Makaleler

Published on Ekim 14th, 2024

0

Komünistlerin proletaryaya yaklaşımı | Cihan Yıldız


Sonuna dek tutarlı olma anlamında gerçekten proletarya devrimci bir sınıftır.

Üretici güçler gelişmelerinin belli bir aşamasında kapitalist üretim ilişkilerini, aynı zamanda proletaryayı dünya tarih sahnesine çıkarmışlardır. Proletarya kapitalizmin esas ve temel ürünüdür. Üretim araçları üzerindeki her türlü mülkiyet ağlarından özgür kılınmış, varlığını sürdürebilmek için işgücünden başka bir araca sahip olmayan proletaryanın özgürlüğü, ücret köleliğinin zincirlerine sıkı sıkıya bağlanmıştır. Onun yaşama özgürlüğü, sermayenin işgücüne olan talebi ile sınırlıdır. Ama proletarya bu sınırlar içinde kalamaz. Onun bu sınırları parçalamak için “Doğmasıyla birlikte, burjuvaziye karşı mücadelesi de başlar.” (“Komünist Partisi Manifestosu”, Marx/Engels, s. 47, İnter Yayınları, Aralık 1998, İstanbul)

Yalnızca proletaryanın mücadelesi, modern toplumun temellerine, bu temeller üzerinde yükselen kurumlara karşı sonuna kadar tutarlıdır. Bu nedenle “Bugün burjuvazi ile karşı karşıya duran bütün sınıflar içerisinde yalnızca proletarya gerçekten devrimci bir sınıftır. Öteki sınıflar modern sanayi karşısında erirler ve nihayet yok olurlar; proletarya ise onun en öz ürünüdür.” (Age., s. 50)

Modern toplumda “burjuvazi ile karşı karşıya duran”, burjuvaziye karşı savaşan tek sınıf proletarya değildir. Proletarya, burjuvaziye karşı savaşan, savaşımında sonuna kadar tutarlı GERÇEKTEN devrimci bir sınıftır. Çünkü o, kapitalizmin en temel ürünüdür, çünkü onun bu savaşımda “zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi yoktur.”

Burjuvaziye karşı orta katmanlar da savaşım yürütürler. Fakat bunların savaşımı proletaryanın savaşımına bağlanmadığı zaman, “varlıklarını yok olmaktan kurtarmak” içindir. Bu savaşımları “varlıklarını kurtarmak” için mücadele olduğu sürece ve ölçüde, “tutucu, hatta gericidirler.” Bunlar “gelecekteki çıkarlarını savundukları”, “kendi görüş açılarını terk” ettikleri sürece ve ölçüde devrimcidirler.

“Orta tabakalar, küçük sanayici, küçük tüccar, zanaatçı, köylü, bütün bunlar, orta tabakalar olarak varlıklarını yok olmaktan kurtarmak için, burjuvaziye karşı savaşım verirler. Bunlar, o hâlde, devrimci değil, tutucudurlar. Hatta gericidirler, çünkü tarihin tekerleğini gerisin geriye döndürmeye çalışırlar. Devrimci olsalar bile, önlerinde duran proletaryaya geçmek bağlamında böyledirler; o hâlde, o andaki çıkarlarını değil, gelecekteki çıkarlarını korumakta, proletaryanın bakış açısını edinmek için kendirlerinkini terk etmektedirler.” (Age., s. 50)

Bundan dolayı kapitalist toplumun hiç sınırlamasız tek devrimci sınıfı proletarya değildir. Komünist Manifestonun diliyle bir kez daha söyleyecek olursak, o sonuna dek tutarlı olma anlamında GERÇEKTEN devrimci bir sınıftır.

Marksizm adına konuşanlar, Marksizm’i bu noktada revizyondan geçirmeye çalıştılar, çalışıyorlar.   Bundan 149 yıl önce, (22-27 Mayıs 1875) Gotha’da toplanan Eisenachçılarla Lasallecıların birleşme kongresinde, Alman Sosyal-Demokrat İşçi Partisi’nin programına: “Emeğin kurtuluşu, işçi sınıfının işi olmalıdır. İşçi sınıfının karşısında tüm öteki sınıflar yalnızca gerici bir yığındır” şeklinde bir düşünce sokulur. Marx bu düşünceye şiddetle karşı çıkar. Burada Marx’ı kızdıran, özellikle de daha önceden Komünist Manifesto da doğru bir şekilde açıklanan bir düşüncenin çarpıtılmasıdır.

“Birinci bent, uluslararası tüzüğün giriş sözcüklerindendir, fakat ‘iyileştirilmiştir’. Orada şöyle denir: “İşçi sınıfının kurtuluşu, bizzat işçilerin edimi olmalıdır”; burada ise “işçi sınıfı” kurtaracak – neyi? “emeği”. Anlayan beri gelsin.

Bunu telafi etmek istercesine, karşıt bent su katılmamış Lassalleci bir alıntıdır: “onun (işçi sınıfının) karşısında tüm diğer sınıflar tek bir gerici kütledir.”

Komünist Manifesto da şöyle denir: “Bugün burjuvazi ile karşı karşıya duran tüm sınıflar içinde yalnızca proletarya, gerçekten devrimci bir sınıftır. Diğer sınıflar büyük sanayi karşısında yıkılır ve batarlar, proletarya onun en has ürünüdür.

Burjuvazi burada, miadı dolmuş üretim tarzlarının oluşuğu olan tüm toplumsal mevzileri korumak isteyen feodaller ve orta zümreler karşısında –büyük sanayiin taşıyıcısı olarak– devrimci sınıf olarak kavranır. Yani onlar, burjuvazi ile birlikte tek bir gerici kütle oluşturmazlar.

Öte yandan proletarya, burjuvazi karşısında devrimcidir, çünkü bizzat büyük sanayi zemininde doğan o, üretimi, burjuvazinin ebedileştirmeye çalıştığı kapitalist karakterinden arındırma emelindedir. Fakat Manifesto şunu ekler: “orta zümreler… olması yakın proletarya safına geçişleri karşısında… devrimci(leşiyorlar)”.

Yani bu bakış açısından da, onların “burjuvaziyle”, ve hele feodallerle “birlikte”, işçi sınıfı karşısında “tek bir gerici kütle oluşturdukları”, yine saçmadır.” (“Gotha Programı’nın Eleştirisi”, Marx, Engels, s. 29-30, İnter Yayınları, Kasım 1999, İstanbul)

Bu satırlarda Marx’ın sorunlara diyalektik yaklaşımını bir kez daha görebiliriz. Marx, işçi sınıfı dışındaki sınıfları bir bütün olarak görmüyor, her birinin diğerinden farklı özelliklerini atlamıyor, hepsini birden gerici bir yığın olarak görmüyor. O, her sınıfın somut tarihsel bir aşamada diğer sınıflara karşı durumlarını ayrı ayrı inceliyor, orta sınıfın alt katmanlarının bütün sınırlılığına rağmen feodallere ve burjuvaziye karşı devrimci olanaklarını da tespit ediyor.

Marx’ın görüşlerinin sadık bir öğrencisi olan Lenin, aynı düşünceleri şöyle ortaya koyuyor:

“Proletarya kapitalizm altında ezilen bir sınıftı, üretim araçları üzerinde her türlü mülkiyetin elinden alındığı bir sınıftı, burjuvaziye doğrudan ve tümüyle ve bütünüyle karşı olan ve bu yüzden tutarlı devrimci olabilecek biricik sınıftı.” (“İşçi-Köylü İttifakı”, Lenin, s. 135-136, İnter Yayınları, Aralık 1997, İstanbul)

Lenin, kapitalist düzende proletaryanın, her türlü mülkten, üretim araçlarından yoksun olmasından, bu nedenle burjuvaziye karşı doğrudan doğruya ve tamamen karşı olan biricik sınıf olmasından, proletaryanın dışındaki diğer emekçi tabakaların bütün sınırlılığına rağmen devrimci yeteneklerini yadsıyarak bir sonuç; “proletarya tek devrimci sınıftır” sonucunu çıkarmıyor. Hayır, Lenin, Marksizm tabanına basıyor. O bundan, proletaryanın “sonuna kadar devrimci olmaya yetenekli biricik sınıf” olduğu sonucunu çıkartıyor. İşçi sınıfının palavraya değil, gerçeğe ihtiyacı var.

Komünistlerin köylülüğe yaklaşımı

Köylülük esasta toprak köleliği üzerine kurulu olan feodal toplumun bir sınıfıdır. Modern toplumda köylülük kendi başına bir sınıf oluşturmaz. Piyasa ekonomisi, köylülüğün büyük bir bölümünün yoksullaşarak proleterleşmesine, içlerinden çok azının palazlanarak burjuvalaşmasına yol açar. Bu anamda köylülük bir ara sınıftır.

Köylülük, modern kapitalist toplumda kendi başına bir sınıf olmadığı gibi, kendi içinde çeşitli katmanlara da ayrılır. Marksist-Leninistlerin köylülüğe yaklaşımı, köylülüğün katmanlarına ve yaşanılan devrim aşamasına göre değişir. Marksist-Leninist öğreti, yaşanılan devrim aşamasında köylülüğün çeşitli katmanlarının devrimci olanaklarından yararlanmayı öngörür.

Köylülük, daha dar anlamda küçük köylülük; özel mülkiyet bağları nedeniyle tutucu, hatta gericidir. Varlıklarının burjuvazi tarafından ortadan kaldırılması ve proleterleşmeye itilmeleri yüzünden, gelecekteki çıkarları itibarı ile devrimcidirler. Marksist-Leninist öğreti, köylülüğün bu ikili yönünü görmeyi; gerici yönlerine karşı mücadele etmeyi, devrimci yönlerini geliştirmeyi talep eder. Lenin şöyle diyor:

“proletarya, köylülüğe karşı politikasının ana hattında yolundan şaşmaksızın şunda ısrar etmelidir: proletarya, emekçi köylüyle mülk sahibi köylü arasında, çalışan köylüyle ticaret yapan köylü arasında. zahmet çeken köylüyle spekülasyon yapan köylü arasında fark gözetmeli, bunların arasına sınır çekmelidir.

Sosyalizmin tüm özü bu sınırı çekmekte yatar.

Ve sözde sosyalist, eylemde küçük-burjuva demokratların (Martov ve Çernovlar, Kautskyler ve ortakları) sosyalizmin bu özünü anlamamaları şaşırtıcı değildir.” (Age., s. 133)

Bu ilkeyi temel alan Lenin, Komünist Enternasyonal II. Kongresine sunduğu “Tarım Sorunuyla İlgili Tezlerin İlk Taslağı” başlıklı yazısında köylülüğü şu şekilde tabakalara ayırır: Tarım proletaryası,  Yarı-proleterler ya da yarı-köylüler, Küçük köylüler. Lenin, küçük köylü kategorisi için, “Bu katman proletaryanın zaferinden kesinlikle kazançlı çıkacaktır” (Age., s. 161) diyor. Ve yanlış anlamaya yer vermemek için ekliyor:

“Ayın zamanda komünist partisi, kapitalizmden komünizme geçiş döneminde, yani proletarya diktatörlüğü döneminde, bu katman içinde en azından kısmen, sınırsız ticaret özgürlüğü ve özel mülkiyet haklarından özgürce yararlanma yönünde yalpalamaların kaçınılmaz olduğunu bilmelidir, çünkü (küçük ölçekte de olsa) tüketim maddeleri satıcısı olarak ortaya çıkan bu katman, spekülasyon ve mülk sahibi alışkanlıklarıyla bozulmuştur. Fakat sağlam bir proleter politika izlenirse, muzaffer proletarya büyük toprak sahipleri ve büyük köylülerle esaslı surette hesaplaşırsa bu katmanın yalpalamaları önemli olmaz ve bu kesimin esas itibariyle proleter devrimden yana olacağı gerçeğini değiştirmez.” (Age., s. 162)

Lenin, küçük köylülerin mülkiyet alışkanlıkları ve tüketim maddeleri sattıklarından, spekülasyon eğilimlerinden dolayı, proletarya ile ittifakta sallantılı tavırlarını, proletarya devrimindeki duraksamalarını vurguluyor; onları burjuvaziye yaklaştıran bu yönlerini gösteriyor ve fakat onların asıl yönünü, onları proletaryaya yaklaştıran yönünü öne çıkartıyor, küçük köylülüğün bütünüyle proleter devrimden yana olduğunu tespit ediyor.

Lenin, her üç emekçi köylü tabakasını inceledikten sonra, sonuç olarak şöyle diyor:

“Bu üç grup birlikte bütün kapitalist ülkelerde kırsal nüfusun çoğunluğunu oluşturur. O nedenle proleter devrimin başarısı sadece kentlerde değil, kırda da tamamen güvencededir.” (Age., s. 162)

Daha sonra orta köylülüğü inceliyor ve bu köylü tabakasının proleter devrimin başlangıcında kazanılması değil, tarafsızlaştırılmasını savunuyor.

Bunun ardından Lenin, kırda proletarya iktidarının baş düşmanları kır kapitalistlerini sayıyor. Bunlara karşı amansız bir sınıf savaşımı siyasetini öne sürüyor.

Lenin, sosyalizmin kırda kapitalist girişimleri tasfiye ederek, yerlerine sosyalist işletmeleri koyarak, emekçi köylüleri bu işletmeler içerisinde yeniden örgütleyerek gerçekleştirilebileceğini getiriyor. Şöyle diyor Lenin: “küçük çiftçinin değişmesi, onun tüm psikolojisinin ve alışkanlıklarının dönüştürülmesi, kuşaklar gerektiren bir iştir. Yalnızca maddi temel, teknik, tarımda traktörlerin ve makinelerin kitlesel kullanımı, kitlesel ölçekte elektrifikasyon, küçük çiftçiyle ilgili bu sorunu çözebilir, onun tüm psikolojisini deyim yerindeyse sağaltabilir.” (Age., s. 177)

Proletaryanın, köylülüğün çeşitli katmanlarına yaklaşımının, yaşanılan devrimin niteliğine göre değişiklik gösterir. Bu şu demektir: Bu, proletaryanın köylülüğün çeşitli katmanlarına yaklaşımının, köylülüğün çeşitli katmanları ile ittifakının genişliğinin demokratik devrim ile sosyalist devrim aşamasında bir ve aynı olamayacağı anlamına gelir. Bu, sosyalist devrim aşamasında proletaryanın, köylülüğün yalnızca emekçi kitleleri ile ittifakının mümkün ve gerekli olduğu; demokratik devrim aşamasında ise bütün köylülükle, yani kır burjuvazisi ile de, ekonomideki feodal kalıntılara, toplumdaki feodal baskılara karşı birlikte mücadelenin, ittifakın mümkün ve gerekli olduğu anlamına gelir.

İşte tam da bu nedenden dolayı Lenin, Rusya’da devrimin birinci aşaması için tüm köylülükle ittifak siyasetini ileri sürmüş ve Bolşevikler bu siyaseti başarıyla uygulamışlardır.

Lenin Ekim 1918’de yazdığı “Proleter Devrimi ve Dönek Kautsky” adlı eserinde şunları söylüyor:

“Ve her şey dediğimiz gibi de oldu. Devrimin seyri düşüncemizin doğruluğunu gösterdi. Önce “tüm” köylülükle birlikte monarşiye karşı, çiftlik beylerine karşı, ortaçağa karşı (ve devrim o noktaya kadar bir burjuva devrimi, burjuva-demokratik devrim olarak kaldı) . Sonra, yoksul köylülükle birlikte, yarı-proletaryayla birlikte, tüm sömürülenlerle birlikte, zengin köylüler, Kulaklar, spekülatörler, dâhil kapitalizme karşı ve bu ölçüde devrim sosyalist olacaktır. Bu ikisi arasına yapay bir Çin Seddi çekmeye, ikisini birbirinden proletaryanın hazırlık derecesi ve yoksul köylülükle birleşme derecesinden başka bir şeyle ayırmaya çalışmak, Marksizm’in en büyük tahrifidir, onu yüzeyselleştirmektir, onun yerine liberalizmi geçirmektir. Bu, ortaçağa kıyasla burjuvazinin ilericiliğine yapılan sahte bilimsel atıflarla sosyalist proletaryaya karşı burjuvazinin gerici savunuculuğunu üstlenmek anlamına gelir.” (“Proleter Devrim ve Dönek Kautsky”, Lenin, s. 98, İnter Yayınları, Mart 1996, İstanbul)

Lenin sosyalizmin bütün esası yoksul köylüyü zengin köylüden, çalışan köylüyü tüccar köylüden ayırır. Lenin, küçük köylünün sallantılı, duraksamacı tavırlarını vurgularken, her zaman, eğer proletarya doğru bir politika izlerse, “küçük çiftçilerin duraksamaları vahim bir hâl almaz ve bu duraksamalar küçük köylünün bütünü ile proleter devrimden yana olduğunu” değiştirmez diyor.

Soyut bir devrimcilik kavramı yoktur. Devrimcilik her zaman somuttur. Devrimin somut aşamalarına göre devrimci olmanın (sınıfsal anlamda) kıstasları ile buna uygun olarak devrimci sınıfların, tabakaların oranı değişir. Bir sınıfın devrimciliğinin kıstası, toplumsal ve siyasal ilerleme için değiştirilmesi gereken düzene karşı olup olmadığı, değiştirilmesi gereken düzenin bekçisi siyasal iktidara karşı mücadele etme yeteneğine sahip olup olmadığıdır. Değiştirilmesi gereken düzen ile yıkılması gereken iktidarın karakteri her tarihsel aşamada ve her ülkede aynı olmadığından, devrimci sınıfların sayısal oranı da bir olamaz. Devrimin demokratik aşamasında kır burjuvazisi, Çin’de olduğu gibi milli burjuvazinin kanatları bile devrimci olanaklara sahipken, devrimin sosyalist aşamasında ise burjuvazinin hiçbir tabakasının devrimciliği söz konusu olamaz.

Devrimin demokratik aşamasında proletarya, köylülüğün devrimci olanaklarından yararlanır. Köylülüğün emekçi tabakaları ile ittifak pekiştirilir. İktidar savaşımında proletaryayı en yakın müttefiklerinden yoksun bırakan bir teori, devrimci değil gerici bir teoridir; proletarya devrimi ve diktatörlüğü öğretisine ihanetin teorisidir.


Cihan Yıldız – 14 Ekim 2024

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑