Kitap

Published on Kasım 14th, 2025

0

Adalet uğruna efsaneleşen bir Can: Baba Kali (Kali Durmuş) anısına | Munzur Cömert


14 Kasım 1959’da Şah Hüseyin Beyler’in Zulmüne Karşı Direnen Baba Kali’yi Şahadetinin 66. Yılında (14.11.2025) Saygıyla Anıyoruz.

Kızılbel’in sarp coğrafyasında, yalnızca bir Kureyşan Ocağı mensubu ve Fem köyü muhtarı olmanın ötesinde, toplumsal vicdanın sesi olarak yükselen bir isim vardı: Baba Kali. O, hayatını, halkın onurunu ve toprağının hakkını savunmaya adamış, Mirler’in kibirli ve zorba düzenine karşı sarsılmaz bir direnişin sembolü olmuştur.

Baba Kali’yi efsaneleştiren şey, siyasi bir hedef ya da iktidar arayışı değil; tamamen insani ve vicdani bir tepkiydi. Onun mücadelesi, manevi rehberi olan Hızır ve Düzgün’e olan derin bağlılığından, darda kalanlara yardım etme ve haksızlığa karşı durma inancından besleniyordu.

Baba Kali’nin direnişi, Dersim’in bu bölgesini sarsan şu temel sorularla somutlandı:

“Senin neden 300 köyün var da benim neden yok?”

“Sen neden şu dağa taşa benim diyorsun?”, “Sen bunları nereden aldın?”

Bu sorular, basit bir köylünün haksızlığa, eşitsizliğe ve tapusuz araziler üzerinden sömürülen halkın hakkına sahip çıkma mücadelesinin haklı öfkesini yansıtıyordu. Onun amacı, Mirler’in keyfi “icar” adı altındaki sömürüsüne son vermek ve nesiller boyu bu toprakları ekip biçen köylülerin tapularını almasını sağlamaktı.

Baba Kali, Şah Hüseyin Beyler’i “ağa kisvesi altında en büyük haydut çetesi” olarak tanımlamıştır. Bu çete, hazine arazilerini ve köylü topraklarını gasbederek tapulamaya çalışıyor, karşı çıkanları ise haydutça yöntemlerle vurarak susturuyordu. Bölgede hukukun üstünlüğünün hiçe sayıldığı, zorbalığın ve şiddetin hüküm sürdüğü bu karanlık tabloda, Baba Kali hukuki zemin arayışına girdi.

Ağaların elindeki toprakların büyük bir kısmının tapusuz olduğunu fark etmesiyle, mücadelesini yasal zemine taşıdı. Bu stratejik ve cesur hamle, sadece yerel bir direniş değil, aynı zamanda “Mirler’in sonunun başlangıcı” olarak kabul edilen, bölgedeki güç dengelerini sarsan bir hareketin kıvılcımıydı. Baba Kali, kendi canını tehlikeye atma pahasına, halkın haklarını savunmak için boyun eğmeyi reddederek halkın kahramanı olmayı seçti.

Baba Kali’nin oğlu Ali Rıza Durmuş’un o acı dolu sabahı anlatan sözleri, mücadelenin trajik sonunu gözler önüne seriyor:

“Sabah şafak söküyordu. Babam (Baba Kali) bana, ‘Kalk, çayı koy’ dedi… Karamusan’dan dönünce evde çay içecekti ama gelemedi işte… Kapıdan çıkıp gitmişti. Giderken şafak söküyormuş. ‘Kim bilir, ben bu saatte kalkıp nereye gideceğim?’ demiş.”

“Meğerse tetikçiler, onun düğüne gideceğini tahmin edip orada beklemişler. O, düğüne gitmediğinden giderken bir şey olmuyor, ama dönerken vuruyorlar.”

14 Kasım 1959 sabahı saat 8’de, Karamusan’dan dönerken, Şah Hüseyin Beyler’in organize ettiği tetikçiler tarafından vurularak katledildi. On yedi yaşındaki oğlu, yedi kardeşi ve eşi, o sabah evde içilecek çayın yerine, bir direniş abidesinin acı haberini aldı.

Baba Kali’nin ölümü, haksızlığa boyun eğmeyen, dürüst ve cesur bir insanın mücadelesinin acı bir sonucu olarak tarihe kazınmıştır. Onun kısa ama etkili yaşamı, sadece toprak temelli bir hak arayışı değil, aynı zamanda adalet, eşitlik ve insan onurunu savunma mücadelesidir.

Baba Kali, zorbalığa karşı cesaretin, sömürüye karşı vicdanın ve baskıya karşı onurlu duruşun ölümsüz bir sembolü olarak hafızalarda yaşamaktadır. Şahadetinin 66. yılında, onun mirasını yaşatmak, zulme karşı direniş ruhunu daima diri tutmak demektir.

Işıklar içinde uyu dağların koçu, Baba Kali! Hak, adalet ve özgürlük uğruna zalimlere karşı gösterdiğin yiğitlik ve cesaret daima rehberimizdir.


Munzur Cömert, 13.11.2025


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑