Kitap

Published on Aralık 14th, 2025

0

Ali Arayıcı’nın yeni kitabı “Küba Sosyalist Devrimi – Dünyadaki Yansımaları” çıktı!


Avrupa Demokrat yazarlarından da olan Prof. Dr. Ali Arayıcı’nın « La révolution socialiste de Cuba- Répercussion dans le monde- Küba Sosyalist Devrimi-Dünyadaki yansımaları- başlığını taşıyan yeni kitabı; geçtiğimiz kasım ayında Paris’te Le Lys Bleu yayınevi tarafından yayınlandı.

Özgür Yılmaz, Araştırmacı

Bundan birkaç yıl önce de, Küba ile ilgili «Küba devrimi ve sosyalizm» ve «Küba’da Raul Castro, sonrası ve insan manzaraları» başlıklı kitapları; 2023’te İstanbul’da Günce yayınevi tarafından yayınlanmıştı.

            Kitabında, 1789’daki Fransız Burjuva Devrimi’nin özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkelerini egemen kılmak isteyen bir çağın başlangıcı olduğu gibi önemli bir konuya da işaret ediyor. Daha sonrada burjuva sınıfına karşı savaşımda, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde Karl Marx ve Friedrich Engels’te; Fransız Burjuva Devrimi’nden etkilendiğini dile getiriyor.

            Ali Arayıcı, «bu devrimin etkileri ve ideolojisiyle Vladimir Ilitch Lenin önderliğinde gerçekleşen 17 Ekim Devrimi’ni; Mustafa Kemal’in önderliğinde gerçekleşen Ulusal Bağımsızlık ve Özgürlük Savaşını da büyük oranda etkiledi» diyor. Ayrıca, bu devrimin «ikinci dünya savaşı” sonrasından bugüne kadarki dönemde emperyalizmin ve faşizmin sömürüsüne karşı savaşan, ulusal bağımsızlık savaşı ve sosyalist devrimlere de hep yön vererek esin kaynağı olduğunu belirtiyor.

            DEVRİMİN ÖNEMLİ FİGÜRLERİ

            Kitabında Ali Arayıcı, devrimin önder liderleri Fidel Castro, Che Guevara ve arkadaşlarının; Vladimir Ilitch Lenin liderliğinde gerçekleşen 17 Ekim Devrimi ile Mustafa Kemal liderliğinde gerçekleşen Ulusal Bağımsızlık ve Özgürlük Savaşından etkilendiğini söylüyor. Sosyalist Devrimin 1953’te başlayıp 1 Ocak 1959’da Amerikancı faşist diktatör Fulgencio Batista rejiminin, devrilmesine ve Küba Sosyalist Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar olan döneme vurgu yapıyor.

            Küba Sosyalist Devrimi’nin bu iki figürünün, 8 Temmuz 1955’te Meksika’nın başkenti Mexico City’de bir araya geldiğini söyleyen yazar, «tanışmaları sırasında, aralarında büyük bir güven ve dostluk doğdu» diyor. Fidel Castro, yıllar sonra “Che zaten bir Marksisti ve benden daha iyi gelişmiş bir devrimciydi” diyerek bunu kabul ettiğine işaret ediyor.

            Devrim lideri Fidel Castro, Che Guevara, Raul Castro, Camilo Cienfuegos ve arkadaşları tarafından yönetilen 26 Temmuz Hareketi ile birlikte hareket eden devrimciler; 1902 yılından beridir ABD emperyalizminin desteklediği despot ve otoriter faşist diktatör Fulgencio Batista’yı, 1 Ocak 1959’da iktidardan uzaklaştırıncaya kadar savaştı. Ekim 1965’de, bu hareket Sosyalist Devrimin inşasına odaklanarak Küba Komünist Partisi (KKP) haline dönüştü.

            Küba Devriminin, Batı dünyasında zaferle sonuçlanan ilk ulusal özgürlük ve sosyalist bir devrim olduğunu belirten Ali Arayıcı, «Bu devrim, 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren, Latin Amerika’da yaşanan en önemli olaylardan biri, gerilla savaş taktikleri, sosyal yapısının anti-kapitalist dönüşümüne yönelik eylemleri, ABD emperyalizmi ile yüzleşmeye yönelik değişmez dik duruşu; onu ortadan kaldırmaya yönelmesi önemli bir adımdır» diyor.

            Yazar, bu kitabının ulusal kahraman Jose Marti liderliğinde, İspanya sömürgeciliğine karşı verilen ulusal bağımsızlık ve özgürlük savaşıyla başlayarak, 1 Ocak 1959’da, Castro kardeşler, Che Guevara, Camilo Cienfuegos önderliğinde yapılan sosyalist devrimin zaferle sonuçlanmasını; devrim sonrası “yeni bir insan” yaratma” amacıyla uygulanan eğitsel-kültürel politikaları, devrimci diploması, sağlık ve eğitsel alanlarda uluslararası dayanışmayı kapsadığını söylüyor.

            LATİN AMERİKA’DA BİR ÖRNEK

            Ali Arayıcı, bu kitabında Latin Amerika, Afrika ve Asya’da yayılmayı amaç edinmesi bakımından; “örnek” bir devrim olarak siyasi devrim tarihinde yerini aldığını vurguluyor. Böylece, 1960’lı yılların başından itibaren, Küba Sosyalist Devrimi’nin zaferiyle meşrulaştırdığı ideolojik kısıtlamalardan doğan; Latin Amerika’nın kapitalist merkezden bir bölge olarak ele alınmasını mümkün kılan yeni siyasi hareketlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladığını belirtiyor.

            Özellikle 1960’lardan itibaren, birçok Afrika ülkesinde, ulusal kurtuluş ve bağımsızlık süreci başladığını, Küba Devrimi’nin başlangıcı ve zaferi paradoksal olarak az elverişli bir uluslararası senaryoda çerçevelenen devrimci bir sosyal süreç olduğunu söylüyor. Bunun, ABD sermayesinde tekelci kapitalizminin, siyasi ve askeri hegemonyasında ortaya çıktığına işaret ediyor. Devrimden iki yıl sonra Fidel Castro, devrimin Marksist-Leninist karakterini resmen kabul etti.

            ÇİN VE VİETNAM MODELİ

            Ali Arayıcı, devrim lideri Fidel Castro’nun, yerine geçen kardeşi Raul Castro, yeniden yapılanma ve ekonomik “açılım” politikası çerçevesinde; siyasi ve ekonomik alanlarda bazı önemli reformlar yaptığını söylüyor. Raul Castro’nun, ekonomik alanda, Çin ve Vietnam’da uygulanan ekonomik “modeli” örnek alıp özel girişimciliği teşvik eden, yabancı sermayenin ülkeye gelmesine izin veren; sosyalist/kapitalist karışımı, bir ekonomik “modeli” benimsediğini belirtiyor.

            Bu durum, Küba’da “işsizlik, eşitsizlik, yokluk ve yoksulluk gibi birçok sorunları beraberinde getirdiğini” söylüyor. Resmi verilere göre, yaklaşık 700 bin işsiz ve 5 binin üzerinde konutsuz insan vardır. Küba’da yabancı sermayenin yanında, özel sektöründe aktif olarak devreye girmesi sonucunda; çalışanlar arasında ücret eşitsizliği, işsizlik, yoksulluk ve fuhuş olaylarının giderek daha da arttığına” işaret ediyor.

            Son yıllarda, Küba’da düşünce, ifade ve basın özgürlüğü konusunda bazı sorunlar olduğuna işaret eden yazar, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma ve “açılım” politikalarıyla; Sosyalist Devrim’in tüm kazanımlarının birer, birer yok olduğunu ve ülkenin içine düştüğü çıkmazlara açıklık” getiriyor. ABD’nin 63 yıldır uyguladığı ekonomik ambargo ve abluka politikaları, küresel ekonomik kriz nedenlerle, işsizliğin, yoksulluğun ve fuhuş olaylarının arttığını vurguluyor.

            Küba’da işsizlik, yokluk ve yoksulluğun artması ve basit denilebilecek ürünlerin bile bulunmaması önemli bir sorun olduğunu belirten yazar, “2000’li yılların başından itibaren, ülkede uygulanan kapitalist ekonomik politikaların; geniş kitleler ve tüm çalışanlar üzerindeki olumsuz yansımalarına dikkat çekmek ve bu konuda yansıtıcı bigiler” vermek istediğini belirtiyor.

            CHE GUEVARA FAKTÖRÜ

            Bugün, Küba’da pekçok alanlarda sorunlara rağmen, Küba halkının Sosyalist Devrim’e olan inançlarını hâlâ daha koruduklarını söyleyen Ali Arayıcı, devrim lideri Fidel Castro, gerilla komutanı Che Guevara’yı hala daha kalplerinde yaşattıklarını belirtiyor. Bu sevgiyi, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi yürüyüşünde, resmi devlet kurumlarında, 7’den 70’e herkesin evinde Fidel Castro ve Che Guevara’nın; resimlerinin ve posterlerinin asılı olmasında bulmak olanaklıdır.

            Bu Che Guevara ve Fidel sevgisinin, Havana’da ulusal kahraman Jose Marti’nin Anıtkabir’i önündeki, Devrim Meydanı’nda yapılan; 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı töreninde milyonlarca insanın hep birlikte “Yaşasın Fidel! Yaşasın Che Guevara! Yaşasın Küba Devrimi!” diye haykırışlarından da belli olduğunu söylüyor.

            GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARMAK

            Ali Arayıcı, bu kitabı yazmadaki asıl amacının, sadece Küba Sosyalist Devrimi’nin zaferini, dünyadaki yankılarını, gelişme sürecini, dayanışma ve enternasyonalizmin birçok eylemini ve bugüne kadar yapılan çalışmaları açığa çıkartmak olmadığını söylüyor.

            Aynı zamanda, insancıl değerler konusunda eğitimli ve deneyimli bir devrim liderinin (Fidel’in), halkına gereksiz olan şeyleri asla vermeme yeteneğine sahip olduğunu; uzun yıllar ABD’nin uyguladığı ekonomik ambargo ve tümden abluka politikasına, her türlü zorluklara, suikastlara, karşı-devrimci hareketlere rağmen; boyun eğmeksizin ülkesi için, büyük çabalar gösterdiğine vurgu yapmak olduğunu belirtiyor.

            Küba’daki sosyalist devrimin bizi 20. yüzyılı altüst eden bir dönüşümün tam ortasına götürdüğüne işaret eden Ali Arayıcı, 1 Ocak1959’daki zafere giden olayları ayrıntılı bir şekilde anlatarak, Küba’yı şekillendiren ve kaderini yeniden tanımlayan belirleyici figürleri, gizli stratejileri ve meseleleri açıklıyor. Ayrıca, kitap tarihinde ötesine geçiyor: mitleri yıkıyor, unutulmuş gerçekleri gün ışığına çıkarıyor ve bu devrimin küresel etkisine de işaret ediyor.

            Sosyalist Devrim sürecinin öncesinden başlayarak bugüne kadar olan olumlu yada olumsuz gelişmeleri ve çalışmaları yansız ve eleştirel bir bakış açısıyla ele alıyor. Devrim ile ilgili körü körüne olan övgüler ve haksız eleştirilerin ardından, gizli kalan bazı gerçeklere açıklık getiriyor. Devrimde temel ilke olarak kabul edilen veya düşünülebilen konuları ayrıntılı olarak irdeliyor, yansıtıcı ve aydınlatıcı bilgiler ile tartışmayı teşvik ediyor”.


La révolution socialiste de Cuba- Répercussion dans le monde-

Le Lys Bleu, Paris, Kasım 2025, 438 pages, 28,00 euros

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑