108. yıl dönümünde büyük Sosyalist Ekim Devrimi | Cihan Yıldız
Emperyalist barbarlığa Ekim Devrimi yolundan sosyalist devrimle son verilecek günler gelecektir! Enternasyonalin kızıl bayrağı dünya işçi sınıfının ve ezilen halklarının elinde yine savaş bayrağı olarak dalgalanacaktır!
7 Kasım 1917, Rusya’da işçi sınıfının Bolşevik Parti önderliğinde gerçekleştirdiği bir silahlı ayaklanma ile merkezi devlet iktidarını ele geçirdiği; emperyalizm ve proleter devrimleri çağında ilk kez bir ülkede proletaryanın iktidara el koyduğunu ilan ettiği tarihtir.
Paris Komünü deneyinden sonra proletaryanın ilk defa iktidarı ele geçirdiği 1917 Büyük Sosyalist Ekim Devrimi, uzun ve zorlu bir mücadelenin sonucudur. Bu mücadelenin tarihi, işçi sınıfının iktidarı ele geçirmek için yalnızca burjuvaziye ve toprak ağalarına karşı değil, bunların işçi sınıfı içindeki uzantıları ve ajanları olan her türden revizyonistlere ve oportünistlere karşı da mücadele etmesi gerektiğini göstermektedir.
Avrupa’nın iktisaden en geri kalmış ülkelerinden biri olan Çarlık Rusya’sı, “emperyalizmin bütün çelişmelerinin düğüm noktası”, “emperyalizmin en olumsuz yanlarının kat kat yoğunlaşmasından doğan bir sonuç” idi. (“Leninizmin Sorunları”, Stalin, s. 18, İnter Yayınları, Ekim 1997, İstanbul)
Çarlık Rusya’sında, 1905 Devrimi’nden sonra 1917 Şubat’ında işçiler, köylüler bir kez daha ayaklandılar. Bu sıralar Birinci Dünya Savaşı bütün hızı ile sürüyordu. Savaşın bütün yükü yoksul halkın sırtına bindiriliyor, vatan, millet nutukları ile emperyalist burjuvazinin çıkarları için savaşa sürülüyordu. Bütün dünyada emperyalist savaşa karşı derin bir nefret gelişiyordu. Özellikle çarlık Rusya’sında bu nefret uç noktaya varmıştı. Halk “Barış-Özgürlük-Ekmek-Toprak” istiyordu. İşte emekçiler bu talepler temelinde çarlığa karşı ayaklandılar. Ayaklanmada Bolşevik Parti çok önemli bir rol oynadı.
Ayaklanma sonucu çarlık yıkıldı. Çarlığın devrilmesinden sonra, Rusya’da ikili bir iktidar ortaya çıktı. Bir yanda emperyalizm burjuvazinin önderliğinde “Geçici Hükümet”; diğer yanda ise işçilerin, köylülerin, askerlerin iktidar organı olan işçi-Köylü-Asker Sovyetleri.
Ancak bu İşçi-Köylü-Asker Sovyetlerinin içinde, Bolşevik Parti değil, aslında zengin köylülerin ve küçük-burjuvazinin çıkarlarını savunan “Sosyal-Devrimciler” ve “Menşevikler” hâkimdi. Lenin, Nisan 1917’de durumu şöyle değerlendiriyordu: “Rusya’da devlet erki yeni bir sınıfın, burjuvazinin ve burjuvalaşmış toprak sahiplerinin eline geçmiştir. Bu ölçüde Rusya’da burjuva demokratik devrim tamamlanmıştır. (…) Rusya’da mevcut durumun özgünlüğü, proletaryanın yeterince gelişmemiş sınıf bilinci ve yetersiz örgütlülüğü sonucunda burjuvaziyi iktidara getiren devrimin birinci aşamasından, iktidarı proletaryanın ve köylülüğün en yoksul katmanlarının eline vermek zorunda olan ikinci aşamasına geçişten ibarettir.” (Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi”, Lenin, s. 11,22, İnter Yayınları, Ekim 1997, İstanbul)
Lenin Sovyetlerin proletaryanın iktidar organları olduğunu ve Rusya’da proletarya diktatörlüğünün şeklinin İşçi-Köylü Sovyetleri Cumhuriyeti olabileceğini belirtiyordu.
Ama Sovyetlerin gerçekten proletarya diktatörlüğünün araçları olabilmesi için, Sovyetler içinde yuvalanmış burjuva ajanlarının temizlenmesi, Menşeviklerin ve Sosyal- Devrimcilerin Sovyetler üzerindeki etkisinin kırılması gerekli idi. Nisan 1917’den sonra Bolşevikler tüm güçleri ile bu göreve sarıldılar.
Bolşevikler halkın talepleri olan “Barış-Ekmek-Toprak-Özgürlük” taleplerini kitle eylemlerine dönüştürme yolunda çalıştılar. 20-21 Nisan’da Petrograd’da 100 bin kişilik büyük bir gösteri oldu. Göstericiler “Kahrolsun Geçici Hükümet”, “Kahrolsun emperyalist savaş” şiarları altında yürüdüler. “Bütün İktidar Sovyetlere” tüm Rusya’da temel şiar hâline geldi. Geçici Hükümet sallanmaya başladı.
İşte emperyalist burjuvazinin bu zor durumunda, işçi sınıfı içindeki burjuva ajanları olan hainler, Menşevikler ve Sosyal-Devrimciler, emperyalist burjuvazinin yardımına koştular. Bunlar “devrim” adına, emperyalist burjuvazinin temsilcileri ile ortak bir hükümet kurdular. Menşeviklerin ve Sosyal-Devrimcilerin temsilcisi Kerenski başbakan oldu.
Burjuvazi böylece işçi sınıfını ve tüm halkı uyutmak, devrimci mücadeleyi “işte devrim oldu” demagojisi ile kuyruğuna takmak istiyordu. Emperyalist burjuvaziye bu konuda Menşevik ve “Sosyal-Devrimci” hainler yardımcı oluyordu. Bunlar: “Artık devrim oldu, şimdi devrimi korumamız gerekli, bu yüzden savaşmalıyız” şeklinde bir demagoji ile emperyalist savaşa devam etme kararı aldılar. Ama kitleler emperyalistlerin hegemonya dalaşması için savaşmak istemiyordu. Cephelerde yer yer askerler isyan ediyor, silahları “Geçici Hükümet”in kumandanlarına çeviriyordu. Menşevikler ve Sosyal-Devrimciler, hükümete girdikten sonra kitleler içinde hızla tecrit olmaya başladılar. Sovyetlerde Bolşevikler giderek çoğunluğu kendi etraflarında toparlamaya başladılar. 1917 Temmuz’unda “Geçici Hükümet” işçilere ve köylülere karşı açık beyaz teröre girişti. Temmuzda Petrograd’da savaştan çıkmak için yapılan 400 bin kişilik büyük bir gösteri silah zoruyla dağıtıldı. Çarlık yıkılana kadar esas olarak illegal olan, 1917 Şubat Devrimi’nden sonra legal olarak da çalışan Bolşevik Parti yeniden yasaklandı.
Burjuvazi işçi sınıfının öncü örgütünü yıkmak istiyordu. Bolşeviklere karşı bir sürek avı başlatıldı. Ama Bolşevik Partisi, illegal çalışmayla legal çalışmayı ustaca birleştirmeyi bilen bir parti idi. Burjuvazinin saldırıları partiye ağır bir kayıp verdirmedi. İllegal çalışmasına rağmen, Bolşevik Parti kitlelerin nabzını elinde tutabiliyordu.
Rusya’da karşı devrim, burjuva demokrasisinin usulleri ile devrimi önleyemeyeceğini görüyordu. Bu yüzden çarlık döneminin “ünlü” generallerinden Kornilov önderliğinde bir darbe hareketi düzenlendi. Darbenin amacı, “Geçici Hükümet” yerine, daha azgın karşı devrimci bir askeri cunta kurmak ve beyaz terörü yoğunlaştırarak devrimi engellemekti. Kornilov darbesine karşı, Bolşevikler önderliğinde işçi sınıfı ve tüm halk yiğitçe direndi. Kornilov darbesi bastırıldı. “Geçici Hükümet” Kornilov darbesi sırasında tüm gücünü yitirdi.
İktidar fiilen Bolşeviklerin eline geçmişti. Halkı Kornilov darbesine karşı örgütleyen, Petrograd’ı darbecilere karşı savunan Bolşevikler olmuştu.
1917 Ekim’inde Rusya’da durum bu idi. Bir yanda artık kitlelerden iyice tecrit olan Menşeviklerin ve Sosyal-Devrimcilerin önderliğinde “Geçici Hükümet”, diğer yanda her geçen gün kitlelerle daha çok kaynaşan Bolşeviklerin önderliğinde Sovyetler. Bu durumda, Bolşevik Parti, tüm iktidarı ele geçirmek için ayaklanma kararı aldı.
“Geçici Hükümet”, 25 Ekim (7 Kasım) sabahı Bolşevik Parti’nin merkezine saldırdı. Bolşevikler de hazırlıklı idiler. Ayaklanma başladı. Kısa zaman içinde Petrograd’da bütün önemli mevziler işgal edildi. Hükümet yanlısı güçler Kışlık Saraya çekildiler. Kısa bir çatışmadan sonra, Bolşevikler önderliğinde halk sarayı işgal etti. “Geçici Hükümet” tutuklandı. Kerenski kadın kılığına girerek kaçtı. 25 Ekim’i 26 Ekim’e bağlayan gece (7/8 Kasım) Bolşevikler iktidarı ele geçirmişti. Aynı gece “Bütün Rusya Sovyetleri” İkinci Kongresi toplanıyordu. Hükümetin tutuklandığı haberi, Kongrede sevinçle karşılandı. Kongre böylece bütün Rusya’da tek iktidar organı hâline geldi. İkinci Sovyet Kongresi ilk iş olarak, Rusya’nın savaştan çıktığını ilan eden bir karar aldı. Bütün savaşan güçleri barış görüşmelerine davet etti. Bütün ülkelerdeki işçilere bir çağrı yaparak, savaşı engellemenin Rusya’da olduğu gibi devrimle mümkün olacağını açıkladı. Bütün ülkelerin işçilerini ve halkları, burjuva iktidarlarını devirmeye çağırdı. Kongre bir kararla toprak ağalarının topraklarına el konduğunu açıkladı. Kongre bir de Sovyet Hükümeti seçti (Halk Komiserleri Konseyi). Hükümet (Konsey) Başkanlığına Bolşevik Parti’nin önderi Lenin seçildi.
Büyük Sosyalist Ekim Devrimi, bir vuruşta emperyalist savaş barbarlığına son verdi, Rusya’da ve bütün dünyada emekçi yığınların barış isteğine tek doğru cevabı veren devrimdi. Ekim Devrimi göstermiştir ki: “Emperyalist savaştan ve onu kaçınılmaz bir şekilde yaratan emperyalist barıştan, bu cehennemden Bolşevik mücadele olmaksızın, Bolşevik devrim olmaksızın kurtulunamaz!” (Lenin)
Ekim Devrimi tarihte önüne insanın insan tarafından sömürülmesini ortadan kaldırma hedefini koyan (Paris Komünü deneyi dışta tutulduğunda), ve bu yönde somut adımlar atan, süreç içinde gerçekten de burjuvaziyi sınıf olarak tasfiye ederek, insanın insan tarafından sömürüsüne son veren devrimdi.
Sömürüsüz bir yaşamın mümkün olduğunu, sömürü barbarlığının alternatifinin sosyalizm olduğunu pratikte gösteren devrimdi Ekim Devrimi.
Rusya’da Büyük Ekim Devrimi, yine bir vuruşta tüm feodal mülkiyetin ilişkilerine son vererek, köylülüğün, her şeyden önce de yoksul köylülüğün özgürlük taleplerine en doğru cevabı verdi. Köylü sorunu ve toprak sorununun nasıl çözüleceği, kırda barbarca ortaçağ ilişkilerine nasıl son verilebileceğini Ekim Devrimi pratikte gösterdi. Köylü ve toprak sorununun radikal çözümü için dünyaya Yeni Ekimler gerek.
Büyük Sosyalist Ekim Devrimi kadının kurtuluşu sorununda, kendinden önceki hiçbir devrimin yapmadığını yaptı. Kadın erkek arasındaki yasal eşitsizlikleri bir vuruşta ortadan kaldırdı. Ve fakat o, hukuki alanda eşitlik sağlayıp durmadı. Kadının gerçek kurtuluşunun ancak ev işi ve çocuk bakımının toplumsallaşmış olduğu bir düzende mümkün olduğu bilinciyle, bu hedefe varma yönünde somut adımlar attı. Hiçbir devrim, cins olarak ezilen kadınlara Ekim Devrimi’nin getirdiği ölçüde özgürlük getirmedi. Kadınların kurtuluşu için de dünyaya Yeni Ekimler gerek.
Rusya’da Büyük Sosyalist Ekim Devrimi, ulusal sorunun çözümünün proleter dünya devriminin bir sorunu hâline geldiğini pratikte ispatladı. O, tam bir “halklar hapishanesi” olan Rusya’da, daha devrimin birinci günü “ulusların ayrılma hakkını” ve “tüm milliyetlere tam hak eşitliğini” tanıdığını ilan ederek, halklar hapishanesini, halkların dostluğunun ortak ülkesi hâline getirmenin adımlarını atmaya başladı. Ekim Devrimi haklara ırkçılığı ve şovenizmi değil, proleter enternasyonalizmini getirdi. Irkçı şoven barbarlığın tek gerçek alternatifinin sosyalizm olduğunu pratikte gösterdi Ekim Devrimi.
Ekim Devrimi bütün bunların yanında, devrimin Bolşevik bir kurmay heyetine, bir Bolşevik Parti’ye sahip olması gerektiğini; işçi-köylü ittifakının ve işçi sınıfının devrimde önderliğinin zaferin olmazsa olmaz ön şartı olduğunu gösterdi.
Ekim Devrimi’nin bütün bu gösterdikleri, o gün olduğu gibi, bugün de günceldir ve doğruluğundan hiçbir şey yitirmemiştir. Evet, bugün emperyalist barbarlığın dünyayı pratik olarak da yok etme imkânlarına sahip olduğu göz önüne alındığında, onun tek alternatifi olan sosyalist devrimin öğretileri bütün işçiler ve emekçiler için, bir bütün olarak dünyanın geleceği için hayati önemdedir.
Ekim Devrimi, bize sosyalizme giden yolu göstermekte, bu yolu aydınlatmaktadır. Bırakalım burjuvazi ve çanak yalayıcıları, Ekim Devrimi’ni istedikleri kadar karalasın! Bırakalım onlar, “komünizmin ölümü” üzerine nutuklar atsın, zafer şölenleri düzenlesin. Biz komünizmin ölmediğini, onun insanlığın geleceğinin tek umudu olduğunu biliyoruz. Komünizmin yeneceğini biliyoruz.
Emperyalist barbarlığa Ekim Devrimi yolundan sosyalist devrimle son verilecek günler gelecektir! Enternasyonalin kızıl bayrağı dünya işçi sınıfının ve ezilen halklarının elinde yine savaş bayrağı olarak dalgalanacaktır!
Cihan Yıldız – 28 Ekim 2025

























































