Makaleler

Published on Ekim 24th, 2025

0

Irkçı söylem, antifaşizm ve birlikte yaşam | Yücel Özdemir


• CDU lideri Merz’in “şehir görünümü” açıklaması, Almanya’da göçmen karşıtı söylemlerin yalnızca AfD’ye özgü olmadığını, merkez sağın da bu dili benimsediğini gösteriyor.
Göçmen kökenli emekçilerin ülke ekonomisindeki belirleyici rolüne rağmen, siyaset göçmenleri hedef alan ırkçı kampanyalarla aşırı sağı taklit etmeye devam ediyor.

Almanya bir haftadır Başbakan Friedrich Merz’in Potsdam’da katıldığı bir toplantıda sarf ettiği, “Göçmenlerin şehrin görünümünü bozduğu” şeklindeki açıklamasını tartışıyor.

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisiyle nasıl bir ilişki kurulması gerektiğini belirlemek üzere Merz’in genel başkanlığını yaptığı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisince 19-20 Ekim’de Berlin’de düzenlenen “strateji konferansı” arifesinde yapılan bu açıklama, doğal olarak geniş tartışmalara yol açtı.

Merz bir soru üzerine geçmişte göç konusunda yapılan hataları düzeltmeye çalıştıklarını, mülteci sayısını azaltmaya devam edeceklerini belirttikten sonra şu cümleyi kurdu: “Ancak tabii ki şehirlerin görünümünde (Stadtbild) hâlâ sorun var ve bu nedenle federal içişleri bakanı büyük ölçekte sınır dışıları kolaylaştırma çalışması yapıyor.”

Merz’in bu açıklamayı bilinçli bir politik strateji çerçevesinde sarf ettiği söylenebilir. Pazartesi günü konferans sonrasında düzenlediği basın toplantısında bir soru üzerine, “Sarf ettiğim sözleri geri almam söz konusu değil. Tersine altını bir kez daha çiziyorum. Bu konuda bir şeyler değiştirmeliyiz ve İçişleri bakanı değişiklikler için çalışıyor. Çocuklarınıza, kızlarınıza, dostlarınıza ve tanıdıklarınıza sorduğunuzda hepsi bu sorunun -özellikle karanlık çöktüğünde- olduğunu söyleyecektir” dedi.

“Kamuya açık alanlarda güvenlik”, “Almanların güvenli şekilde gece sokağa çıkamadığı” vb. söylemler daha önce aşırı sağcı parti tarafından seçim kampanyaları sırasında sıkça kullanmıştı. Merz’in yaptığı AfD’nin söylemini kopyalayıp tekrarlaktan başka bir şey değil.

Zaten, AfD Genel Başkan Yardımcısı Staphan Barandner, Merz’in kendi söylemlerini üstlenmelerini “popülizm” olarak niteleyerek “[Şehir görünümü] sorununu ele almak ve çözmek yerine terminoloji hakkında ideolojik bir tartışma var. Biz tamamen farklıyız: müreffeh bir Almanya için, çekici bir şehir görünümü için ve Merz’in popülizmine karşı çalışıyoruz” dedi. Yani, Merz’in yerine getiremeyeceği sözler sarf ettiğini, “Stadtbild”i ancak kendilerinin düzeltebileceğini ileri sürdü.

Merz’in açıklaması ilk etapta sadece mültecileri kapsadığı şeklinde anlaşılsa da, gerçekte bütün göçmenleri kapsıyor. Zira “şehrin görünümü”nü bozduğu ileri sürülenler arasında “Alman soyu”ndan gelmeyen herkes var. Merz, konferans sonrasında yöneltilen sorularda ülkede kalıcı olan, Alman vatandaşlığına geçen göçmenlerle mülteciler arasında bir ayrım yapmamaya özen gösterdi. Dolayısıyla bütün göçmenleri “güvenlik sorunu” olarak yansıttı.

Merz, bu ırkçı söylemi sadece başbakan olduğunda değil, ana muhalefet partisi lideri olduğu dönemde de kullanmıştı. Eylül 2023’te “Onlar [mülteciler] doktorda oturup dişlerini yeniden yaptırırken, yan taraftaki Alman vatandaşları randevu alamıyor” demişti. Sonra da bu söylediğinin gerçekle hiçbir ilgisinin olmadığı bizzat Diş Doktorları Birliği tarafından ortaya konulmuştu.

Gelişmeler, Almanya’da CDU ve Lideri Başbakan Merz’den başlayarak, sermaye partilerinin göçmen ve mülteci düşmanlığında “sağ popülist” çizgiye kaydığını, ırkçı söylemlere sarıldığını, bu nedenle AfD ile yarışa girdikleri ya da girmek istediklerini gösteriyor. Bunun asıl olarak “orijinal” durumundaki AfD’nin işine yaradığı son genel ve yerel seçimler göstermişti.

AfD, Merz ve diğerlerinin, aralarında üç milyondan fazla Türkiye kökenlinin de olduğu yaklaşık 20 milyon göçmenin ülkenin parçası olmadığı propagandası üzerinden ırkçı, ayrımcı ve milliyetçi bir söyleme sarıldığı günümüzde, hayatın pek çok alanında göçmenler ülkenin ayrılmaz parçası. Geçmişe göre değişen kent görünümleri günümüz Almanya’sının kendisi. Bu gerçeği kabullenmek istemeyen ya da yok etmeyi hayal edenlere, en iyi yanıtı yine Alman halkı, gençliği veriyor. Son birkaç gündür kısa sürede örgütlenen gösterilere binlerce kişi katıldı.

Tam bu tartışmaların ortasında Federal İstatistik Dairesi tarafından açıklanan, göçmen emekçilerin çalıştığı sektörlere dair veriler adeta göçmenleri yok sayan, sınır dışı etmek isteyenlere verilmiş en anlamlı yanıt gibi. Resmi verilere göre, 2024 yılında Almanya’da bütün kaynakçıların yüzde 60’ı, temel gıda üretimi ve aşçılık alanında çalışanların yarısından fazlası (yüzde 54), iskele kuranların yüzde 48’i, otobüs ve tramvay şoförlerinin yüzde 47’si, et ve mezbaha alanında çalışanların yüzde 46’sı ve gastronomideki servis personelinin yüzde 45’i göçmen. Ülkede genel olarak ise tüm ücretli çalışanların yaklaşık dörtte biri (yüzde 26) göçmen kökenli.

Bu gerçeği kabul edip aşırı sağla mücadelenin yolu, halkı yoksullaştıran neoliberal politikalara karşı çıkarak, ırkçı demagojileri her açıdan boşa çıkarmaktan geçiyor. Yerli ve göçmen emekçiler arasında bölünmeden, ön yargıların körüklenmesinden beslenen sermaye partilerinden bunu beklemek elbette gerçekçi bir yaklaşım değil. Asıl olan sokakta ırkçılığa, milliyetçiliğe, savaşa, sosyal kısıtlamalara karşı var olan hareketleri birleştirerek yeni bir mücadele odağına giden yolu açmaktır. Bu olduğu takdirde ırkçılık ve milliyetçilikten beslenen bütün güçler kaybedecektir.


Seçtiklerimiz: Yücel Özdemir – Evrensel – 24.10.2025

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑