız, Türklere sahip çıkarız, diyorsun. Madem Kürtler de kardeşindir o zaman sahip çık. Ama Kürtleri HTŞ’ye ezdirmek istiyor. HTŞ’nin boyunduruğuna almak istiyor. İnanılmaz bir şey, akıl tutulması. Kürtler 50 yıldır savaşıyorlar, bedel ödüyorlar. Sadece Suriye’de son 14 yıl içinde 14 bin civarında şehit verdiler. Ağır yıkımlara uğradılar, bir o kadar sakat, yaralı var. Bütün bunların üzerine bir bardak su iç deniyor! HTŞ’nin kurduğu devletin eli altında yaşa diyorsun. Kürtler hep başkasının yönetmesi için yaratılmış bir topluluk mu? Niye kendisi kendini yönetmesin?

Size göre bu durumda bölgedeki ilerici güçlerin nasıl hareket etmesi gerekiyor?

Evet, Suriye’de böyle ağır sorunlar, felaket senaryoları var. Bunu dünyadaki bütün Kürtlerin, aydın, demokratik, demokrasiden yana güçlerin, özellikle kadın hareketlerinin bilmesi gerekir.Suriye Kürtlerinin üzerinde büyük bir tehdit ve tehlike var. Özerk Yönetim çökertilmek isteniyor. Arap, Asuri-Süryani, Kürt bütün dini ve etnik topluluklar, Arap-Kürt birliği tehdit altındadır.Yekpare, tekçi, bir mezhebe dayalı karanlık faşist bir Suriye yaratılmak isteniyor. Türkiye sadece Kürtlere kötülük yapmıyor, bütün Suriye’yi karanlığa gömüyor. Ellerini kılıca atmışlar, ya keseriz ya teslim olun diyorlar.

Foto:AFP

ABD, İngiltere ve Fransa gibi güçlerin Suriye için ne gibi bir ajandası var bölge için?

Öncelikle Amerika’nın demokratik bir Suriye derdi yok. Büyük oranda Ortadoğu’ya hakim oldu. İngiltere ile ortaklaşıyor. İngiltere, Ortadoğu’daki gericiliği besleyen güçtür. Böyle bir siyaset tarzı var. Sözde İngiltere’de İşçi Partisi iktidardadır. Ama Ortadoğu’da en gerici ilişkileri sürdüren de İngiltere’dir. Fransa biraz daha demokratik Suriye’den yanadır. Ortadoğu’da ne kadar etkili olur, pek bilinmez. Esas politikalarda etkili olan İngiltere’dir. Güç olarak da Amerika’dır. Trump’ın gerçekten demokrasi diye bir derdi yoktur. Her an her kararı verebiliyor. Bir çırpıda Colani’yi Arabistan’a götürdü. ABD kongresinin ve diğer çevrelerin endişeleri var. İran zaten bölgeden sürüldü. Aleviler yurt dışında bir siyasi oluşum, birlik kurduklarını açıkladılar. Ne kadar etkili olur bilinmiyor. Ama Suriye’de örgütlü olan güçler içinde, bütün Suriye’yi kucaklayacak demokratik bir projeye sahip kadın özgürlükçü, halklarla çoğulculuk içinde yaşamayı başaran özerk bölgenin yarattığı modeldir. Özerk bölge de şu anda dediğimiz gibi büyük bir tehdit altında. Bir yandan HTŞ bölgenin çevresini kuşatıyor, aşiretleri Türkiye’yle beraber kışkırtıp harekete geçirmeye çalışıyor. Diğer yandan da SMO denen Türkiye’nin yanındaki çeteler hareketlendiriliyor. Yoğun bir dezenformasyon, karalama, psikolojik savaş var. İstihbarat çalışmaları çok yönlü yürütülüyor. Şu anda Suriye’de büyük saldırı ve katliam olasılığı da var. Böyle bir tehlike var, bu bir propaganda değil. Pratik sahada bunun hazırlıkları var.

Batılı, etkili güçler eğer ciddi olursa bir yerde bunu frenleyebilir. Zaten QSD, Özerk Yönetim, Şam’la diyalog içinde, görüşerek sorunlarını çözmek istiyor. Bunun tersine söylenenlerin hepsi kara propaganda, psikolojik savaş harekatlarıdır. Bunun merkezi Ankara ve Şam’dır. Erdoğan diyor ya, yüzünüzü Ankara, Şam’a çevirin. Ama orada mezar kazılıyor. Suriye’nin mezarı kazılıyor. Mesela sadece Kürt katliamı, Kürtler üzerindeki tehdit değil. Bütün Suriye üzerinde bir tehdit var. Denilen, ya HTŞ egemenliğini, diktatörlüğünü kabul edeceksiniz, ya da Alevilerin, Dürzilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelir. Kürtler zaten sürekli kılıçla, askeri operasyonlarla tehdit ediliyor. Bu tehdit sadece Suriye Kürtlerine değil, Irak, Türkiye, İran dahil bütün Kürt dünyasına dönük bir tehdittir. Hiçbir yerde Kürtlerin irade olmasını, kendilerini yönetmesini, hak hukuk sahibi olmasını istemiyorlar. Bunun Türkiye için kötü örnek olacağını varsayıyorlar. O kadar zıvanadan çıkmışlar ki, yüz yıldır bu propaganda ile beyinleri o kadar kireçlenmiş ki, Kürtler özgür olunca, demokratik bir ortamda yaşayınca Türkiye yok olacakmış! Halbuki Türkiye daha fazla garantiye alınır. Türkiye’de demokrasinin önü açılır, kalıcı bir barış ve istikrara kavuşur.

Öte yandan CHP’ye dönük siyasi operasyonlar devam ediyor. Sizce Erdoğan ne yapmak istiyor?

Türkiye silah sanayine, silahlanmaya ağırlık vermiş durumda. Erdoğan hem çevresini, ailelerini zengin ediyor hem de Türk halkını militarize ederek iktidarını sürdürmek istiyor. Bir yandan CHP’yi baskılıyor. Muhalefeti çalışmaz, işlemez hale getirmek istiyor. Bir yandan da Kürtlerle CHP’yi birbirinden uzaklaştırmayı, muhalefeti etkisizleştirmeyi hedefliyor. PKK’yi de Kürt-Türk kardeşliği adına kendince devre dışı bırakıp siyaset arenasında elde ettiği avantajla seçime gidip, “ben terörsüz Türkiye’yi yarattım’’ deyip ikinci Atatürk olmak istiyor. “Kimsenin yapamadığını ben yaptım. PKK’yi baskıladım. Silah bıraktıracak noktaya getirdim’’ deyip, kendini yeniden seçtirmek istiyor. Eğer gerçekten Kürt-Türk birliğini yaratmak, Türkiye’yi bu sorundan kurtarmak, iç istikrara kavuşturmak, ekonomik kaynaklarını kalkınmaya harcamak ise o zaman niye Suriye’de bu kadar karıştırma, tehdit, kuşatma? Neden HTŞ’yi Kürtlere tercih ediyor? Bunu bütün Türkiye’nin aydınları ve politikacılarının sorgulaması gerekir. Türkiye neden bu kadar HTŞ’ye sarılmış? Hangi değerleri ortak? Hangi değerlerde, stratejik noktada buluşabilir? Ama Kürtler Türkiye’yle her zaman ortaklaşabilecek bir güç. Özellikle Suriye’deki Kürtler çoğu Kuzey’den gelmiş. Çok yakın ilişkileri olmuş. Türkiye’deki kardeşleşme, direkt Suriye’deki kardeşleşmeyi de getirir. Örneğin Suriye’deki Kürtler, PKK’nin silahlı mücadelesinin varlığını sonlandırmaktan rahatsız oldular mı? Yok. Türk düşmanlıkları var mı? Yok. Ama Türkiye bile isteye düşmanlığı körüklüyor. Kürtleri kendinden uzaklaştırıyor. Kürtleri etkisizleştirerek, güçsüzleştirerek, tırnaklarını, dişlerini sökerek başkalarının egemenliği altına sokmak istiyor. Bu bütün Ortadoğu için büyük bir kötülüktür. Demokratik bir Türkiye bütün Ortadoğu’yu etkiler, demokratik bir Suriye bütün Arap dünyasını etkiler.

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑